|
ELÇİLERİN İŞLERİ
BÖLÜM 1
Elç.1: 1-2 Ey Teofilos, İlk kitabımda*fx* İsa'nın yapıp öğretmeye başladığı
her şeyi, seçmiş olduğu elçilere Kutsal Ruh aracılığıyla buyruklar verip
yukarı alındığı güne dek olanları yazmıştım.
Elç.1: 3 İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla
elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek
Tanrı'nın Egemenliği* hakkında konuştu.
Elç.1: 4 Kendileriyle birlikteyken onlara şu buyruğu vermişti: "Yeruşalim'den*
ayrılmayın, Baba'nın verdiği ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini
bekleyin.
Elç.1: 5 Şöyle ki, Yahya suyla vaftiz* etti, ama sizler birkaç güne kadar
Kutsal Ruh'la vaftiz edileceksiniz."
İsa Göğe Alınıyor
Elç.1: 6 Elçiler bir araya geldiklerinde İsa'ya şunu sordular: "Ya Rab,
İsrail'e egemenliği şimdi mi geri vereceksin?"
Elç.1: 7 İsa onlara, "Baba'nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları
ve tarihleri bilmenize gerek yok" karşılığını verdi.
Elç.1: 8 "Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Yeruşalim'de,
bütün Yahudiye ve Samiriye'de ve dünyanın dört bucağında benim tanıklarım
olacaksınız."
Elç.1: 9 İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı
alındı. Bir bulut O'nu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı.
Elç.1: 10 İsa giderken onlar gözlerini göğe dikmiş bakıyorlardı. Tam o
sırada, beyaz giysiler içinde iki adam yanlarında belirdi.
Elç.1: 11 "Ey Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz?" diye sordular.
"Aranızdan göğe alınan İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde
geri gelecektir."
Mattiya, Yahuda'nın Yerine Seçiliyor
Elç.1: 12 Bundan sonra elçiler, Yeruşalim'den yaklaşık bir kilometre*fx*
uzaklıktaki Zeytin Dağı'ndan Yeruşalim'e döndüler.
Elç.1: 13 Kente girince kaldıkları evin üst katındaki odaya çıktılar. Petrus,
Yuhanna, Yakup, Andreas, Filipus, Tomas, Bartalmay, Matta, Alfay oğlu Yakup,
Yurtsever* Simun ve Yakup oğlu Yahuda oradaydı.
Elç.1: 14 Bunlar İsa'nın annesi Meryem, öbür kadınlar ve İsa'nın
kardeşleriyle tam bir birlik içinde sürekli dua ediyordu.
Elç.1: 15-16 O günlerde Petrus, yaklaşık yüz yirmi kardeşten oluşan bir
topluluğun ortasında ayağa kalkıp şöyle konuştu: "Kardeşler, Kutsal Ruh'un,
İsa'yı tutuklayanlara kılavuzluk eden Yahuda ile ilgili olarak Davut'un
ağzıyla önceden bildirdiği Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi gerekiyordu.
Elç.1: 17 Yahuda bizden biri sayılmış ve bu hizmette yerini almıştı."
Elç.1: 18 Bu adam, yaptığı kötülüğün karşılığında aldığı ücretle bir tarla
satın aldı. Sonra baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları
dışarı döküldü.
Elç.1: 19 Yeruşalim'de yaşayan herkes olayı duydu. Tarlaya kendi dillerinde
Kan Tarlası anlamına gelen Hakeldema adını verdiler.
Elç.1: 20 "Nitekim Mezmurlar Kitabı'nda şöyle yazılmıştır" dedi Petrus.
"'Onun konutu ıssız kalsın, İçinde oturan olmasın.' Ve, 'Onun görevini bir
başkası üstlensin.'
Elç.1: 21-22 "Buna göre, Yahya'nın vaftiz* döneminden başlayarak Rab İsa'nın
aramızdan yukarı alındığı güne değin bizimle birlikte geçirdiği bütün süre
boyunca yanımızda bulunan adamlardan birinin, İsa'nın dirilişine tanıklık
etmek üzere bize katılması gerekir."
Elç.1: 23 Böylece iki kişiyi, Barsabba denilen ve Yustus diye de bilinen
Yusuf ile Mattiya'yı önerdiler.
Elç.1: 24-25 Sonra şöyle dua ettiler: "Ya Rab, sen herkesin yüreğini
bilirsin. Yahuda'nın, ait olduğu yere gitmek için bıraktığı bu hizmeti ve
elçilik görevini üstlenmek üzere bu iki kişiden hangisini seçtiğini göster
bize."
Elç.1: 26 Ardından bu iki kişiye kura çektirdiler; kura Mattiya'ya düştü.
Böylelikle Mattiya on bir elçiye katıldı.
BÖLÜM 2
Kutsal Ruh'un Gelişi
Elç.2: 1 Pentikost Günü geldiğinde bütün imanlılar bir arada bulunuyordu.
Elç.2: 2 Ansızın gökten, güçlü bir rüzgarın esişini andıran bir ses geldi ve
bulundukları evi tümüyle doldurdu.
Elç.2: 3 Ateşten dillere benzer bir şeylerin dağılıp her birinin üzerine
indiğini gördüler.
Elç.2: 4 İmanlıların hepsi Kutsal Ruh'la doldular, Ruh'un onları
konuşturduğu başka dillerle konuşmaya başladılar.
Elç.2: 5 O sırada Yeruşalim'de, dünyanın her ülkesinden gelmiş dindar
Yahudiler bulunuyordu.
Elç.2: 6 Sesin duyulması üzerine büyük bir kalabalık toplandı. Herkes kendi
dilinin konuşulduğunu duyunca şaşakaldı.
Elç.2: 7 Hayret ve şaşkınlık içinde, "Bakın, bu konuşanların hepsi Celileli
değil mi?" diye sordular.
Elç.2: 8 "Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor?
Elç.2: 9-11 Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar var. Mezopotamya'da,
Yahudiye ve Kapadokya'da, Pontus ve Asya İli'nde*, Frikya ve Pamfilya'da,
Mısır ve Libya'nın Kirene'ye yakın bölgelerinde yaşayanlar var. Hem Yahudi
hem de Yahudiliğe dönen Romalı konuklar, Giritliler ve Araplar var aramızda.
Ama her birimiz Tanrı'nın büyük işlerinin kendi dilimizde konuşulduğunu
işitiyoruz."
Elç.2: 12 Hepsi hayret ve şaşkınlık içinde birbirlerine, "Bunun anlamı ne?"
diye sordular.
Elç.2: 13 Başkalarıysa, "Bunlar taze şarabı fazla kaçırmış" diye alay
ettiler.
Petrus'un Pentikost Günü Konuşması
Elç.2: 14-15 Bunun üzerine Onbirler'le birlikte öne çıkan Petrus yüksek
sesle kalabalığa şöyle seslendi: "Ey Yahudiler ve Yeruşalim'de bulunan
herkes, bu durumu size açıklayayım. Sözlerime kulak verin. Bu adamlar,
sandığınız gibi sarhoş değiller. Saat* daha sabahın dokuzu!
Elç.2: 16-17 Bu gördüğünüz, Peygamber Yoel aracılığıyla önceden bildirilen
olaydır: 'Son günlerde, diyor Tanrı, Bütün insanların üzerine Ruhum'u
dökeceğim. Oğullarınız, kızlarınız peygamberlikte bulunacaklar. Gençleriniz
görümler, Yaşlılarınız düşler görecek.
Elç.2: 18 O günler kadın erkek Kullarımın üzerine Ruhum'u dökeceğim, Onlar
da peygamberlik edecekler.
Elç.2: 19 Yukarıda, gökyüzünde harikalar yaratacağım. Aşağıda, yeryüzünde
belirtiler, Kan, ateş ve duman bulutları görülecek.
Elç.2: 20 Rab'bin büyük ve görkemli günü gelmeden önce Güneş kararacak, Ay
kan rengine dönecek.
Elç.2: 21 O zaman Rab'be yakaran*fx* herkes kurtulacak.'
Elç.2: 22 "Ey İsrailliler, şu sözleri dinleyin: Bildiğiniz gibi Nasıralı
İsa, Tanrı'nın, kendisi aracılığıyla aranızda yaptığı mucizeler, harikalar
ve belirtilerle kimliği kanıtlanmış bir kişidir.
Elç.2: 23 Tanrı'nın belirlenmiş amacı ve öngörüsü uyarınca elinize teslim
edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz.
Elç.2: 24 Tanrı ise, ölüm acılarına son vererek O'nu diriltti. Çünkü O'nun
ölüme tutsak kalması olanaksızdı.
Elç.2: 25 O'nunla ilgili olarak Davut şöyle der: 'Rab'bi her zaman önümde
gördüm, Sağımda durduğu için sarsılmam.
Elç.2: 26 Bu nedenle yüreğim mutlu, dilim sevinçlidir. Dahası, bedenim de
umut içinde yaşayacak.
Elç.2: 27 Çünkü sen canımı ölüler diyarına terk etmeyeceksin, Kutsalının
çürümesine izin vermeyeceksin.
Elç.2: 28 Yaşam yollarını bana bildirdin; Varlığınla beni sevinçle
dolduracaksın.'
Elç.2: 29 "Kardeşler, size açıkça söyleyebilirim ki, büyük atamız Davut
öldü, gömüldü, mezarı da bugüne dek yanıbaşımızda duruyor.
Elç.2: 30 Davut bir peygamberdi ve soyundan birini tahtına oturtacağına dair
Tanrı'nın kendisine ant içerek söz verdiğini biliyordu.
Elç.2: 31 Geleceği görerek Mesih'in* ölümden dirilişine ilişkin şunları
söyledi: 'O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni çürümedi.'
Elç.2: 32 Tanrı, İsa'yı ölümden diriltti ve biz hepimiz bunun tanıklarıyız.
Elç.2: 33 O, Tanrı'nın sağına yüceltilmiş, vaat edilen Kutsal Ruh'u Baba'dan
almış ve şimdi gördüğünüz ve işittiğiniz gibi, bu Ruh'u üzerimize dökmüştür.
Elç.2: 34-35 Davut, kendisi göklere çıkmadığı halde şöyle der: 'Rab Rabbim'e
dedi ki, Ben düşmanlarını Ayaklarının altına serinceye dek*fx*, Sağımda
otur.'
Elç.2: 36 "Böylelikle bütün İsrail halkı şunu kesinlikle bilsin: Tanrı,
sizin çarmıha gerdiğiniz İsa'yı hem Rab hem Mesih yapmıştır."
Elç.2: 37 Bu sözleri duyanlar, yüreklerine hançer saplanmış gibi oldular.
Petrus ve öbür elçilere, "Kardeşler, ne yapmalıyız?" diye sordular.
Elç.2: 38 Petrus onlara şu karşılığı verdi: "Tövbe edin, her biriniz İsa
Mesih'in adıyla vaftiz* olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal
Ruh armağanını alacaksınız.
Elç.2: 39 Bu vaat sizler, çocuklarınız, uzaktakilerin hepsi için, Tanrımız
Rab'bin çağıracağı herkes için geçerlidir."
Elç.2: 40 Petrus daha birçok sözlerle onları uyardı. "Kendinizi bu sapık
kuşaktan kurtarın!" diye yalvardı.
Elç.2: 41 Onun sözünü benimseyenler vaftiz oldu. O gün yaklaşık üç bin kişi
topluluğa katıldı.
Elç.2: 42 Bunlar kendilerini elçilerin öğretisine, paydaşlığa, ekmek bölmeye
ve duaya adadılar.
İmanlılar Arasındaki Birlik
Elç.2: 43 Herkesi bir korku sarmıştı. Elçilerin aracılığıyla birçok
belirtiler ve harikalar yapılıyordu.
Elç.2: 44 İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, her şeyi ortaklaşa
kullanıyorlardı.
Elç.2: 45 Mallarını mülklerini satıyor ve bunun parasını herkese ihtiyacına
göre dağıtıyorlardı.
Elç.2: 46-47 Her gün tapınakta toplanmaya devam eden imanlılar, kendi
evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve
Tanrı'yı övüyorlardı. Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün
yeni kurtulanları topluluğa katıyordu.
BÖLÜM 3
Sakat Dilencinin İyileştirilmesi
Elç.3: 1 Bir gün Petrus'la Yuhanna, saat* üçte, dua vaktinde tapınağa
çıkıyorlardı.
Elç.3: 2 O sırada, doğuştan kötürüm olan bir adam, tapınağın Güzel Kapı diye
adlandırılan kapısına getiriliyordu. Tapınağa girenlerden para dilenmesi
için onu her gün getirip oraya bırakırlardı.
Elç.3: 3 Tapınağa girmek üzere olan Petrus'la Yuhanna'yı gören adam,
kendilerinden sadaka istedi.
Elç.3: 4 Petrus'la Yuhanna ona dikkatle baktılar. Sonra Petrus, "Bize bak"
dedi.
Elç.3: 5 Adam, onlardan bir şey alacağını umarak gözlerini onların üzerine
dikti.
Elç.3: 6 Petrus, "Bende altın ve gümüş yok, ama bende olanı sana veriyorum"
dedi. "Nasıralı İsa Mesih'in adıyla, yürü!"
Elç.3: 7 Sonra onu sağ elinden kavrayıp kaldırdı. Adamın ayakları ve
bilekleri o anda sapasağlam oldu.
Elç.3: 8 Sıçrayıp ayağa kalktı, yürümeye başladı. Yürüyüp sıçrayarak,
Tanrı'yı överek onlarla birlikte tapınağa girdi.
Elç.3: 9 Bütün halk, onun yürüyüp Tanrı'yı övdüğünü gördü.
Elç.3: 10 Onun, tapınağın Güzel Kapısı'nda oturup para dilenen kişi olduğunu
anlayınca ondaki değişiklik karşısında büyük bir hayret ve şaşkınlığa
düştüler.
Petrus'un Tapınaktaki Konuşması
Elç.3: 11 Adam, Petrus'la Yuhanna'ya tutunuyordu. Bütün halk hayret içinde
Süleyman'ın Eyvanı denilen yerde onlara doğru koşuştu.
Elç.3: 12 Bunu gören Petrus halka şöyle seslendi: "Ey İsrailliler, buna
neden şaştınız? Neden gözlerinizi dikmiş bize bakıyorsunuz? Kendi gücümüz ya
da dindarlığımızla bu adamın yürümesini sağlamışız gibi...!
Elç.3: 13 İbrahim'in, İshak'ın ve Yakup'un Tanrısı, atalarımızın Tanrısı,
Kulu İsa'yı yüceltti. Siz O'nu ele verdiniz. Pilatus O'nu serbest bırakmaya
karar verdiği halde, siz O'nu Pilatus'un önünde reddettiniz.
Elç.3: 14 Kutsal ve adil Olan'ı reddedip bir katilin salıverilmesini
istediniz.
Elç.3: 15 Siz Yaşam Önderi'ni öldürdünüz, ama Tanrı O'nu ölümden diriltti.
Biz bunun tanıklarıyız.
Elç.3: 16 Gördüğünüz ve tanıdığınız bu adam, İsa'nın adı sayesinde, O'nun
adına olan imanla sapasağlam oldu. Hepinizin gözü önünde onu tam sağlığa
kavuşturan, İsa'nın aracılığıyla etkin olan*fx* imandır.
Elç.3: 17 "Şimdi ey kardeşler, yöneticileriniz gibi sizin de bilgisizlikten
ötürü böyle davrandığınızı biliyorum.
Elç.3: 18 Ama bütün peygamberlerin ağzından Mesihi'nin* acı çekeceğini
önceden bildiren Tanrı, sözünü bu şekilde yerine getirmiştir.
Elç.3: 19-20 Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı'ya
dönün. Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin ve sizin için önceden
belirlenen Mesih'i, yani İsa'yı göndersin.
Elç.3: 21 Tanrı'nın eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından
bildirdiği gibi, her şeyin yeniden düzenleneceği zamana dek İsa'nın gökte
kalması gerekiyor.
Elç.3: 22 Musa şöyle demişti: 'Tanrınız Rab size, kendi kardeşlerinizin
arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. O'nun size söyleyeceği her
sözü dinleyin.
Elç.3: 23 O peygamberi dinlemeyen herkes Tanrı'nın halkından koparılıp yok
edilecektir.'
Elç.3: 24 "Samuel ve ondan sonra konuşan peygamberlerin hepsi bu günleri
duyurdu.
Elç.3: 25 Sizler peygamberlerin mirasçıları, Tanrı'nın atalarınızla yaptığı
antlaşmanın mirasçılarısınız. Nitekim Tanrı İbrahim'e şöyle demişti: 'Senin
soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün halklar kutsanacak.'
Elç.3: 26 Tanrı, sizleri kötü yollarınızdan döndürüp kutsamak için Kulu'nu
ortaya çıkarıp önce size gönderdi."
BÖLÜM 4
Petrus'la Yuhanna Yüksek Kurul'un Önünde
Elç.4: 1 Kâhinler, tapınak koruyucularının komutanı ve Sadukiler*, halka
seslenmekte olan Petrus'la Yuhanna'nın üzerine yürüdüler.
Elç.4: 2 Çünkü onların halka öğretmelerine ve İsa'yı örnek göstererek
ölülerin dirileceğini söylemelerine çok kızmışlardı.
Elç.4: 3 Onları yakaladılar, akşam olduğu için ertesi güne dek hapiste
tuttular.
Elç.4: 4 Ne var ki, konuşmayı dinlemiş olanların birçoğu iman etti. Böylece
imanlı erkeklerin sayısı aşağı yukarı beş bine ulaştı.
Elç.4: 5 Ertesi gün Yahudiler'in yöneticileri, ileri gelenleri ve din
bilginleri* Yeruşalim'de toplandılar.
Elç.4: 6 Başkâhin Hanan'ın yanısıra, Kayafa, Yuhanna, İskender ve başkâhin
soyundan gelen herkes oradaydı.
Elç.4: 7 Petrus'la Yuhanna'yı huzurlarına getirtip onlara, "Siz bunu hangi
güçle ya da kimin adına dayanarak yaptınız?" diye sordular.
Elç.4: 8 O zaman Kutsal Ruh'la dolan Petrus onlara şöyle dedi: "Halkın
yöneticileri ve ileri gelenler!
Elç.4: 9-10 Eğer bugün bir hastaya yapılan iyilik nedeniyle bizden hesap
soruluyor ve bu adamın nasıl iyileştiği soruşturuluyorsa, hepiniz ve bütün
İsrail halkı şunu bilin: Bu adam, sizin çarmıha gerdiğiniz, ama Tanrı'nın
ölümden dirilttiği Nasıralı İsa Mesih'in adı sayesinde önünüzde sapasağlam
duruyor.
Elç.4: 11 İsa,'Siz yapıcılar tarafından hiçe sayılan, Ama köşenin baş taşı
durumuna gelen taş'tır.
Elç.4: 12 Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara
bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur."
Elç.4: 13 Kurul üyeleri, Petrus'la Yuhanna'nın yürekliliğini görüp de
bunların eğitim görmemiş, sıradan kişiler olduklarını anlayınca şaştılar ve
onların İsa'yla birlikte bulunduklarını farkettiler.
Elç.4: 14 İyileştirilen adam, Petrus ve Yuhanna'yla birlikte gözleri önünde
duruyordu; bunun için hiçbir karşılık veremediler.
Elç.4: 15 Kurul üyeleri onlara dışarı çıkmalarını buyurduktan sonra durumu
kendi aralarında tartışmaya başladılar.
Elç.4: 16 "Bu adamları ne yapacağız?" dediler. "Yeruşalim'de yaşayan herkes,
bunların eliyle olağanüstü bir belirti gerçekleştirildiğini biliyor. Biz
bunu inkâr edemeyiz.
Elç.4: 17 Ama bu haberin halk arasında daha çok yayılmasını önlemek için
onları tehdit edelim ki, bundan böyle İsa'nın adından kimseye söz
etmesinler."
Elç.4: 18 Böylece onları çağırdılar, İsa'nın adını hiç anmamalarını, o adı
kullanarak hiçbir şey öğretmemelerini buyurdular.
Elç.4: 19 Ama Petrus'la Yuhanna şöyle karşılık verdiler: "Tanrı'nın önünde,
Tanrı'nın sözünü değil de sizin sözünüzü dinlemek doğru mudur, kendiniz
karar verin.
Elç.4: 20 Biz gördüklerimizi ve işittiklerimizi anlatmadan edemeyiz."
Elç.4: 21 Kurul üyeleri onları bir daha tehdit ettikten sonra serbest
bıraktılar; onları cezalandırmak için hiçbir gerekçe bulamamışlardı. Çünkü
bütün halk, olup bitenler için Tanrı'yı yüceltiyordu.
Elç.4: 22 Nitekim mucize sonucu iyileşen adamın yaşı kırkı geçmişti.
İmanlılar Cesaret için Dua Ediyor
Elç.4: 23 Serbest bırakılan Petrus'la Yuhanna, arkadaşlarının yanına dönerek
başkâhinlerle ileri gelenlerin kendilerine söylediği her şeyi bildirdiler.
Elç.4: 24 Arkadaşları bunu duyunca hep birlikte Tanrı'ya şöyle seslendiler:
"Ey Efendimiz! Yeri göğü, denizi ve onların içindekilerin tümünü yaratan
sensin.
Elç.4: 25 Kutsal Ruh aracılığıyla kulun atamız Davut'un ağzından şöyle
dedin: 'Uluslar neden hiddetlendi, Halklar neden boş düzenler kurdu?
Elç.4: 26 Dünyanın kralları saf bağladı, Hükümdarlar birleşti Rab'be ve
Mesihi'ne karşı.'
Elç.4: 27-28 "Gerçekten de Hirodes* ile Pontius Pilatus, bu kentte İsrail
halkı ve öteki uluslarla birlikte senin meshettiğin* kutsal Kulun İsa'ya
karşı bir araya geldiler. Senin kendi gücün*fx* ve isteğinle önceden
kararlaştırdığın her şeyi gerçekleştirdiler.
Elç.4: 29 Ve şimdi ya Rab, onların savurduğu tehditlere bak! Senin sözünü
tam bir yüreklilikle duyurmak için biz kullarına güç ver.
Elç.4: 30 Kutsal Kulun İsa'nın adıyla hastaları iyileştirmek için,
belirtiler ve harikalar yapmak için elini uzat."
Elç.4: 31 Duaları bitince toplandıkları yer sarsıldı. Hepsi Kutsal Ruh'la
doldular ve Tanrı'nın sözünü cesaretle duyurmaya devam ettiler.
İmanlılar Her Şeylerini Paylaşıyorlar
Elç.4: 32 İnananlar topluluğunun yüreği ve düşüncesi birdi. Hiç kimse sahip
olduğu herhangi bir şey için "Bu benimdir" demiyor, her şeylerini ortak
kabul ediyorlardı.
Elç.4: 33 Elçiler, Rab İsa'nın ölümden dirildiğine çok etkili bir biçimde
tanıklık ediyorlardı. Tanrı'nın büyük lütfu hepsinin üzerindeydi.
Elç.4: 34-35 Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi
olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna
verirlerdi*fx*; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı.
Elç.4: 36-37 Örneğin, Kıbrıs doğumlu bir Levili olan ve elçilerin Barnaba,
yani Cesaret Verici diye adlandırdıkları Yusuf, sahip olduğu bir tarlayı
sattı, parasını getirip elçilerin buyruğuna verdi.
BÖLÜM 5
Hananya ile Safira
Elç.5: 1-2 Hananya adında bir adam, karısı Safira'nın onayıyla bir mülk
sattı, paranın bir kısmını kendine saklayarak gerisini getirip elçilerin
buyruğuna verdi. Karısının da olup bitenlerden haberi vardı.
Elç.5: 3 Petrus ona, "Hananya, nasıl oldu da Şeytan'a uydun*fx*, Kutsal
Ruh'a yalan söyleyip tarlanın parasının bir kısmını kendine sakladın?" dedi.
Elç.5: 4 "Tarla satılmadan önce sana ait değil miydi? Sen onu sattıktan
sonra da parayı dilediğin gibi kullanamaz mıydın? Neden yüreğinde böyle bir
düzen kurdun? Sen insanlara değil, Tanrı'ya yalan söylemiş oldun."
Elç.5: 5 Hananya bu sözleri işitince yere yıkılıp can verdi. Olanları duyan
herkesi büyük bir korku sardı.
Elç.5: 6 Gençler kalkıp Hananya'nın ölüsünü kefenlediler ve dışarı taşıyıp
gömdüler.
Elç.5: 7 Bundan yaklaşık üç saat sonra Hananya'nın karısı, olanlardan
habersiz içeri girdi.
Elç.5: 8 Petrus, "Söyle bana, tarlayı bu fiyata mı sattınız?" diye sordu.
"Evet, bu fiyata" dedi Safira.
Elç.5: 9 Petrus ona şöyle dedi: "Rab'bin Ruhu'nu sınamak için nasıl oldu da
sözbirliği ettiniz? İşte, kocanı gömenlerin ayak sesleri kapıda, seni de
dışarı taşıyacaklar."
Elç.5: 10 Kadın o anda Petrus'un ayakları dibine yıkılıp can verdi. İçeri
giren gençler onu ölmüş buldular, onu da dışarı taşıyarak kocasının yanına
gömdüler.
Elç.5: 11 İnanlılar topluluğunun* tümünü ve olayı duyanların hepsini büyük
bir korku sardı.
Elçiler Birçok Kişiyi İyileştiriyor
Elç.5: 12 Elçilerin aracılığıyla halk arasında birçok belirtiler ve
harikalar yapılıyordu. İmanlıların hepsi Süleyman'ın Eyvanı'nda
toplanıyordu.
Elç.5: 13 Halk onlara büyük saygı duyduğu halde, dışarıdan hiç kimse onlara
katılmayı göze alamıyordu.
Elç.5: 14 Buna karşın, Rab'be inanıp topluluğa katılan erkek ve kadınların
sayısı giderek arttı.
Elç.5: 15 Bütün bunların sonucu, yoldan geçen Petrus'un hiç değilse gölgesi
bazılarının üzerine düşsün diye halk, hasta olanları caddelere çıkartıp
şilteler ve döşekler üzerine yatırır oldu.
Elç.5: 16 Yeruşalim'in çevresindeki kasabalardan da kalabalıklar geliyor,
hastaları ve kötü ruhlardan acı çekenleri getiriyorlardı. Bunların hepsi
iyileştirildi.
Elçilere Yapılan Baskılar
Elç.5: 17-18 Bunun üzerine, kıskançlıkla dolan başkâhin ve yanındakilerin
hepsi, yani Saduki* mezhebinden olanlar, elçileri yakalatıp devlet
tutukevine attırdılar.
Elç.5: 19-20 Ama geceleyin Rab'bin bir meleği zindanın kapılarını açıp
onları dışarı çıkarttı. "Gidin! Tapınağa girip bu yeni yaşamla ilgili
sözlerin hepsini halka duyurun" dedi.
Elç.5: 21 Elçiler bu buyruğa uyarak gün doğarken tapınağa girip öğretmeye
başladılar Başkâhin ve yanındakiler gelince Yüksek Kurul'u*, İsrail halkının
bütün ileri gelenlerini toplantıya çağırdılar. Sonra elçileri getirtmek için
tutukevine adam yolladılar.
Elç.5: 22-23 Ne var ki, görevliler zindana vardıklarında elçileri
bulamadılar. Geri dönerek şu haberi ilettiler: "Tutukevini kilitli ve tam
bir güvenlik altında, nöbetçileri de kapılarda durur bulduk. Ama kapıları
açtığımızda içerde kimseyi bulamadık!"
Elç.5: 24 Bu sözleri işiten tapınak koruyucularının komutanıyla başkâhinler
şaşkına döndüler, bu işin sonunun nereye varacağını merak etmeye başladılar.
Elç.5: 25 O sırada yanlarına gelen biri, "Bakın, hapse attığınız adamlar
tapınakta dikilmiş, halka öğretiyor" diye haber getirdi.
Elç.5: 26 Bunun üzerine komutanla görevliler gidip elçileri getirdiler.
Halkın kendilerini taşlamasından korktukları için zor kullanmadılar.
Elç.5: 27-28 Elçileri getirip Yüksek Kurul'un önüne çıkardılar. Başkâhin
onları sorguya çekti: "Bu adı kullanarak öğretmeyin diye size kesin buyruk
vermiştik" dedi. "Ama siz öğretinizi Yeruşalim Kenti'nin her tarafına
yaydınız. İlle de bizi bu adamın kanını dökmekten sorumlu göstermek
istiyorsunuz."
Elç.5: 29 Petrus ve öbür elçiler şöyle karşılık verdiler: "İnsanlardan çok,
Tanrı'nın sözünü dinlemek gerek.
Elç.5: 30 Atalarımızın Tanrısı, sizin çarmıha gererek öldürdüğünüz İsa'yı
diriltti.
Elç.5: 31 İsrail'e, günahlarından tövbe etme ve bağışlanma fırsatını vermek
için Tanrı O'nu Önder ve Kurtarıcı olarak kendi sağına yükseltti.
Elç.5: 32 Biz, Tanrı'nın kendi sözünü dinleyenlere verdiği Kutsal Ruh'la
birlikte bu olayların tanıklarıyız."
Elç.5: 33 Kurul üyeleri bu sözleri işitince çok öfkelendiler ve elçileri yok
etmek istediler.
Elç.5: 34-35 Ama bütün halkın saygısını kazanmış bir Kutsal Yasa öğretmeni
olan Gamaliel adlı bir Ferisi*, Yüksek Kurul'da ayağa kalktı, elçilerin kısa
bir süre için dışarı çıkartılmasını buyurarak kurul üyelerine şunları
söyledi: "Ey İsrailliler, bu adamlara yapacağınızı iyi düşünün!
Elç.5: 36 Bir süre önce Tevdas da kendi kendisiyle ilgili büyük iddialarda
bulunarak başkaldırdı. Dört yüz kadar kişi de ona katıldı. Ama adam
öldürüldü, izleyicilerinin hepsi dağıtıldı, hareket yok oldu.
Elç.5: 37 Ondan sonra, sayım yapıldığı günlerde ortaya çıkan Celileli Yahuda,
pek çok insanı ayartıp peşine taktı. Ama o da öldürüldü ve izleyicilerinin
hepsi darmadağın oldu.
Elç.5: 38 Şimdi size şunu söyleyeyim: Bu adamlarla uğraşmayın, onları rahat
bırakın! Çünkü bu girişim, bu hareket insan işiyse, yok olup gidecektir.
Elç.5: 39 Yok eğer Tanrı'nın işiyse, bu adamları yok edemezsiniz. Hatta
kendinizi Tanrı'ya karşı savaşır durumda bulabilirsiniz." Kurul üyeleri
Gamaliel'in bu öğüdünü kabul ettiler.
Elç.5: 40 Elçileri içeri çağırtıp kamçılattılar ve İsa'nın adından söz
etmemelerini buyurduktan sonra salıverdiler.
Elç.5: 41 Elçiler İsa'nın adı uğruna hakarete layık görüldükleri için Yüksek
Kurul'un huzurundan sevinç içinde ayrıldılar.
Elç.5: 42 Her gün tapınakta ve evlerde öğretmekten ve Mesih İsa'yla ilgili
Müjde'yi yaymaktan geri kalmadılar.
BÖLÜM 6
Yedi Yardımcı
Elç.6: 1 İsa'nın öğrencilerinin sayıca çoğaldığı o günlerde, Grekçe konuşan
Yahudiler, günlük yardım dağıtımında kendi dullarına gereken ilginin
gösterilmediğini ileri sürerek İbranice* konuşan Yahudiler'den yakınmaya
başladılar.
Elç.6: 2 Bunun üzerine Onikiler*, bütün öğrencileri bir araya toplayıp şöyle
dediler: "Tanrı'nın sözünü yayma işini bırakıp maddi işlerle uğraşmamız*fx*
doğru olmaz.
Elç.6: 3 Bu nedenle, kardeşler, aranızdan Ruh'la ve bilgelikle dolu, yedi
saygın kişi seçin. Onları bu iş için görevlendirelim.
Elç.6: 4 Biz ise kendimizi duaya ve Tanrı sözünü yaymaya adayalım."
Elç.6: 5-6 Bu öneri bütün topluluğu hoşnut etti. Böylece, iman ve Kutsal
Ruh'la dolu biri olan İstefanos'un yanısıra Filipus, Prohoros, Nikanor,
Timon, Parmenas ve Yahudiliğe dönen Antakyalı Nikolas'ı seçip elçilerin
önüne çıkardılar. Elçiler de dua edip ellerini onların üzerine koydular.
Elç.6: 7 Böylece Tanrı'nın sözü yayılıyor, Yeruşalim'deki öğrencilerin
sayısı arttıkça artıyor, kâhinlerden birçoğu da iman çağrısına uyuyordu.
İstefanos Tutuklanıyor
Elç.6: 8 Tanrı'nın lütfuyla ve kudretle dolu olan İstefanos, halk arasında
büyük belirtiler ve harikalar yapıyordu.
Elç.6: 9 Ne var ki, Azatlılar Havrası diye bilinen havranın bazı üyeleri ve
Kirene'den, İskenderiye'den, Kilikya'dan ve Asya İli'nden* bazı kişiler
İstefanos'la çekişmeye başladılar.
Elç.6: 10 Ama İstefanos'un konuşmasındaki bilgeliğe ve Ruh'a karşı
koyamadılar.
Elç.6: 11 Bunun üzerine birkaç kişiyi el altından ayartarak onlara, "Bu
adamın Musa'ya ve Tanrı'ya karşı küfür dolu sözler söylediğini duyduk"
dedirttiler.
Elç.6: 12 Böylelikle halkı, ileri gelenleri ve din bilginlerini
kışkırttılar. Gidip İstefanos'u yakaladılar ve Yüksek Kurul'un* önüne
çıkardılar.
Elç.6: 13 Getirdikleri yalancı tanıklar, "Bu adam durmadan bu kutsal yere ve
Yasa'ya karşı konuşuyor" dediler.
Elç.6: 14 "'Nasıralı İsa burayı yıkacak, Musa'nın bize emanet ettiği
töreleri de değiştirecek' dediğini duyduk."
Elç.6: 15 Kurul'da oturanların hepsi, İstefanos'a baktıklarında yüzünün bir
melek yüzüne benzediğini gördüler.
BÖLÜM 7
İstefanos'un Konuşması
Elç.7: 1 Başkâhin, "Bu iddialar doğru mu?" diye sordu.
Elç.7: 2-3 İstefanos şöyle karşılık verdi: "Kardeşler ve babalar, beni
dinleyin. Atamız İbrahim daha Mezopotamya'dayken, Harran'a yerleşmeden önce,
yüce Tanrı ona görünüp şöyle dedi: 'Ülkeni, akrabalarını bırak, sana
göstereceğim ülkeye git.'
Elç.7: 4 "Bunun üzerine İbrahim Kildaniler'in* ülkesini bırakıp Harran'a
yerleşti. Babasının ölümünden sonra da Tanrı onu oradan alıp şimdi sizin
yaşadığınız bu ülkeye getirdi.
Elç.7: 5 Burada ona herhangi bir miras, bir karış toprak bile vermemişti.
Ama İbrahim'in o sırada hiç çocuğu olmadığı halde, Tanrı bu ülkeyi mülk
olarak ona ve ondan sonra gelecek torunlarına vereceğini vaat etti.
Elç.7: 6 Tanrı şöyle dedi: 'Senin soyun yabancı bir ülkede, gurbette
yaşayacak. Dört yüz yıl köle olarak çalıştırılacak, baskı görecek.
Elç.7: 7 Ama ben kölelik edecekleri ulusu cezalandıracağım. Bundan sonra
oradan çıkacak ve bana bu yerde tapınacaklar.'
Elç.7: 8 Sonra Tanrı onunla, sünnete dayalı antlaşmayı yaptı. Böylelikle
İbrahim, İshak'ın babası oldu ve onu sekiz günlükken sünnet etti. Ve İshak
Yakup'un, Yakup da on iki büyük atamızın babası oldu.
Elç.7: 9-10 "Yusuf'u kıskanan atalarımız, onu köle olarak Mısır'a sattılar.
Ama Tanrı onunlaydı ve onu bütün sıkıntılarından kurtardı. Ona bilgelik
vererek Mısır Firavunu'nun gözüne girmesini sağladı. Firavun da onu Mısır ve
bütün saray halkı üzerine yönetici atadı.
Elç.7: 11 "Sonra bütün Mısır ve Kenan ülkesini kıtlık vurdu, büyük
sıkıntılar başladı. Atalarımız yiyecek bulamadılar.
Elç.7: 12 Mısır'da tahıl bulunduğunu duyan Yakup, atalarımızı oraya ilk
yolculuklarına gönderdi.
Elç.7: 13 Mısır'a ikinci gelişlerinde Yusuf kardeşlerine kimliğini açıkladı.
Firavun böylece Yusuf'un ailesini tanımış oldu.
Elç.7: 14 Yusuf haber yollayıp babası Yakup'u ve bütün akrabalarını, toplam
yetmiş beş kişiyi çağırttı.
Elç.7: 15 Böylece Yakup Mısır'a gitti. Kendisi de atalarımız da orada
öldüler.
Elç.7: 16 Kemikleri sonra Şekem'e getirilerek İbrahim'in Şekem'de Hamor
oğullarından bir miktar gümüş karşılığında satın almış olduğu mezara
konuldu.
Elç.7: 17 "Tanrı'nın İbrahim'e verdiği sözün gerçekleşeceği zaman
yaklaştığında, Mısır'daki halkımızın nüfusu bir hayli çoğalmıştı.
Elç.7: 18 Sonunda Yusuf hakkında bilgisi olmayan yeni bir kral Mısır'da
tahta çıktı.
Elç.7: 19 Bu adam, halkımıza karşı haince davrandı, atalarımıza kötülük
etti. Onları, yeni doğan çocuklarını açıkta bırakıp ölüme terk etmeye
zorladı.
Elç.7: 20-21 "O sırada, son derece güzel bir çocuk olan Musa doğdu. Musa, üç
ay babasının evinde beslendikten sonra açıkta bırakıldı. Firavunun kızı onu
bulup evlat edindi ve kendi oğlu olarak yetiştirdi.
Elç.7: 22 Musa, Mısırlılar'ın bütün bilim dallarında eğitildi. Gerek sözde,
gerek eylemde güçlü biri oldu.
Elç.7: 23 "Kırk yaşını doldurunca Musa'nın yüreğinde öz kardeşleri
İsrailoğulları'nın durumunu yakından görme arzusu doğdu.
Elç.7: 24 Onlardan birine haksızlık edildiğini gören Musa, onu savundu.
Haksızlığı yapan Mısırlı'yı öldürerek ezilenin öcünü aldı.
Elç.7: 25 'Kardeşlerim Tanrı'nın benim aracılığımla kendilerini
kurtaracağını anlarlar' diye düşünüyordu. Ama onlar bunu anlamadılar.
Elç.7: 26 Ertesi gün Musa, kavga eden iki İbrani'yle karşılaşınca onları
barıştırmak istedi. 'Efendiler' dedi, 'Siz kardeşsiniz. Niye birbirinize
haksızlık ediyorsunuz?'
Elç.7: 27 "Ne var ki, soydaşına haksızlık eden kişi Musa'yı yana iterek,
'Kim seni başımıza yönetici ve yargıç atadı?' dedi.
Elç.7: 28 'Yoksa dün Mısırlı'yı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek
istiyorsun?'
Elç.7: 29 Bu söz üzerine Musa Midyan ülkesine kaçtı. Orada gurbette yaşadı
ve iki oğul babası oldu.
Elç.7: 30 "Kırk yıl geçtikten sonra Musa'ya, Sina Dağı'nın yakınlarındaki
çölde, yanan bir çalının alevleri içinde bir melek göründü.
Elç.7: 31-32 Musa gördüklerine şaştı. Daha yakından bakmak için
yaklaştığında, Rab ona şöyle seslendi: 'Senin atalarının Tanrısı,
İbrahim'in, İshak'ın ve Yakup'un Tanrısı benim.' Korkuyla titreyen Musa
bakmaya cesaret edemedi.
Elç.7: 33 "Sonra Rab, 'Çarıklarını çıkar! Çünkü bastığın yer kutsal
topraktır' dedi.
Elç.7: 34 'Mısır'da halkıma yapılan baskıyı yakından gördüm, iniltilerini
duydum ve onları kurtarmaya geldim. Şimdi gel, seni Mısır'a göndereceğim.'
Elç.7: 35 "Bu Musa, 'Kim seni yönetici ve yargıç atadı?' diye reddettikleri
Musa'ydı. Tanrı onu, çalıda kendisine görünen meleğin aracılığıyla yönetici
ve kurtarıcı olarak gönderdi.
Elç.7: 36 Halkı Mısır'dan çıkaran, orada, Kızıldeniz'de* ve kırk yıl boyunca
çölde belirtiler ve harikalar yapan oydu.
Elç.7: 37 İsrailoğulları'na, 'Tanrı size kendi kardeşlerinizin arasından
benim gibi bir peygamber çıkaracak' diyen Musa odur.
Elç.7: 38 Çöldeki topluluğun arasında yaşamış, Sina Dağı'nda kendisiyle
konuşan melekle ve atalarımızla birlikte bulunmuş olan odur. Bize iletmek
üzere yaşam dolu sözler aldı.
Elç.7: 39 "Ne var ki, atalarımız onun sözünü dinlemek istemediler. Onu
reddettiler, Mısır'a dönmeyi özler oldular.
Elç.7: 40 Harun'a, 'Bize öncülük edecek ilahlar yap' dediler. 'Çünkü bizi
Mısır'dan çıkaran o Musa'ya ne oldu bilmiyoruz!'
Elç.7: 41 Ve o günlerde buzağı biçiminde bir put yapıp ona kurban sundular.
Kendi elleriyle yaptıkları bu put için bir şenlik düzenlediler.
Elç.7: 42 Bu yüzden Tanrı onlardan yüz çevirip onları göksel cisimlere
kulluk etmeye terk etti. Peygamberlerin kitabında yazılmış olduğu gibi: 'Ey
İsrail halkı, Çölde kırk yıl boyunca Bana mı sunular, kurbanlar sundunuz?
Elç.7: 43 Siz Molek'in* çadırını Ve ilahınız Refan'ın*fx* yıldızını
taşıdınız. Tapınmak için yaptığınız putlardı bunlar. Bu yüzden sizi Babil'in
ötesine süreceğim.'
Elç.7: 44 "Çölde atalarımızın Tanıklık Çadırı*fx* vardı. Musa bunu,
kendisiyle konuşan Tanrı'nın buyurduğu gibi, gördüğü örneğe göre yapmıştı.
Elç.7: 45 Tanıklık Çadırı'nı önceki kuşaktan teslim alan atalarımız,
Yeşu'nun önderliğinde öteki ulusların topraklarını ele geçirdikleri zaman,
çadırı yanlarında getirdiler. Ulusları atalarımızın önünden kovan, Tanrı'nın
kendisiydi. Çadır Davut'un zamanına dek kaldı.
Elç.7: 46 Tanrı'nın beğenisini kazanmış olan Davut, Yakup'un Tanrısı için
bir konut yapmaya izin istedi.
Elç.7: 47 Oysa Tanrı için bir ev yapan Süleyman oldu.
Elç.7: 48-50 "Ne var ki, en yüce Olan, elle yapılmış konutlarda oturmaz.
Peygamberin belirttiği gibi, 'Gök tahtım, Yeryüzü ayaklarımın taburesidir.
Benim için nasıl bir ev yapacaksınız? Ya da, neresi dinleneceğim yer? Bütün
bunları yapan elim değil mi? diyor Rab.'
Elç.7: 51 "Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş
olanlar*fx*! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a
karşı direniyorsunuz.
Elç.7: 52-53 Atalarınız peygamberlerin hangisine zulmetmediler ki? Adil
Olan'ın geleceğini önceden bildirenleri de öldürdüler. Melekler aracılığıyla
buyrulan Yasa'yı alıp da buna uymayan sizler, şimdi de Adil Olan'a ihanet
edip O'nu katlettiniz!"
İstefanos'un Taşlanıp Öldürülmesi
Elç.7: 54 Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, İstefanos'a
karşı dişlerini gıcırdattılar.
Elç.7: 55 Kutsal Ruh'la dolu olan İstefanos ise, gözlerini göğe dikip
Tanrı'nın görkemini ve Tanrı'nın sağında duran İsa'yı gördü.
Elç.7: 56 "Bakın" dedi, "Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu'nun* Tanrı'nın
sağında durmakta olduğunu görüyorum."
Elç.7: 57 Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte
İstefanos'a saldırdılar.
Elç.7: 58 Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular. İstefanos'a karşı tanıklık
etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine
bıraktılar.
Elç.7: 59 İstefanos taş yağmuru altında, "Rab İsa, ruhumu al!" diye
yakarıyordu.
Elç.7: 60 Sonra diz çökerek yüksek sesle şöyle dedi: "Ya Rab, bu günahı
onlara yükleme!" Bunu söyledikten sonra gözlerini yaşama kapadı.
BÖLÜM 8
Elç.8: 1 İstefanos'un öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün
Yeruşalim'deki kiliseye* karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler
hariç bütün imanlılar Yahudiye ve Samiriye'nin her yanına dağıldılar.
Elç.8: 2 Bazı dindar kişiler, İstefanos'u gömdükten sonra onun için büyük
yas tuttular.
Elç.8: 3 Saul ise inanlılar topluluğunu* kırıp geçiriyordu. Ev ev dolaşarak,
kadın erkek demeden imanlıları dışarı sürüklüyor, hapse atıyordu.
Filipus Samiriye'de
Elç.8: 4 Bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde Tanrı sözünü
müjdeliyorlardı.
Elç.8: 5 Filipus, Samiriye* Kenti'ne gidip oradakilere Mesih'i* tanıtmaya
başladı.
Elç.8: 6 Filipus'u dinleyen ve gerçekleştirdiği belirtileri gören
kalabalıklar, hep birlikte onun söylediklerine kulak verdiler.
Elç.8: 7 Birçoklarının içinden kötü ruhlar yüksek sesle haykırarak çıktı;
birçok felçli ve kötürüm iyileştirildi.
Elç.8: 8 Ve o kentte büyük sevinç oldu.
Büyücü Simun
Elç.8: 9 Ne var ki, kentte bir süreden beri büyücülük yapan ve Samiriye
halkını şaşkına çeviren Simun adlı biri vardı. Simun, büyük adam olduğunu
iddia ediyordu.
Elç.8: 10 Küçük büyük, herkes onu dikkatle dinler, "Büyük Güç dedikleri
Tanrı gücü işte budur" derlerdi.
Elç.8: 11 Uzun zamandan beri onları büyücülüğüyle şaşkına çevirdiği için onu
dikkatle dinlerlerdi.
Elç.8: 12 Ama Tanrı'nın Egemenliği* ve İsa Mesih adıyla ilgili Müjde'yi
duyuran Filipus'un söylediklerine inandıkları zaman, erkekler de kadınlar da
vaftiz* oldular.
Elç.8: 13 Simun'un kendisi de inanıp vaftiz oldu. Ondan sonra sürekli olarak
Filipus'un yanında kaldı. Doğaüstü belirtileri ve yapılan büyük mucizeleri
görünce şaşkına döndü.
Elç.8: 14 Yeruşalim'deki elçiler, Samiriye halkının, Tanrı'nın sözünü
benimsediğini duyunca Petrus'la Yuhanna'yı onlara gönderdiler.
Elç.8: 15 Petrus'la Yuhanna oraya varınca, Samiriyeli imanlıların Kutsal
Ruh'u almaları için dua ettiler.
Elç.8: 16 Çünkü Ruh daha hiçbirinin üzerine inmemişti. Rab İsa'nın adıyla
vaftiz olmuşlardı, o kadar.
Elç.8: 17 Petrus'la Yuhanna onların üzerine ellerini koyunca, onlar da
Kutsal Ruh'u aldılar.
Elç.8: 18-19 Elçilerin bu el koyma hareketiyle Kutsal Ruh'un verildiğini
gören Simun onlara para teklif ederek, "Bana da bu yetkiyi verin, kimin
üzerine ellerimi koysam Kutsal Ruh'u alsın" dedi.
Elç.8: 20 Petrus, "Paran da yok olsun, sen de!" dedi, "Çünkü Tanrı'nın
armağanını parayla elde edebileceğini sandın.
Elç.8: 21 Senin bu işte bir payın, bir hakkın yok. Yüreğin, Tanrı'nın
gözünde doğru değildir.
Elç.8: 22 Bu kötülüğünden tövbe et ve Rab'be yalvar, yüreğindeki bu düşünce
belki bağışlanır.
Elç.8: 23 Senin kin dolu, kötülüğe tutsak biri olduğunu görüyorum."
Elç.8: 24 Simun, "Benim için Rab'be yalvarın da söylediklerinizden hiçbiri
başıma gelmesin" diye karşılık verdi.
Elç.8: 25 Petrus'la Yuhanna tanıklık edip Rab'bin sözünü bildirdikten sonra,
Samiriye'nin birçok köyünde de Müjde'yi duyura duyura Yeruşalim'e döndüler.
Filipus ve Etiyopyalı
Elç.8: 26 Bu arada Rab'bin bir meleği Filipus'a şöyle seslendi: "Kalk,
güneye doğru, Yeruşalim'den Gazze'ye inen yola, çöl yoluna git."
Elç.8: 27 Filipus da kalkıp gitti. Giderken Etiyopyalı bir hadım gördü. Bu
adam Etiyopya*fx* Kraliçesi Kandaki'nin vezirlerinden biriydi. Kraliçenin
bütün hazinelerinden sorumluydu. Yeruşalim'e, tapınmaya gelmişti.
Elç.8: 28 Geri dönerken arabasında oturmuş, Peygamber Yeşaya'nın Kitabı'nı
okuyordu.
Elç.8: 29 Ruh Filipus'a, "Git" dedi, "Şu arabaya yetiş."
Elç.8: 30 Filipus koşup arabanın yanına geldi ve hadımın Peygamber Yeşaya'yı
okumakta olduğunu işitti. "Acaba okuduklarını anlıyor musun?" diye sordu.
Elç.8: 31 Hadım, "Biri bana yol göstermedikçe nasıl anlayabilirim ki?"
diyerek Filipus'un arabaya binip yanına oturmasını rica etti.
Elç.8: 32 Kutsal Yazılar'dan okuduğu bölüm şuydu: "Koyun gibi kesime
götürüldü; Kırkıcının önünde kuzu nasıl ses çıkarmazsa, O da öylece ağzını
açmadı.
Elç.8: 33 Aşağılandığında adalet O'ndan esirgendi. O'nun soyunu kim anacak?
Çünkü yeryüzündeki yaşamına son verildi."
Elç.8: 34 Hadım Filipus'a, "Lütfen açıklar mısın, peygamber kimden söz
ediyor, kendisinden mi, bir başkasından mı?" diye sordu.
Elç.8: 35 Bunun üzerine Filipus anlatmaya koyuldu. Kutsal Yazılar'ın bu
bölümünden başlayarak ona İsa'yla ilgili Müjde'yi bildirdi.
Elç.8: 36-37 Yolda giderlerken su bulunan bir yere geldiler. Hadım, "Bak,
burada su var" dedi. "Vaftiz* olmama ne engel var?"*fx*
Elç.8: 38 Sonra arabanın durmasını buyurdu. Filipus'la hadım birlikte suya
girdiler ve Filipus hadımı vaftiz etti.
Elç.8: 39 Sudan çıktıkları zaman Rab'bin Ruhu Filipus'u hemen oradan
uzaklaştırdı. Filipus'u bir daha görmeyen hadım sevinç içinde yoluna devam
etti.
Elç.8: 40 Filipus ise kendini Aşdot Kenti'nde buldu. Sezariye'ye varıncaya
dek bütün kentleri dolaşarak Müjde'yi duyurdu.
BÖLÜM 9
İsa Saul'a Görünüyor
Elç.9: 1-2 Saul ise Rab'bin öğrencilerine karşı hâlâ tehdit ve ölüm
soluyordu. Başkâhine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar
yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa
tutuklayıp Yeruşalim'e getirmek niyetindeydi.
Elç.9: 3 Yol alıp Şam'a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık
çevresini aydınlattı.
Elç.9: 4 Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, "Saul, Saul, neden bana
zulmediyorsun?" dediğini işitti.
Elç.9: 5 Saul, "Ey Efendim, sen kimsin?" dedi. "Ben senin zulmettiğin
İsa'yım" diye yanıt geldi.
Elç.9: 6 "Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek."
Elç.9: 7 Saul'la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları
yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler.
Elç.9: 8 Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu.
Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler.
Elç.9: 9 Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi.
Elç.9: 10 Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab
ona, "Hananya!" diye seslendi. "Buradayım, ya Rab" dedi Hananya.
Elç.9: 11 Rab ona, "Kalk" dedi, "Doğru Sokak denilen sokağa git ve
Yahuda'nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor.
Elç.9: 12 Görümünde yanına Hananya adlı birinin geldiğini ve gözlerini açmak
için ellerini kendisinin üzerine koyduğunu görmüştür."
Elç.9: 13 Hananya şöyle karşılık verdi: "Ya Rab, birçoklarının bu adam
hakkında neler anlattıklarını duydum. Yeruşalim'de senin kutsallarına nice
kötülük yapmış!
Elç.9: 14 Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkâhinlerden
yetki almıştır."
Elç.9: 15 Rab ona, "Git!" dedi. "Bu adam, benim adımı öteki uluslara*,
krallara ve İsrailoğulları'na duyurmak üzere seçilmiş bir aracımdır.
Elç.9: 16 Benim adım uğruna ne kadar sıkıntı çekmesi gerekeceğini ona
göstereceğim."
Elç.9: 17 Bunun üzerine Hananya gitti, eve girdi ve ellerini Saul'un üzerine
koydu. "Saul kardeş" dedi, "Sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani
İsa, gözlerin açılsın ve Kutsal Ruh'la dolasın diye beni yolladı."
Elç.9: 18 O anda Saul'un gözlerinden balık pulunu andıran şeyler düştü. Saul
yeniden görmeye başladı. Kalkıp vaftiz* oldu.
Elç.9: 19 Sonra yemek yiyip kuvvet buldu. Saul, Şam'da ve Yeruşalim'de Saul
birkaç gün Şam'daki öğrencilerin yanında kaldı.
Elç.9: 20 Havralarda İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğunu hemen duyurmaya
başladı.
Elç.9: 21 Onu duyanların hepsi şaşkına döndü. "Yeruşalim'de bu adı ananları
kırıp geçiren adam bu değil mi? Buraya da, öylelerini tutuklayıp
başkâhinlere götürmek amacıyla gelmedi mi?" diyorlardı.
Elç.9: 22 Saul ise günden güne güçleniyordu. İsa'nın Mesih* olduğuna dair
kanıtlar göstererek Şam'da yaşayan Yahudiler'i şaşkına çeviriyordu.
Elç.9: 23 Aradan günler geçti. Yahudiler Saul'u öldürmek için bir düzen
kurdular.
Elç.9: 24 Ne var ki, kurdukları düzenle ilgili haber Saul'a ulaştı.
Yahudiler onu öldürmek için gece gündüz kentin kapılarını gözlüyorlardı.
Elç.9: 25 Ama Saul'un öğrencileri geceleyin kendisini aldılar, kentin
surlarından sarkıttıkları bir küfe içinde aşağı indirdiler.
Elç.9: 26 Saul Yeruşalim'e varınca oradaki öğrencilere katılmaya çalıştı.
Ama hepsi ondan korkuyor, İsa'nın öğrencisi olduğuna inanamıyorlardı.
Elç.9: 27 O zaman Barnaba onu alıp elçilere götürdü. Onlara, Saul'un Şam
yolunda Rab'bi nasıl gördüğünü, Rab'bin de onunla konuştuğunu, Şam'da ise
onun İsa adını nasıl korkusuzca duyurduğunu anlattı.
Elç.9: 28 Böylelikle Saul, Yeruşalim'de girip çıktıkları her yerde
öğrencilerle birlikte bulunarak Rab'bin adını korkusuzca duyurmaya başladı.
Elç.9: 29 Dili Grekçe olan Yahudiler'le konuşup tartışıyordu. Ama onlar onu
öldürmeyi tasarlıyorlardı.
Elç.9: 30 Kardeşler bunu öğrenince onu Sezariye'ye götürüp oradan Tarsus'a
yolladılar.
Elç.9: 31 Bütün Yahudiye, Celile ve Samiriye'deki* inanlılar topluluğu*
esenliğe kavuştu. Gelişen ve Rab korkusu içinde yaşayan topluluk Kutsal
Ruh'un yardımıyla sayıca büyüyordu.
Eneas ve Tabita
Elç.9: 32 Bu arada her tarafı dolaşan Petrus, Lidda'da yaşayan kutsallara da
uğradı.
Elç.9: 33 Orada Eneas adında birine rastladı. Eneas felçliydi. Sekiz yıldan
beri yatalaktı.
Elç.9: 34 Petrus ona, "Eneas, İsa Mesih seni iyileştiriyor" dedi. "Kalk,
yatağını topla." Eneas hemen ayağa kalktı.
Elç.9: 35 Lidda ve Şaron'da yaşayan herkes onu gördü ve Rab'be döndü.
Elç.9: 36 Yafa'da, İsa öğrencisi olan Tabita adında bir kadın vardı. Tabita,
ceylan anlamına gelir. Bu kadın her zaman iyilik yapıp yoksullara yardım
ederdi.
Elç.9: 37 O günlerde hastalanıp öldü. Ölüsünü yıkayıp üst kattaki odaya
koydular.
Elç.9: 38 Lidda Yafa'ya yakın olduğundan, Petrus'un Lidda'da bulunduğunu
duyan öğrenciler ona iki kişi yollayıp, "Vakit kaybetmeden yanımıza gel"
diye yalvardılar.
Elç.9: 39 Petrus kalkıp onlarla birlikte gitti. Eve varınca onu üst kattaki
odaya çıkardılar. Bütün dul kadınlar ağlayarak Petrus'un çevresinde
toplandılar. Ona, Ceylan'ın kendileriyle birlikteyken diktiği entarilerle
üstlükleri gösterdiler.
Elç.9: 40 Petrus, herkesi dışarı çıkarttı, diz çöküp dua etti. Sonra ölüye
doğru dönerek, "Tabita, kalk" dedi. Kadın gözlerini açtı, Petrus'u görünce
doğrulup oturdu.
Elç.9: 41 Petrus elini uzatarak onu ayağa kaldırdı. Sonra kutsallarla dul
kadınları çağırdı, Ceylan'ı diri olarak onlara teslim etti.
Elç.9: 42 Bu olayın haberi bütün Yafa'ya yayıldı ve birçokları Rab'be
inandı.
Elç.9: 43 Petrus uzunca bir süre Yafa'da, Simun adında bir dericinin evinde
kaldı.
BÖLÜM 10
İman Eden Yüzbaşı
Elç.10: 1 Sezariye'de Kornelius adında bir adam vardı. "İtalyan" taburunda
yüzbaşıydı.
Elç.10: 2 Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Tanrı'dan
korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Tanrı'ya sürekli dua ederdi.
Elç.10: 3 Bir gün saat* üç sularında, bir görümde Tanrı'nın bir meleğinin
kendisine geldiğini açıkça gördü. Melek ona, "Kornelius" diye seslendi.
Elç.10: 4 Kornelius korku içinde gözlerini ona dikti, "Ne var, efendim?"
dedi. Melek ona şöyle dedi: "Duaların ve sadakaların anılmak üzere Tanrı
katına ulaştı.
Elç.10: 5 Şimdi Yafa'ya adam yolla, Petrus olarak da tanınan Simun'u çağırt.
Elç.10: 6 Petrus, evi deniz kıyısında bulunan Simun adlı bir dericinin
yanında kalıyor."
Elç.10: 7 Kendisiyle konuşan melek uzaklaştıktan sonra Kornelius, iki
uşağıyla özel yardımcılarından dindar bir askeri çağırdı.
Elç.10: 8 Kendilerine her şeyi anlattıktan sonra onları Yafa'ya gönderdi.
Petrus'un Görümü
Elç.10: 9 Ertesi gün onlar yol alıp kente yaklaşırlarken, saat* on iki
sularında Petrus dua etmek için dama çıktı.
Elç.10: 10 Acıkınca da yemek istedi. Yemek hazırlanırken Petrus kendinden
geçti.
Elç.10: 11 Göğün açıldığını ve büyük bir çarşafı andıran bir nesnenin dört
köşesinden sarkıtılarak yeryüzüne indirildiğini gördü.
Elç.10: 12 Çarşafın içinde, yeryüzünde yaşayan her türden dört ayaklı
hayvanlar, sürüngenler ve kuşlar vardı.
Elç.10: 13 Bir ses ona, "Kalk Petrus, kes ve ye!" dedi.
Elç.10: 14 "Asla olmaz, ya Rab!" dedi Petrus. "Hiçbir zaman bayağı ya da
murdar* herhangi bir şey yemedim."
Elç.10: 15 Ses tekrar, ikinci kez duyuldu; Petrus'a, "Tanrı'nın temiz
kıldıklarına sen bayağı deme" dedi.
Elç.10: 16 Bu, üç kez tekrarlandı. Sonra çarşafı andıran nesne hemen göğe
alındı.
Elç.10: 17 Petrus şaşkınlık içindeydi. Gördüğü görümün ne anlama
gelebileceğini düşünürken, Kornelius'un gönderdiği adamlar sora sora
Simun'un evinin kapısına kadar geldiler.
Elç.10: 18 Evdekilere seslenerek, "Petrus diye tanınan Simun burada mı
kalıyor?" diye sordular.
Elç.10: 19 Petrus hâlâ görümün anlamını düşünürken Ruh ona, "Bak, üç kişi
seni arıyor" dedi.
Elç.10: 20 "Haydi kalk, aşağı in. Hiç çekinmeden onlarla git. Çünkü onları
ben gönderdim."
Elç.10: 21 Petrus aşağı inip adamlara, "Aradığınız kişi benim" dedi.
"Gelişinizin sebebi ne acaba?"
Elç.10: 22 "Doğru ve Tanrı'dan korkan, bütün Yahudi ulusunca iyiliğiyle
tanınan, Kornelius adında bir yüzbaşı var" dediler. "Kutsal bir melek ona,
seni evine çağırtıp senin söyleyeceklerini dinlemesini buyurdu."
Elç.10: 23 Bunun üzerine Petrus onları içeri alıp konuk etti.
Petrus, Kornelius'un Evinde
Ertesi gün Petrus kalktı, onlarla birlikte yola çıktı. Yafa'daki
kardeşlerden bazıları da ona katıldı.
Elç.10: 24 İkinci gün Sezariye'ye vardılar. Bu arada Kornelius, akraba ve
yakın dostlarını toplamış onları bekliyordu.
Elç.10: 25 Eve giren Petrus'u karşıladı, tapınırcasına ayaklarına kapandı.
Elç.10: 26 Petrus ise onu ayağa kaldırarak, "Kalk, ben de insanım" dedi.
Elç.10: 27 Petrus Kornelius'la konuşa konuşa içeri girdiğinde birçok insanın
toplanmış olduğunu gördü.
Elç.10: 28 Onlara şöyle dedi: "Bir Yahudi'nin başka ulustan biriyle ilişki
kurmasının, onu ziyaret etmesinin töremize aykırı olduğunu bilirsiniz. Oysa
Tanrı bana, hiç kimseye bayağı ya da murdar* dememem gerektiğini gösterdi.
Elç.10: 29 Bu nedenle, çağrıldığım zaman hiç itiraz etmeden geldim. Şimdi,
beni ne amaçla çağırttığınızı sorabilir miyim?"
Elç.10: 30 Kornelius, "Üç gün*fx* önce bu sıralarda, saat* üçte evimde dua
ediyordum" dedi. "Birdenbire, parlak giysili bir adam önüme çıkıverdi.
Elç.10: 31 'Kornelius' dedi, 'Tanrı senin duanı işitti, verdiğin sadakaları
andı.
Elç.10: 32 Yafa'ya adam yolla, Petrus diye tanınan Simun'u çağırt. O, deniz
kıyısında oturan derici Simun'un evinde kalıyor.'
Elç.10: 33 Bunun üzerine sana hemen adam yolladım. Sen de lütfedip geldin.
İşte şimdi biz hepimiz, Rab'bin sana buyurduğu her şeyi dinlemek üzere
Tanrı'nın önünde toplanmış bulunuyoruz."
Elç.10: 34-35 O zaman Petrus söz alıp şöyle dedi: "Tanrı'nın insanlar
arasında ayrım yapmadığını, ama kendisinden korkan ve doğru olanı yapan
kişiyi, ulusuna bakmaksızın kabul ettiğini gerçekten anlıyorum.
Elç.10: 36 Tanrı'nın, herkesin Rabbi olan İsa Mesih aracılığıyla esenliği
müjdeleyerek İsrailoğulları'na ilettiği bildiriden haberiniz vardır.
Elç.10: 37-38 Yahya'nın vaftiz* çağrısından sonra Celile'den başlayarak
bütün Yahudiye'de meydana gelen olayları, Tanrı'nın, Nasıralı İsa'yı nasıl
Kutsal Ruh'la ve kudretle meshettiğini* biliyorsunuz. İsa her yanı dolaşarak
iyilik yapıyor, İblis'in baskısı altında olanların hepsini iyileştiriyordu.
Çünkü Tanrı O'nunla birlikteydi.
Elç.10: 39 "Biz İsa'nın, Yahudiler'in ülkesinde ve Yeruşalim'de
yaptıklarının hepsine tanık olduk. O'nu çarmıha gerip öldürdüler.
Elç.10: 40 Ama Tanrı O'nu üçüncü gün diriltti ve açıkça görünmesini sağladı.
Elç.10: 41 İsa halkın tümüne değil de, Tanrı'nın önceden seçtiği tanıklara
-ölümden dirilmesinden sonra kendisiyle birlikte yiyip içen bizlere-
göründü.
Elç.10: 42 Tanrı tarafından ölülerle dirilerin Yargıcı olarak atanan kişinin
kendisi olduğunu halka duyurmamızı, buna tanıklık etmemizi buyurdu.
Elç.10: 43 Peygamberlerin hepsi O'nunla ilgili tanıklıkta bulunuyorlar.
Şöyle ki, O'na inanan herkesin günahları O'nun adıyla bağışlanır."
Elç.10: 44 Petrus daha bu sözleri söylerken Kutsal Ruh, konuşmayı dinleyen
herkesin üzerine indi.
Elç.10: 45 Petrus'la birlikte gelen Yahudi*fx* imanlılar, Kutsal Ruh
armağanının öteki uluslardan olanların da üzerine dökülmesini şaşkınlıkla
karşıladılar.
Elç.10: 46-47 Çünkü onların, bilmedikleri dillerle konuşup Tanrı'yı
yücelttiklerini duyuyorlardı. O zaman Petrus, "Bunlar, tıpkı bizim gibi
Kutsal Ruh'u almışlar. Suyla vaftiz* olmalarına kim engel olabilir?" dedi.
Elç.10: 48 Böylelikle onların İsa Mesih adıyla vaftiz olmalarını buyurdu.
Sonra onlar Petrus'a, birkaç gün yanlarında kalması için ricada bulundular.
BÖLÜM 11
Petrus'un Açıklamaları
Elç.11: 1 Elçilerle bütün Yahudiye'deki kardeşler, öteki ulusların da
Tanrı'nın sözünü kabul ettiklerini duydular.
Elç.11: 2 Ama Petrus Yeruşalim'e gittiği zaman sünnet yanlıları onu
eleştirdiler.
Elç.11: 3 "Sünnetsiz* kişilerin evine gidip yemek yemişsin!" dediler.
Elç.11: 4 Petrus baştan başlayarak olanları tek tek onlara anlattı.
Elç.11: 5 "Ben Yafa Kenti'nde dua ediyordum" dedi. "Kendimden geçerek bir
görüm gördüm. Büyük bir çarşafı andıran bir nesnenin dört köşesinden
sarkıtıldığını, bunun gökten inip benim bulunduğum yere kadar geldiğini
gördüm.
Elç.11: 6 Gözlerimi çarşafa dikip dikkatle baktım. Çarşafın içinde,
yeryüzünde yaşayan dört ayaklılar, yabanıl hayvanlar, sürüngenler ve kuşlar
gördüm.
Elç.11: 7 Sonra bir sesin bana, 'Kalk, Petrus, kes ve ye!' dediğini işittim.
Elç.11: 8 "'Asla olmaz, ya Rab!' dedim. 'Ağzıma hiçbir zaman bayağı ya da
murdar* bir şey girmedi.'
Elç.11: 9 "Ses ikinci kez gökten geldi: 'Tanrı'nın temiz kıldıklarına sen
bayağı deme' dedi.
Elç.11: 10 Bu, üç kez tekrarlandı; sonra her şey yeniden göğe alındı.
Elç.11: 11 "Tam o sırada Sezariye'den bana gönderilen üç kişi, bulunduğumuz
evin önünde durdular.
Elç.11: 12 Ruh bana, ayrım gözetmeden onlarla birlikte gitmemi söyledi. Bu
altı kardeş de benimle geldiler, varıp adamın evine girdik.
Elç.11: 13 Adam bize, evinde beliren meleği nasıl gördüğünü anlattı. Melek
ona şöyle demiş: 'Yafa'ya adam yolla, Petrus diye tanınan Simun'u çağırt.
Elç.11: 14 O sana, senin ve bütün ev halkının kurtuluş bulacağı sözler
söyleyecek.'
Elç.11: 15 "Ben konuşmaya başlayınca Kutsal Ruh, başlangıçta bizim üzerimize
indiği gibi, onların da üzerine indi.
Elç.11: 16 O zaman Rab'bin söylediği şu sözü anımsadım: 'Yahya suyla vaftiz*
etti, sizler ise Kutsal Ruh'la vaftiz edileceksiniz.'
Elç.11: 17 Böylelikle Tanrı, Rab İsa Mesih'e inanmış olan bizlere verdiği
armağanın aynısını onlara verdiyse, ben kimim ki Tanrı'ya karşı koyayım?"
Elç.11: 18 Bunları dinledikten sonra yatıştılar. Tanrı'yı yücelterek şöyle
dediler: "Demek ki Tanrı, tövbe etme ve yaşama kavuşma fırsatını öteki
uluslara da vermiştir."
Antakya'daki İmanlılar
Elç.11: 19 İstefanos'un öldürülmesiyle başlayan baskı sonucu dağılan
imanlılar, Fenike, Kıbrıs ve Antakya'ya kadar gittiler. Tanrı sözünü sadece
Yahudiler'e duyuruyorlardı.
Elç.11: 20 Ama içlerinden Kıbrıslı ve Kireneli olan bazı adamlar Antakya'ya
gidip Grekler'le* de konuşmaya başladılar. Onlara Rab İsa'yla ilgili
Müjde'yi bildirdiler.
Elç.11: 21 Onların arasında etkin olan Rab'bin gücü*fx* sayesinde çok sayıda
kişi inanıp Rab'be döndü.
Elç.11: 22 Olup bitenlerin haberi, Yeruşalim'deki kiliseye* ulaştı. Bunun
üzerine imanlılar Barnaba'yı Antakya'ya gönderdiler.
Elç.11: 23-24 Kutsal Ruh'la ve imanla dolu, iyi bir adam olan Barnaba,
Antakya'ya varıp Tanrı lütfunun meyvelerini görünce sevindi. Herkesi, candan
ve yürekten Rab'be bağlı kalmaya özendirdi. Sonuç olarak Rab'be daha birçok
kişi kazanıldı.
Elç.11: 25-26 Sonra Barnaba, Saul'u aramak için Tarsus'a gitti. Onu bulunca
da Antakya'ya getirdi. Böylece Barnaba'yla Saul bir yıl boyunca oradaki
inanlılar topluluğuyla* bir araya gelerek büyük bir kitleyi eğittiler.
Öğrencilere ilk kez Antakya'da Mesihçiler*fx* adı verildi.
Elç.11: 27 O günlerde Yeruşalim'den Antakya'ya bazı peygamberler geldi.
Elç.11: 28 Bunlardan Hagavos adlı biri ortaya çıkıp bütün dünyada şiddetli
bir kıtlık olacağını Ruh aracılığıyla bildirdi. Bu kıtlık, Klavdius'un
imparatorluğu sırasında oldu.
Elç.11: 29 Öğrenciler, her biri kendi gücü oranında, Yahudiye'de yaşayan
kardeşlere gönderilmek üzere yardım toplamayı kararlaştırdılar.
Elç.11: 30 Bu kararı yerine getirip bağışlarını Barnaba ve Saul'un eliyle
kilisenin ihtiyarlarına* gönderdiler.
BÖLÜM 12
Petrus'un Hapisten Kaçışı
Elç.12: 1 O sırada kral Hirodes*, kiliseden* bazı kişilere eziyet etmeye
başladı.
Elç.12: 2 Yuhanna'nın kardeşi Yakup'u kılıçla öldürttü.
Elç.12: 3 Yahudiler'in bundan memnun kaldığını görünce ardından Petrus'u da
yakalattı. Bunu, Mayasız Ekmek Bayramı* sırasında yaptı.
Elç.12: 4 Petrus'u tutuklatıp hapse attırdı ve dörder kişilik dört takım
askerin gözetimine teslim etti. Fısıh Bayramı'ndan* sonra onu halkın önünde
yargılamak niyetindeydi.
Elç.12: 5 Bu nedenle Petrus hapiste tutuldu. Ama inanlılar topluluğu* onun
için Tanrı'ya hararetle dua ediyordu.
Elç.12: 6 Petrus, Hirodes'in kendisini yargılayacağı günden önceki gece,
çift zincirle bağlı olarak iki askerin arasında uyuyordu. Kapıda duran
nöbetçiler de zindanın güvenliğini sağlıyordu.
Elç.12: 7 Birdenbire Rab'bin bir meleği göründü ve hücrede bir ışık parladı.
Melek, Petrus'un böğrüne dokunup onu uyandırdı. "Çabuk, kalk!" dedi. O anda
zincirler Petrus'un bileklerinden düştü.
Elç.12: 8 Melek ona, "Kuşağını bağla, çarıklarını giy" dedi. Petrus da
söyleneni yaptı. "Abanı giy, beni izle" dedi melek.
Elç.12: 9 Petrus onu izleyerek dışarı çıktı. Ama meleğin yaptığının gerçek
olduğunu anlamıyor, bir görüm gördüğünü sanıyordu.
Elç.12: 10 Birinci ve ikinci nöbetçiyi geçerek kente açılan demir kapıya
geldiler. Kapı, önlerinde kendiliğinden açıldı. Dışarı çıkıp bir sokak
boyunca yürüdüler, sonra melek ansızın Petrus'un yanından ayrıldı.
Elç.12: 11 O zaman kendine gelen Petrus, "Rab'bin bana meleğini gönderdiğini
şimdi gerçekten anlıyorum" dedi. "O beni Hirodes'in elinden ve Yahudi
halkının uğrayacağımı umduğu bütün belalardan kurtardı."
Elç.12: 12 Petrus olanların farkına varınca Markos diye tanınan Yuhanna'nın
annesi Meryem'in evine gitti. Orada birçok kişi toplanmış dua ediyordu.
Elç.12: 13 Petrus'un dış kapıyı çalması üzerine Roda adlı bir hizmetçi kız
kapıya bakmaya gitti.
Elç.12: 14 Petrus'un sesini tanıyan kız, sevincinden kapıyı açmadan tekrar
içeri koşarak, "Petrus kapıda duruyor!" diye haber verdi.
Elç.12: 15 "Çıldırmışsın sen!" dediler ona. Ama kız üsteleyince, "Onun
meleği olmalı" dediler.
Elç.12: 16 Petrus ise kapıyı çalmaya devam etti. Kapıyı açıp onu görünce
şaşıp kaldılar.
Elç.12: 17 Petrus, eliyle susmalarını işaret ederek Rab'bin onu zindandan
nasıl çıkardığını anlattı. Sonra, "Bu haberleri Yakup'la öbür kardeşlere
iletin" diyerek oradan ayrılıp başka bir yere gitti.
Elç.12: 18 Askerler sabahleyin büyük bir telaşa kapıldılar. Birbirlerine,
"Petrus'a ne oldu?" diye sordular.
Elç.12: 19 Hirodes onu arattı, bulamayınca da nöbetçileri sorguya çekti ve
idam edilmeleri için buyruk verdi.
Kral Hirodes'in Ölümü
Bundan sonra Hirodes, Yahudiye'den Sezariye'ye gidip bir süre orada kaldı.
Elç.12: 20 Bu arada Sur ve Sayda halklarına ateş püskürüyordu. Bunlar
birleşip kendisiyle görüşmeye geldiler. Önce kralın başdanışmanı Vlastus'u
kendi taraflarına çekerek barış isteğinde bulundular. Çünkü kendi
ülkelerinin gereksindiği yiyecekler kralın ülkesinden sağlanıyordu.
Elç.12: 21 Belirlenen günde krallık giysilerini giyen Hirodes tahtına
oturarak halka bir konuşma yaptı.
Elç.12: 22 Halk, "Bu bir insanın sesi değil, bir ilahın sesidir!" diye
bağırıyordu.
Elç.12: 23 O anda Rab'bin bir meleği Hirodes'i vurdu. Çünkü Tanrı'ya ait
olan yüceliği kendine mal etmişti. İçi kurtlarca kemirilerek can verdi.
Elç.12: 24 Tanrı'nın sözü ise yayılıyor, etkisini artırıyordu.
Elç.12: 25 Görevlerini tamamlayan Barnaba'yla Saul, Markos diye tanınan
Yuhanna'yı yanlarına alarak Yeruşalim'den döndüler.
BÖLÜM 13
Barnaba'yla Saul'un Görevlendirilmesi
Elç.13: 1 Antakya'daki kilisede* peygamberler ve öğretmenler vardı: Barnaba,
Niger denilen Şimon, Kireneli Lukius, bölge kralı* Hirodes'le birlikte
büyümüş olan Menahem ve Saul.
Elç.13: 2 Bunlar Rab'be tapınıp oruç* tutarlarken Kutsal Ruh kendilerine
şöyle dedi: "Barnaba'yla Saul'u, kendilerini çağırmış olduğum görev için
bana ayırın."
Elç.13: 3 Böylece oruç tutup dua ettikten sonra, Barnaba'yla Saul'un üzerine
ellerini koyup onları yolcu ettiler.
Kıbrıs'ta
Elç.13: 4 Kutsal Ruh'un buyruğuyla yola çıkan Barnaba'yla Saul, Selefkiye'ye
gittiler, oradan da gemiyle Kıbrıs'a geçtiler.
Elç.13: 5 Salamis'e varınca Yahudiler'in havralarında Tanrı'nın sözünü
duyurmaya başladılar. Yuhanna'yı da yardımcı olarak yanlarına almışlardı.
Elç.13: 6 Adayı baştan başa geçerek Baf'a geldiler. Orada büyücü ve sahte
peygamber Baryeşu adında bir Yahudi'yle karşılaştılar.
Elç.13: 7-8 Baryeşu, Vali Sergius Pavlus'a yakın biriydi. Akıllı bir kişi
olan vali, Barnaba'yla Saul'u çağırtıp Tanrı'nın sözünü dinlemek istedi. Ne
var ki Baryeşu büyücü anlamına gelen öbür adıyla Elimas- onlara karşı
koyarak valiyi iman etmekten caydırmaya çalıştı.
Elç.13: 9-10 Ama Kutsal Ruh'la dolan Saul, yani Pavlus, gözlerini Elimas'a
dikerek, "Ey İblis'in oğlu!" dedi. "Yüreğin her türlü hile ve sahtekârlıkla
dolu; doğru olan her şeyin düşmanısın. Rab'bin düz yollarını çarpıtmaktan
vazgeçmeyecek misin?
Elç.13: 11 İşte şimdi Rab'bin eli sana karşı kalktı. Kör olacaksın, bir süre
gün ışığını göremeyeceksin." O anda adamın üzerine bir sis, bir karanlık
çöktü. Dört dönerek, elinden tutup kendisine yol gösterecek birilerini
aramaya başladı.
Elç.13: 12 Olanları gören vali, Rab'le ilgili öğretiyi hayranlıkla karşıladı
ve iman etti.
Pisidya Sınırındaki Antakya'da
Elç.13: 13 Pavlus'la beraberindekiler Baf'tan denize açılıp Pamfilya
bölgesinin Perge Kenti'ne gittiler. Yuhanna ise onları bırakıp Yeruşalim'e
döndü.
Elç.13: 14 Onlar Perge'den yollarına devam ederek Pisidya sınırındaki
Antakya'ya geçtiler. Şabat Günü* havraya girip oturdular.
Elç.13: 15 Kutsal Yasa ve peygamberlerin yazıları okunduktan sonra, havranın
yöneticileri onlara, "Kardeşler, halka verecek bir öğüdünüz varsa buyurun,
konuşun" diye haber yolladılar.
Elç.13: 16 Pavlus ayağa kalktı, eliyle bir işaret yaparak, "Ey İsrailliler
ve Tanrı'dan korkan* yabancılar, dinleyin" dedi.
Elç.13: 17-18 "Bu halkın, yani İsrail'in Tanrısı, bizim atalarımızı seçti ve
Mısır'da gurbette yaşadıkları süre içinde onları büyük bir ulus yaptı. Sonra
güçlü eliyle onları oradan çıkardı, çölde yaklaşık kırk yıl onlara katlandı.
Elç.13: 19-20 Kenan ülkesinde yenilgiye uğrattığı yedi ulusun topraklarını
İsrail halkına miras olarak verdi. Bütün bunlar aşağı yukarı dört yüz elli
yıl sürdü. "Sonra Tanrı, Peygamber Samuel'in zamanına kadar onlar için
hakimler yetiştirdi.
Elç.13: 21 Halk bir kral isteyince, Tanrı onlar için Benyamin oymağından Kiş
oğlu Saul'u yetiştirdi. Saul kırk yıl krallık yaptı.
Elç.13: 22 Tanrı, onu tahttan indirdikten sonra onlara kral olarak Davut'u
başa geçirdi. Onunla ilgili şu tanıklıkta bulundu: 'İşay oğlu Davut'u
gönlüme uygun bir adam olarak gördüm, o her istediğimi yapar.'
Elç.13: 23 Tanrı, verdiği sözü tutarak bu adamın soyundan İsrail'e bir
Kurtarıcı, İsa'yı gönderdi.
Elç.13: 24 İsa'nın gelişinden önce Yahya, bütün İsrail halkını, tövbe edip
vaftiz* olmaya çağırdı.
Elç.13: 25 Yahya görevini tamamlarken şöyle diyordu: 'Beni kim sanıyorsunuz?
Ben Mesih* değilim. Ama O benden sonra geliyor. Ben O'nun ayağındaki çarığın
bağını çözmeye bile layık değilim.'
Elç.13: 26 "Kardeşler, İbrahim'in soyundan gelenler ve Tanrı'dan korkan
yabancılar, bu kurtuluş bildirisi bize gönderildi.
Elç.13: 27 Çünkü Yeruşalim'de yaşayanlar ve onların yöneticileri İsa'yı
reddettiler. O'nu mahkûm etmekle her Şabat Günü okunan peygamberlerin
sözlerini yerine getirmiş oldular.
Elç.13: 28 O'nda ölüm cezasını gerektiren herhangi bir suç bulamadıkları
halde, Pilatus'tan O'nun idamını istediler.
Elç.13: 29 O'nunla ilgili yazılanların hepsini yerine getirdikten sonra O'nu
çarmıhtan indirip mezara koydular.
Elç.13: 30 Ama Tanrı O'nu ölümden diriltti.
Elç.13: 31 İsa, daha önce kendisiyle birlikte Celile'den Yeruşalim'e
gelenlere günlerce göründü. Bu kişiler şimdi halka O'nun tanıklığını
yapıyor.
Elç.13: 32-33 "Biz de size Müjde'yi duyuruyoruz: Tanrı İsa'yı diriltmekle,
atalarımıza verdiği sözü, onların çocukları olan bizler için yerine
getirmiştir. İkinci Mezmur'da da yazıldığı gibi: 'Sen benim Oğlum'sun, Bugün
ben sana Baba oldum.'
Elç.13: 34 "Tanrı, O'nu asla çürümemek üzere ölümden dirilttiğini şu
sözlerle belirtmiştir: 'Size, Davut'a söz verdiğim Kutsal ve güvenilir
nimetleri vereceğim.'
Elç.13: 35 "Bunun için başka bir yerde de şöyle der: 'Kutsalının çürümesine
izin vermeyeceksin.'
Elç.13: 36 "Davut, kendi kuşağında Tanrı'nın amacı uyarınca hizmet ettikten
sonra gözlerini yaşama kapadı, ataları gibi gömüldü ve bedeni çürüyüp gitti.
Elç.13: 37 Oysa Tanrı'nın dirilttiği Kişi'nin bedeni çürümedi.
Elç.13: 38-39 Dolayısıyla kardeşler, şunu bilin ki, günahların bu Kişi
aracılığıyla bağışlanacağı size duyurulmuş bulunuyor. Şöyle ki, iman eden
herkes, Musa'nın Yasası'yla aklanamadığınız her suçtan O'nun aracılığıyla
aklanır.
Elç.13: 40-41 Dikkat edin, peygamberlerin sözünü ettiği şu durum sizin
başınıza gelmesin: 'Bakın, siz alay edenler, Şaşkına dönüp yok olun! Sizin
gününüzde bir iş yapıyorum, Öyle bir iş ki, biri size anlatsa
inanmazsınız.'"
Elç.13: 42 Pavlus'la Barnaba havradan çıkarken halk onları, bir sonraki
Şabat Günü aynı konular üzerinde konuşmaya çağırdı.
Elç.13: 43 Havradaki topluluk dağılınca, Yahudiler ve Yahudiliğe dönüp
Tanrı'ya tapan yabancılardan birçoğu onların ardından gitti. Pavlus'la
Barnaba onlarla konuşarak onları devamlı Tanrı'nın lütfunda yaşamaya
özendirdiler.
Elç.13: 44 Ertesi Şabat Günü kent halkının hemen hemen tümü Rab'bin sözünü
dinlemek için toplanmıştı.
Elç.13: 45 Kalabalığı gören Yahudiler büyük bir kıskançlık içinde,
küfürlerle Pavlus'un söylediklerine karşı çıktılar.
Elç.13: 46 Pavlus'la Barnaba ise cesaretle karşılık verdiler: "Tanrı'nın
sözünü ilk önce size bildirmemiz gerekiyordu. Siz onu reddettiğinize ve
kendinizi sonsuz yaşama layık görmediğinize göre, biz şimdi öteki uluslara
gidiyoruz.
Elç.13: 47 Çünkü Rab bize şöyle buyurmuştur: 'Yeryüzünün dört bucağına
kurtuluş götürmen için Seni uluslara ışık yaptım.'"
Elç.13: 48 Öteki uluslardan olanlar bunu işitince sevindiler ve Rab'bin
sözünü yücelttiler. Sonsuz yaşam için belirlenmiş olanların hepsi iman etti.
Elç.13: 49 Böylece Rab'bin sözü bütün yörede yayıldı.
Elç.13: 50 Ne var ki Yahudiler, Tanrı'ya tapan saygın kadınlarla kentin
ileri gelen erkeklerini kışkırttılar, Pavlus'la Barnaba'ya karşı bir baskı
hareketi başlatıp onları bölge sınırlarının dışına attılar.
Elç.13: 51 Bunun üzerine Pavlus'la Barnaba, onlara bir uyarı olsun diye
ayaklarının tozunu silkerek Konya'ya gittiler.
Elç.13: 52 Öğrenciler ise sevinç ve Kutsal Ruh'la doluydu.
BÖLÜM 14
Konya'da
Elç.14: 1 Aynı şekilde Konya'da da Yahudiler'in havrasına giren Pavlus'la
Barnaba öyle etkili konuştular ki, hem Yahudiler'den hem de Grekler'den* çok
kişi iman etti.
Elç.14: 2 Ama inanmayan Yahudiler, öteki uluslardan olanları kardeşlere
karşı kışkırtarak zihinlerini bulandırdılar.
Elç.14: 3 Orada uzunca bir süre kalan Pavlus'la Barnaba, Rab hakkında
cesaretle konuşuyorlardı. Rab de onlara belirtiler ve harikalar yapma gücü
vererek kendi lütfunu açıklayan bildiriyi doğruladı.
Elç.14: 4 Kent halkı ikiye bölündü. Bazıları Yahudiler'in, bazıları da
elçilerin tarafını tuttu.
Elç.14: 5 Yahudiler'le öteki uluslardan olanlar ve bunların yöneticileri,
elçileri hırpalayıp taşa tutmak için düzen kurdular.
Elç.14: 6-7 Bunu öğrenen Pavlus'la Barnaba, Likaonya'nın Listra ve Derbe
kentlerine ve çevre bölgeye kaçarak oralarda da Müjde'yi yaydılar.
Listra ve Derbe'de
Elç.14: 8 Listra'da, ayakları tutmayan bir adam vardı. Doğuştan kötürümdü,
hiç yürüyemiyordu.
Elç.14: 9-10 Pavlus'un söylediklerini dinledi. Onu dikkatle süzen Pavlus,
iyileştirilebileceğine imanı olduğunu görerek yüksek sesle ona, "Kalk,
ayaklarının üzerinde dur!" dedi. Adam yerinden fırlayıp yürümeye başladı.
Elç.14: 11 Pavlus'un ne yaptığını gören halk Likaonya dilinde, "Tanrılar
insan kılığına girip yanımıza inmiş!" diye haykırdı.
Elç.14: 12 Barnaba'ya Zeus*fx*, Pavlus'a da konuşmada öncülük ettiği için
Hermes*fx* adını taktılar.
Elç.14: 13 Kentin hemen dışında bulunan Zeus Tapınağı'nın kâhini kent
kapılarına boğalar ve çelenkler getirdi, halkla birlikte elçilere kurban
sunmak istedi.
Elç.14: 14 Ne var ki elçiler, Barnaba'yla Pavlus, bunu duyunca giysilerini
yırtarak kalabalığın içine daldılar.
Elç.14: 15 "Efendiler, neden böyle şeyler yapıyorsunuz?" diye bağırdılar.
"Biz de sizin gibi insanız, aynı yaradılışa sahibiz. Size müjde getiriyoruz.
Sizi bu boş şeylerden vazgeçmeye, yeri, göğü, denizi ve bunların
içindekilerin hepsini yaratan, yaşayan Tanrı'ya dönmeye çağırıyoruz.
Elç.14: 16 Geçmiş çağlarda Tanrı, bütün ulusların kendi yollarından
gitmelerine izin verdi.
Elç.14: 17 Yine de kendini tanıksız bırakmadı. Size iyilik ediyor. Gökten
yağmur yağdırıyor, çeşitli ürünleriyle mevsimleri düzenliyor, sizi yiyecekle
doyurup yüreklerinizi sevinçle dolduruyor."
Elç.14: 18 Bu sözlerle bile halkın kendilerine kurban sunmasını güçlükle
engelleyebildiler.
Elç.14: 19 Ne var ki, Antakya ve Konya'dan gelen bazı Yahudiler, halkı kendi
taraflarına çekerek Pavlus'u taşladılar; onu ölmüş sanarak kentin dışına
sürüklediler.
Elç.14: 20 Ama öğrenciler çevresinde toplanınca Pavlus ayağa kalkıp kente
döndü. Ertesi gün Barnaba'yla birlikte Derbe'ye gitti.
Elç.14: 21-22 O kentte de Müjde'yi duyurup birçok öğrenci edindiler.
Antakya'ya Dönüş Pavlus'la Barnaba daha sonra Listra, Konya ve Antakya'ya
dönerek öğrencileri ruhça pekiştirdiler, imana bağlı kalmaları için onlara
cesaret verdiler. "Tanrı'nın Egemenliği'ne*, birçok sıkıntıdan geçerek
girmemiz gerekir" diyorlardı.
Elç.14: 23 İmanlılar için her kilisede* ihtiyarlar* seçtiler. Dua ve oruçla*
onları, inandıkları Rab'be emanet ettiler.
Elç.14: 24 Pisidya bölgesinden geçerek Pamfilya'ya geldiler.
Elç.14: 25 Perge'de Tanrı sözünü bildirdikten sonra Antalya'ya gittiler.
Elç.14: 26 Oradan gemiyle, artık tamamlamış bulundukları görev için
Tanrı'nın lütfuna emanet edildikleri yer olan Antakya'ya döndüler.
Elç.14: 27 Oraya vardıklarında inanlılar topluluğunu* bir araya getirip
Tanrı'nın kendileri aracılığıyla neler yaptığını, öteki uluslara* iman
kapısını nasıl açtığını anlattılar.
Elç.14: 28 Oradaki öğrencilerin yanında uzun bir süre kaldılar.
BÖLÜM 15
Yeruşalim'deki Toplantı
Elç.15: 1 Yahudiye'den gelen bazı kişiler Antakya'daki kardeşlere, "Siz
Musa'nın töresi uyarınca sünnet olmadıkça kurtulamazsınız" diye
öğretiyorlardı.
Elç.15: 2 Pavlus'la Barnaba bu adamlarla bir hayli çekişip tartıştılar.
Sonunda Pavlus'la Barnaba'nın, başka birkaç kardeşle birlikte Yeruşalim'e
gidip bu sorunu elçiler ve ihtiyarlarla* görüşmesi kararlaştırıldı.
Elç.15: 3 Böylece kilise* tarafından gönderilenler, öteki uluslardan*
olanların Tanrı'ya nasıl döndüğünü anlata anlata Fenike ve Samiriye
bölgelerinden geçerek bütün kardeşlere büyük sevinç verdiler.
Elç.15: 4 Yeruşalim'e geldiklerinde inanlılar topluluğu*, elçiler ve
ihtiyarlarca iyi karşılandılar. Tanrı'nın kendileri aracılığıyla yapmış
olduğu her şeyi anlattılar.
Elç.15: 5 Ne var ki, Ferisi* mezhebinden bazı imanlılar kalkıp şöyle
dediler: "Öteki uluslardan olanları sünnet etmek ve onlara Musa'nın
Yasası'na uymalarını buyurmak gerekir."
Elç.15: 6 Elçilerle ihtiyarlar bu konuyu görüşmek için toplandılar.
Elç.15: 7 Uzunca bir tartışmadan sonra Petrus ayağa kalkıp onlara,
"Kardeşler" dedi, "Öteki uluslar Müjde'nin bildirisini benim ağzımdan duyup
inansınlar diye Tanrı'nın uzun zaman önce aranızdan beni seçtiğini
biliyorsunuz.
Elç.15: 8 İnsanın yüreğini bilen Tanrı, Kutsal Ruh'u tıpkı bize verdiği gibi
onlara da vermekle, onları kabul ettiğini gösterdi.
Elç.15: 9 Onlarla bizim aramızda hiçbir ayrım yapmadı, iman etmeleri üzerine
yüreklerini arındırdı.
Elç.15: 10 Öyleyse, ne bizim ne de atalarımızın taşıyamadığı bir boyunduruğu
öğrencilerin boynuna geçirerek şimdi neden Tanrı'yı deniyorsunuz?
Elç.15: 11 Bizler, Rab İsa'nın lütfuyla kurtulduğumuza inanıyoruz; onlar da
öyle."
Elç.15: 12 Bunun üzerine bütün topluluk sustu ve Barnaba'yla Pavlus'u
dinlemeye başladı. Barnaba'yla Pavlus, Tanrı'nın kendileri aracılığıyla
öteki uluslar arasında yaptığı harikalarla belirtileri tek tek anlattılar.
Elç.15: 13 Onlar konuşmalarını bitirince Yakup söz aldı: "Kardeşler, beni
dinleyin" dedi.
Elç.15: 14 "Simun, Tanrı'nın öteki uluslardan kendine ait olacak*fx* bir
halk çıkarmak amacıyla onlara ilk kez nasıl yaklaştığını anlatmıştır.
Elç.15: 15-16 Peygamberlerin sözleri de bunu doğrulamaktadır. Yazılmış
olduğu gibi: 'Bundan sonra ben geri dönüp, Davut'un yıkık konutunu yeniden
kuracağım. Onun yıkıntılarını yeniden kurup Onu tekrar ayağa kaldıracağım.
Elç.15: 17-18 Öyle ki, geriye kalan insanlar, Bana ait olan*fx* bütün
uluslar Rab'bi arasınlar. Bunları ta başlangıçtan bildiren Rab, İşte böyle
diyor.'
Elç.15: 19 "Bu nedenle, kanımca öteki uluslardan Tanrı'ya dönenlere güçlük
çıkarmamalıyız.
Elç.15: 20 Ancak putlara sunulup murdar* hale gelen etlerden, fuhuştan,
boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kandan sakınmaları gerektiğini
onlara yazmalıyız.
Elç.15: 21 Çünkü çok eski zamanlardan beri Musa'nın sözleri her kentte
duyurulmakta, her Şabat Günü* havralarda okunmaktadır." Öteki Uluslardan
Olan İmanlılara Mektup
Elç.15: 22 Bunun üzerine bütün inanlılar topluluğuyla* elçiler ve
ihtiyarlar*, kendi aralarından seçtikleri adamları Pavlus ve Barnaba'yla
birlikte Antakya'ya göndermeye karar verdiler. Kardeşlerin önde
gelenlerinden Barsabba denilen Yahuda ile Silas'ı seçtiler.
Elç.15: 23 Onların eliyle şu mektubu yolladılar: "Kardeşleriniz olan biz
elçilerle ihtiyarlardan, öteki uluslardan olup Antakya, Suriye ve Kilikya'da
bulunan siz kardeşlere selam!
Elç.15: 24 Bizden bazı kişilerin yanınıza geldiğini, sözleriyle sizi
tedirgin edip aklınızı karıştırdığını duyduk. Oysa onları biz göndermedik.
Elç.15: 25 Bu nedenle aramızdan seçtiğimiz bazı kişileri, sevgili
kardeşlerimiz Barnaba ve Pavlus'la birlikte size göndermeye oybirliğiyle
karar verdik.
Elç.15: 26 Bu ikisi, Rabbimiz İsa Mesih'in adı uğruna canlarını gözden
çıkarmış kişilerdir.
Elç.15: 27 Kararımız uyarınca size Yahuda ile Silas'ı gönderiyoruz. Onlar
aynı şeyleri sözlü olarak da aktaracaklar.
Elç.15: 28-29 Kutsal Ruh ve bizler, gerekli olan şu kuralların dışında size
herhangi bir şey yüklememeyi uygun gördük: Putlara sunulan kurbanların
etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve fuhuştan
sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz. Esen kalın."
Elç.15: 30 Adamlar böylece yola koyulup Antakya'ya gittiler. Topluluğu bir
araya getirerek onlara mektubu verdiler.
Elç.15: 31 İmanlılar, mektuptaki yüreklendirici sözleri okuyunca sevindiler.
Elç.15: 32 Kendileri peygamber olan Yahuda ile Silas, birçok konuşmalar
yaparak kardeşleri yüreklendirip ruhça pekiştirdiler.
Elç.15: 33-34 Bir süre orada kaldıktan sonra, kendilerini göndermiş
olanların yanına dönmek üzere kardeşler tarafından esenlikle yolcu
edildiler.*fx*
Elç.15: 35 Pavlus'la Barnaba ise Antakya'da kaldılar, birçoklarıyla birlikte
öğretip Rab'bin sözünü müjdelediler.
Pavlus'la Barnaba Arasında Anlaşmazlık
Elç.15: 36 Bundan bir süre sonra Pavlus Barnaba'ya, "Rab'bin sözünü
duyurduğumuz bütün kentlere dönüp kardeşleri ziyaret edelim, nasıl
olduklarını görelim" dedi.
Elç.15: 37 Barnaba, Markos denilen Yuhanna'yı da yanlarında götürmek
istiyordu.
Elç.15: 38 Ama Pavlus, Pamfilya'da kendilerini yüzüstü bırakıp birlikte
göreve devam etmeyen Markos'u yanlarında götürmeyi uygun görmedi.
Elç.15: 39 Aralarında öylesine keskin bir anlaşmazlık çıktı ki,
birbirlerinden ayrıldılar. Barnaba Markos'u alıp Kıbrıs'a doğru yelken açtı.
Elç.15: 40 Silas'ı seçen Pavlus ise, kardeşlerce Rab'bin lütfuna emanet
edildikten sonra yola çıktı.
Elç.15: 41 Suriye ve Kilikya bölgelerini dolaşarak inanlı topluluklarını*
pekiştirdi.
BÖLÜM 16
Timoteos, Pavlus'la Silas'a Katılıyor
Elç.16: 1 Pavlus, Derbe ve Listra'ya da uğradı. Listra'da Timoteos adında
bir İsa öğrencisi vardı. Annesi imanlı bir Yahudi, babası ise Grek'ti*.
Elç.16: 2 Listra ve Konya'daki kardeşler ondan övgüyle söz ediyorlardı.
Elç.16: 3 Timoteos'u kendisiyle birlikte götürmek isteyen Pavlus, oralarda
bulunan Yahudiler yüzünden onu sünnet ettirdi. Çünkü hepsi, babasının Grek
olduğunu biliyordu.
Elç.16: 4 Kent kent dolaşarak Yeruşalim'deki elçilerle ihtiyarların* aldığı
kararları imanlılara iletiyor, bunlara uymalarını istiyorlardı.
Elç.16: 5 Böylelikle toplulukların* imanı güçleniyor ve sayıları günden güne
artıyordu.
Pavlus'un Makedonya'yla İlgili Görümü
Elç.16: 6 Kutsal Ruh'un, Tanrı sözünü Asya İli'nde* yaymalarını engellemesi
üzerine Pavlus'la arkadaşları Frikya ve Galatya bölgesinden geçtiler.
Elç.16: 7 Misya sınırına geldiklerinde Bitinya bölgesine geçmek istediler.
Ama İsa'nın Ruhu onlara izin vermedi.
Elç.16: 8 Bunun üzerine Misya'dan geçip Troas Kenti'ne gittiler.
Elç.16: 9 O gece Pavlus bir görüm gördü. Önünde Makedonyalı bir adam durmuş,
ona yalvarıyordu: "Makedonya'ya geçip bize yardım et" diyordu.
Elç.16: 10 Pavlus'un gördüğü bu görümden sonra hemen Makedonya'ya gitmenin
bir yolunu aradık. Çünkü Tanrı'nın bizi, Müjde'yi oradakilere duyurmaya
çağırdığı sonucuna varmıştık.
Lidya'nın İman Etmesi
Elç.16: 11 Troas'tan denize açılıp doğru Semadirek Adası'na, ertesi gün de
Neapolis'e gittik.
Elç.16: 12 Oradan da Filipi'ye geçtik. Burası bir Roma yerleşim merkezi ve
Makedonya'nın o bölgesinde önemli bir kentti. Birkaç gün bu kentte kaldık.
Elç.16: 13 Şabat Günü* kent kapısından çıkıp ırmak kıyısına gittik. Orada
bir dua yeri olacağını düşünüyorduk. Oturduk, orada toplanmış kadınlarla
konuşmaya başladık.
Elç.16: 14 Bizi dinleyenler arasında Tiyatira Kenti'nden Lidya adında bir
kadın vardı. Mor kumaş ticareti yapan Lidya, Tanrı'ya tapan biriydi.
Pavlus'un söylediklerine kulak vermesi için Rab onun yüreğini açtı.
Elç.16: 15 Lidya, ev halkıyla birlikte vaftiz* olduktan sonra bizi evine
çağırdı. "Beni Rab'bin bir inanlısı kabul ediyorsanız, gelin, evimde kalın"
dedi ve bizi razıetti.
Pavlus'la Silas Hapiste
Elç.16: 16 Bir gün biz dua yerine giderken, karşımıza, falcılık ruhuna
tutulmuş köle bir kız çıktı. Bu kız, gelecekten haber vererek efendilerine
bir hayli kazanç sağlıyordu.
Elç.16: 17 Pavlus'u ve bizleri izleyerek, "Bu adamlar yüce Tanrı'nın
kullarıdır, size kurtuluş yolunu bildiriyorlar!" diye bağırıp durdu.
Elç.16: 18 Ve günlerce sürdürdü bunu. Sonunda, bundan çok rahatsız olan
Pavlus arkasına dönerek ruha, "İsa Mesih'in adıyla, bu kızın içinden çıkmanı
buyuruyorum" dedi. Ruh hemen kızın içinden çıktı.
Elç.16: 19 Kızın efendileri, kazanç umutlarının yok olduğunu görünce
Pavlus'la Silas'ı yakalayıp çarşı meydanına, yetkililerin önüne
sürüklediler.
Elç.16: 20-21 Onları yargıçların karşısına çıkartarak, "Bu adamlar
Yahudi'dir" dediler, "Kentimizi altüst ettiler. Biz Romalılar için
benimsenmesi ve uygulanması yasak birtakım töreler yayıyorlar."
Elç.16: 22 Halk da Pavlus'la Silas'a yapılan saldırıya katıldı. Yargıçlar
onların giysilerini yırtıp sıyırarak değnekle dövülmeleri için buyruk verdi.
Elç.16: 23 Onları iyice dövdürdükten sonra hapse attılar. Zindancıya, onları
sıkı güvenlik altında tutmasını buyurdular.
Elç.16: 24 Bu buyruğu alan zindancı onları hapishanenin iç bölmesine atarak
ayaklarını tomruğa vurdu.
Elç.16: 25 Gece yarısına doğru Pavlus'la Silas dua ediyor, Tanrı'yı
ilahilerle yüceltiyorlardı. Öbür tutuklular da onları dinliyordu.
Elç.16: 26 Birdenbire öyle şiddetli bir deprem oldu ki, tutukevi temelden
sarsıldı. Bir anda bütün kapılar açıldı, herkesin zincirleri çözüldü.
Elç.16: 27 Zindancı uyandı. Zindan kapılarını açık görünce kılıcını çekip
canına kıymak istedi. Çünkü tutukluların kaçtığını sanmıştı.
Elç.16: 28 Ama Pavlus yüksek sesle, "Canına kıyma, hepimiz buradayız!" diye
seslendi.
Elç.16: 29 Zindancı ışık getirtip içeri daldı. Titreyerek Pavlus'la Silas'ın
önünde yere kapandı.
Elç.16: 30 Onları dışarı çıkararak, "Efendiler, kurtulmak için ne yapmam
gerekir?" diye sordu.
Elç.16: 31 Onlar, "Rab İsa'ya iman et, sen de ev halkın da kurtulursunuz"
dediler.
Elç.16: 32 Sonra kendisine ve ev halkının hepsine Rab'bin sözünü
bildirdiler.
Elç.16: 33 Gecenin o saatinde zindancı onları götürüp yaralarını yıkadı.
Sonra hem kendisi hem ev halkı hemen vaftiz* oldu.
Elç.16: 34 Pavlus'la Silas'ı evine götürerek sofra kurdu. Tanrı'ya inanmak,
onu ve evindekilerin hepsini sevince boğmuştu.
Elç.16: 35 Gün doğunca yargıçlar görevlileri göndererek, "O adamları serbest
bırak" dediler.
Elç.16: 36 Zindancı bu sözleri Pavlus'a iletti. "Yargıçlar serbest
bırakılmanız için haber gönderdi. Şimdi çıkabilirsiniz, esenlikle gidin"
dedi.
Elç.16: 37 Ama Pavlus görevlilere şöyle dedi: "Roma vatandaşı* olduğumuz
halde, bizi yargılamadan herkesin önünde dövüp hapse attılar. Şimdi bizi
gizlice mi kovacaklar? Olmaz böyle şey! Kendileri gelsinler, bizi alıp
çıkarsınlar!"
Elç.16: 38 Görevliler bu sözleri yargıçlara iletti. Yargıçlar, Pavlus'la
Silas'ın Roma vatandaşı olduğunu duyunca korktular.
Elç.16: 39 Gelip özür dilediler. Sonra onları dışarı çıkararak kentten
ayrılmalarını rica ettiler.
Elç.16: 40 Pavlus'la Silas zindandan çıkınca Lidya'nın evine gittiler.
Kardeşlerle görüşüp onları yüreklendirdikten sonra oradan ayrıldılar.
BÖLÜM 17
Selanik'te
Elç.17: 1 Amfipolis ve Apollonya'dan geçerek Selanik'e geldiler. Burada
Yahudiler'in bir havrası vardı.
Elç.17: 2 Pavlus, her zamanki gibi Yahudiler'e giderek art arda üç Şabat
Günü* onlarla Kutsal Yazılar üzerinde tartıştı.
Elç.17: 3 Mesih'in* acı çekip ölümden dirilmesi gerektiğine dair
açıklamalarda bulunuyor, kanıtlar gösteriyordu. "Size duyurmakta olduğum bu
İsa, Mesih'tir" diyordu.
Elç.17: 4 Onlardan bazıları, Tanrı'ya tapan Grekler'den büyük bir topluluk
ve ileri gelen kadınların da birçoğu ikna olup Pavlus'la Silas'a katıldılar.
Elç.17: 5 Yahudiler bunu kıskandı. Çarşı pazardan topladıkları bazı kötü
insanlardan bir kalabalık oluşturup kentte kargaşalık çıkarttılar. Pavlus'la
Silas'ı bulmak ve halkın önünde yargılamak amacıyla Yason'un evine
saldırdılar.
Elç.17: 6 Onları bulamayınca, Yason ile bazı kardeşleri kent yetkililerinin
önüne sürüklediler. "Dünyayı altüst eden o adamlar buraya da geldiler" diye
bağırıyorlardı.
Elç.17: 7 "Yason onları evine aldı. Onların hepsi, İsa adında başka bir kral
olduğunu söyleyerek Sezar'ın* buyruklarına karşı geliyorlar."
Elç.17: 8 Bu sözleri işiten kalabalık ve kentin yetkilileri telaşa kapıldı.
Elç.17: 9 Sonunda yetkililer Yason ve öbürlerini kefaletle serbest
bıraktılar.
Veriya'da
Elç.17: 10 Kardeşler hemen o gece Pavlus'la Silas'ı Veriya Kenti'ne
gönderdiler. Onlar oraya varınca Yahudiler'in havrasına gittiler.
Elç.17: 11 Veriya'daki Yahudiler Selanik'tekilerden daha açık fikirliydi.
Tanrı sözünü büyük ilgiyle karşılayarak her gün Kutsal Yazılar'ı inceliyor,
öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırıyorlardı.
Elç.17: 12 Böylelikle içlerinden birçokları ve çok sayıda saygın Grek kadın
ve erkek iman etti.
Elç.17: 13 Selanik'teki Yahudiler Pavlus'un Veriya'da da Tanrı'nın sözünü
duyurduğunu öğrenince oraya gittiler, halkı kışkırtıp ayağa kaldırdılar.
Elç.17: 14 Bunun üzerine kardeşler Pavlus'u hemen deniz kıyısına yolladılar.
Silas ile Timoteos ise Veriya'da kaldılar.
Elç.17: 15 Pavlus'la birlikte gidenler onu Atina'ya kadar götürdüler. Sonra
Pavlus'tan, Silas'la Timoteos'un bir an önce kendisine yetişmeleri yolunda
buyruk alarak geri döndüler.
Atina'da
Elç.17: 16 Onları Atina'da bekleyen Pavlus, kenti putlarla dolu görünce
yüreğinde derin bir acı duydu.
Elç.17: 17 Bu nedenle, gerek havrada Yahudiler'le ve Tanrı'ya tapan
yabancılarla, gerek her gün çarşı meydanında karşılaştığı kişilerle tartışıp
durdu.
Elç.17: 18 Epikürcü*fx* ve Stoacı*fx* bazı filozoflar onunla atışmaya
başladılar. Kimi, "Bu lafebesi ne demek istiyor?" derken, kimi de, "Galiba
yabancı ilahların haberciliğini yapıyor" diyordu. Çünkü Pavlus, İsa'yla ve
dirilişle ilgili Müjde'yi duyuruyordu.
Elç.17: 19 Onlar Pavlus'u alıp Ares Tepesi Kurulu'na*fx* götürdüler. Ona,
"Yaydığın bu yeni öğretinin ne olduğunu öğrenebilir miyiz?" dediler.
Elç.17: 20 "Kulağımıza yabancı gelen bazı konulardan söz ediyorsun. Bunların
anlamını öğrenmek isteriz."
Elç.17: 21 Bütün Atinalılar ve kentte bulunan yabancılar, vakitlerini hep
yeni düşünceleri anlatarak ve dinleyerek geçirirlerdi.
Elç.17: 22 Pavlus, Ares Tepesi Kurulu'nun önüne çıkıp şunları söyledi: "Ey
Atinalılar, sizin her bakımdan çok dindar olduğunuzu görüyorum.
Elç.17: 23 Ben çevrede dolaşırken, tapındığınız yerleri incelerken üzerinde,
BİLİNMEYEN TANRI'YA diye yazılmış bir sunağa bile rastladım. Sizin bilmeden
tapındığınız bu Tanrı'yı ben size tanıtayım.
Elç.17: 24 "Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi
olan Tanrı, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz.
Elç.17: 25 Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir
şeye gereksinmesi varmış gibi O'na insan eliyle hizmet edilmez. Tanrı, bütün
ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına
yerleştirdi.
Elç.17: 26 Ulusların sürelerini ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını
önceden saptadı.
Elç.17: 27 Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler
diye yaptı. Aslında Tanrı hiçbirimizden uzak değildir.
Elç.17: 28 Nitekim, 'O'nda yaşıyor ve hareket ediyoruz; O'nda varız.' Bazı
ozanlarınızın belirttiği gibi, 'Biz de O'nun soyundanız.'
Elç.17: 29 "Tanrı'nın soyundan olduğumuza göre, tanrısal özün, insan
düşüncesi ve becerisiyle biçimlendirilmiş altın, gümüş ya da taştan bir
nesneye benzediğini düşünmemeliyiz.
Elç.17: 30 Tanrı, geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi; ama
şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor.
Elç.17: 31 Çünkü dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı
günü saptamıştır. Bu Kişi'yi ölümden diriltmekle bunun güvencesini herkese
vermiştir."
Elç.17: 32 Ölülerin dirilmesiyle ilgili sözleri duyunca kimi alay etti, kimi
de, "Seni bu konuda bir daha dinlemek isteriz" dedi.
Elç.17: 33 Bunun üzerine Pavlus aralarından çıkıp gitti.
Elç.17: 34 Birkaç kişi ona katılıp inandı. Bunların arasında kurul üyesi
Dionisios, Damaris adlı bir kadın ve birkaç kişi daha vardı.
BÖLÜM 18
Korint'te
Elç.18: 1 Bundan sonra Pavlus Atina'dan ayrılıp Korint'e gitti.
Elç.18: 2-3 Orada Pontus doğumlu, Akvila adında bir Yahudi ile karısı
Priskilla'yı buldu. Bunlar, Klavdius'un bütün Yahudiler'in Roma'yı terk
etmesi yolundaki buyruğu üzerine, kısa süre önce İtalya'dan gelmişlerdi.
Akvila ile Priskilla'nın yanına giden Pavlus, aynı meslekten olduğundan
onlarla kalıp çalıştı. Çünkü meslekleri çadırcılıktı.
Elç.18: 4 Pavlus, her Şabat Günü* havrada tartışarak hem Yahudiler'i hem
Grekler'i ikna etmeye çalışıyordu.
Elç.18: 5 Silas'la Timoteos Makedonya'dan gelince, Pavlus kendini tümüyle
Tanrı sözünü yaymaya verdi. Yahudiler'e, İsa'nın Mesih* olduğuna dair
tanıklık ediyordu.
Elç.18: 6 Ama Yahudiler karşı gelip ona sövmeye başlayınca Pavlus,
giysilerini silkerek, "Başınıza geleceklerin sorumlusu sizsiniz!" dedi.
"Sorumluluk benden gitti*fx*. Bundan böyle öteki uluslara gideceğim."
Elç.18: 7 Pavlus oradan çıktı, Tanrı'ya tapan Titius Yustus adlı birinin
evine gitti. Yustus'un evi havranın bitişiğindeydi.
Elç.18: 8 Havranın yöneticisi Krispus bütün ev halkıyla birlikte Rab'be
inandı. Pavlus'u dinleyen Korintliler'den birçoğu da inanıp vaftiz* oldu.
Elç.18: 9 Bir gece Rab bir görümde Pavlus'a, "Korkma" dedi, "Konuş, susma!
Elç.18: 10 Ben seninle birlikteyim; hiç kimse sana dokunmayacak, kötülük
yapmayacak. Çünkü bu kentte benim halkım çoktur."
Elç.18: 11 Pavlus, orada bir buçuk yıl kaldı ve halka sürekli Tanrı'nın
sözünü öğretti.
Elç.18: 12 Gallio'nun Ahaya Valisi olduğu sıralarda, hep birlikte Pavlus'a
karşı gelen Yahudiler onu mahkemeye çıkardılar.
Elç.18: 13 "Bu adam Yasa'ya aykırı biçimde Tanrı'ya tapınmaları için
insanları kandırıyor" dediler.
Elç.18: 14 Pavlus tam söze başlayacakken Gallio Yahudiler'e şöyle dedi: "Ey
Yahudiler, davanız bir haksızlık ya da ciddi bir suçla ilgili olsaydı,
sizleri sabırla dinlemem gerekirdi.
Elç.18: 15 Ama sorun bir öğreti, bazı adlar ve kendi yasanızla ilgili
olduğuna göre, bu davaya kendiniz bakın. Ben böyle şeylere yargıçlık etmek
istemem."
Elç.18: 16 Sonra Gallio onları mahkemeden kovdu.
Elç.18: 17 Hep birlikte, havranın yöneticisi Sostenis'i yakalayıp mahkemenin
önünde dövdüler. Gallio ise olup bitenlere hiç aldırmadı.
Antakya'ya Dönüş
Elç.18: 18 Pavlus Korint'teki kardeşlerin yanında bir süre daha kaldı. Sonra
onlarla vedalaştı, Priskilla ve Akvila ile birlikte Suriye'ye gitmek üzere
gemiyle yola çıktı. Adakta bulunmuş olduğu için Kenhere'de saçlarını
kestirmişti.
Elç.18: 19 Efes'e vardıkları zaman Priskilla ve Akvila'yı orada bıraktı.
Kendisi havraya giderek Yahudiler'le tartışmaya başladı.
Elç.18: 20 Bunlar daha uzun bir süre kalmasını istedilerse de, Pavlus kabul
etmedi.
Elç.18: 21 Ama onlara veda ederken, "Tanrı dilerse yanınıza yine döneceğim"
dedi. Sonra Efes'ten denize açıldı.
Elç.18: 22 Sezariye'ye vardıktan sonra Yeruşalim'e gidip oradaki kiliseyi*
ziyaret etti, oradan da Antakya'ya geçti.
Elç.18: 23 Bir süre orada kaldıktan sonra yola çıktı; Galatya bölgesini ve
Frikya'yı dolaşarak bütün öğrencileri ruhça pekiştirdi.
Apollos
Elç.18: 24 Bu arada İskenderiye doğumlu Apollos adında bir Yahudi Efes'e
geldi. Üstün bir konuşma yeteneği olan Apollos, Kutsal Yazılar'ı çok iyi
biliyordu.
Elç.18: 25 Rab'bin yolunda eğitilmiş bir kişiydi. Ateşli bir ruhla konuşuyor
ve sadece Yahya'nın vaftizini* bildiği halde İsa'yla ilgili gerçekleri doğru
öğretiyordu.
Elç.18: 26 Havrada cesaretle konuşmaya başladı. Kendisini dinleyen Priskilla
ile Akvila, onu yanlarına alarak Tanrı yolunu ona daha doğru biçimde
açıkladılar.
Elç.18: 27 Apollos Ahaya'ya gitmek isteyince kardeşler onu
cesaretlendirdiler. Onu iyi karşılamaları için oradaki öğrencilere mektup
yazdılar. Apollos Ahaya'ya varınca Tanrı'nın lütfuyla iman etmiş olanlara
çok yardım etti.
Elç.18: 28 Şöyle ki Kutsal Yazılar'dan, İsa'nın Mesih* olduğunu kanıtlayarak
Yahudiler'in iddialarını açıkça ve güçlü bir şekilde çürüttü.
BÖLÜM 19
Pavlus Efes'te
Elç.19: 1-2 Apollos Korint'teyken Pavlus, iç bölgelerden geçerek Efes'e
geldi. Orada bazı öğrencileri bularak onlara, "İman ettiğiniz zaman Kutsal
Ruh'u aldınız mı?" diye sordu. "Kutsal Ruh'un varlığından haberimiz yok ki!"
dediler.
Elç.19: 3 "Öyleyse neye dayanarak vaftiz* oldunuz?" diye sordu. "Yahya'nın
öğretisine dayanarak vaftiz olduk" dediler.
Elç.19: 4 Pavlus, "Yahya'nın yaptığı vaftiz, tövbeyle ilgili bir vaftizdi"
dedi. "Halka, kendisinden sonra gelecek Olan'a, yani İsa'ya inanmalarını
söyledi."
Elç.19: 5 Onlar bunu duyunca, Rab İsa'nın adıyla vaftiz oldular.
Elç.19: 6 Pavlus ellerini onların üzerine koyunca Kutsal Ruh üzerlerine indi
ve bilmedikleri dillerle konuşup peygamberlik etmeye başladılar.
Elç.19: 7 Aşağı yukarı on iki kişiydiler.
Elç.19: 8 Havraya giren Pavlus cesaretle konuşmaya başladı. Üç ay boyunca
oradakilerle tartışıp durdu, onları Tanrı'nın Egemenliği* konusunda ikna
etmeye çalıştı.
Elç.19: 9 Ne var ki, bazıları sert bir tutum takınıp ikna olmamakta
direndiler ve İsa'nın yolunu halkın önünde kötülemeye başladılar. Bunun
üzerine Pavlus onlardan ayrıldı. Öğrencilerini de alıp götürdü ve Tiranus'un
dershanesinde her gün tartışmalarını sürdürdü.
Elç.19: 10 Bu durum iki yıl sürdü. Sonunda Yahudi olsun Grek* olsun, Asya
İli'nde* yaşayan herkes Rab'bin sözünü işitti.
Elç.19: 11 Tanrı, Pavlus'un eliyle olağanüstü mucizeler yaratıyordu.
Elç.19: 12 Şöyle ki, Pavlus'un bedenine değen peşkir ve peştamallar hasta
olanlara götürüldüğünde, hastalıkları yok oluyor, kötü ruhlar içlerinden
çıkıyordu.
Elç.19: 13 Çevrede dolaşıp kötü ruhları kovmakla uğraşan bazı Yahudiler de
kötü ruhlara tutsak olanları Rab İsa'nın adını anarak kurtarmaya
kalkıştılar. "Pavlus'un tanıttığı İsa'nın adıyla size emrediyoruz!"
diyorlardı.
Elç.19: 14 Bunu yapanlar arasında Skeva adlı bir Yahudi başkâhinin yedi oğlu
da vardı.
Elç.19: 15 Kötü ruh ise onlara şöyle karşılık verdi: "İsa'yı biliyor,
Pavlus'u da tanıyorum, ama siz kimsiniz?"
Elç.19: 16 İçinde kötü ruh bulunan adam onlara saldırdı, hepsini alt ederek
bozguna uğrattı. Öyle ki, o evden çıplak ve yaralı olarak kaçtılar.
Elç.19: 17 Bu haber, Efes'te yaşayan bütün Yahudiler'le Grekler'e ulaştı.
Hepsini bir korku aldı ve Rab İsa'nın adı büyük bir saygınlık kazandı.
Elç.19: 18 İman edenlerin birçoğu geliyor, yaptıkları kötülükleri itiraf
edip anlatıyordu.
Elç.19: 19 Büyücülükle uğraşmış bir sürü kişi de kitaplarını toplayıp
herkesin önünde yaktılar. Kitapların değerini hesapladıklarında toplam elli
bin gümüş tuttuğunu gördüler.
Elç.19: 20 Böylelikle Rab'bin sözü güçlü biçimde yayılıp etkinlik
kazanıyordu.
Elç.19: 21 Pavlus, bu olup bitenlerden sonra Makedonya ve Ahaya'dan geçip
Yeruşalim'e gitmeye karar verdi. "Oraya gittikten sonra Roma'yı da görmem
gerek" diyordu.
Elç.19: 22 Yardımcılarından ikisini, Timoteos ile Erastus'u Makedonya'ya
göndererek kendisi bir süre daha Asya İli'nde kaldı.
Efes'teki Kargaşalık
Elç.19: 23 O sırada İsa'nın yoluna ilişkin büyük bir kargaşalık çıktı.
Elç.19: 24 Artemis*fx* Tapınağı'nın gümüşten maketlerini yapan Dimitrios
adlı bir kuyumcu, el sanatçılarına bir hayli iş sağlıyordu.
Elç.19: 25 Sanatçıları ve benzer işlerle uğraşanları bir araya toplayarak
onlara şöyle dedi: "Efendiler, bu işten büyük kazanç sağladığımızı
biliyorsunuz.
Elç.19: 26 Ama Pavlus denen bu adamın, elle yapılan tanrıların gerçek
tanrılar olmadığını söyleyerek yalnız Efes'te değil, neredeyse bütün Asya
İli'nde* çok sayıda kişiyi kandırıp saptırdığını görüyor ve duyuyorsunuz.
Elç.19: 27 Hem bu sanatımız saygınlığını yitirmek tehlikesiyle karşı
karşıyadır, hem de ulu tanrıça Artemis'in Tapınağı'nın hiçe sayılması ve
bütün Asya İli'yle bütün dünyanın tapındığı tanrıçanın, ululuğundan yoksun
kalması tehlikesi vardır."
Elç.19: 28 Oradakiler bunu duyunca öfkeyle doldular. "Efesliler'in Artemisi
uludur!" diye bağırmaya başladılar.
Elç.19: 29 Kent büsbütün karıştı. Halk, Pavlus'un yol arkadaşlarından
Makedonyalı Gayus ve Aristarhus'u yakalayıp sürükleyerek birlikte tiyatroya
koşuştu. Elç.19: 30 Pavlus halkın arasına girmek istediyse de, öğrenciler
onu bırakmadı.
Elç.19: 31 Hatta, Pavlus'un dostu olan bazı Asya İli yöneticileri ona haber
yollayarak tiyatroda görünmemesi için yalvardılar.
Elç.19: 32 Tiyatrodaki topluluk karışıklık içindeydi. Her kafadan bir ses
çıkıyordu. Çoğu ne için toplandığını bile bilmiyordu.
Elç.19: 33 Yahudiler İskender'i öne çıkarınca kalabalıktan bazıları olayı
ona bağladı. Eliyle bir işaret yapan İskender, halka savunmasını yapmak
istedi.
Elç.19: 34 Ama halk kendisinin Yahudi olduğunu anlayınca hep bir ağızdan
yaklaşık iki saat boyunca, "Efesliler'in Artemisi uludur!" diye bağırıp
durdu.
Elç.19: 35 Kalabalığı yatıştıran belediye yazmanı, "Ey Efesliler" dedi,
"Efes Kenti'nin, ulu Artemis Tapınağı'nın ve gökten düşen kutsal taşın
bekçisi olduğunu bilmeyen var mı?
Elç.19: 36 Bunları hiç kimse inkâr edemez. Bunun için sakin olmanız ve
düşüncesiz bir şey yapmamanız gerekir.
Elç.19: 37 Buraya getirdiğiniz bu adamlar, ne tapınakları yağma ettiler, ne
de tanrıçamıza sövdüler.
Elç.19: 38 Dimitrios ve sanatçı arkadaşlarının herhangi birinden şikâyeti
varsa, mahkemeler açık, yargıçlar*fx* da var. Karşılıklı suçlamalarını orada
yapsınlar.
Elç.19: 39 Soruşturacağınız başka bir durum varsa, bunun yasal bir
toplantıda çözümlenmesi gerekir.
Elç.19: 40 Bugünkü olaylardan ötürü ayaklanma suçundan yargılanmak
tehlikesindeyiz. Hiçbir gerekçesi olmayan bu kargaşanın hesabını
veremeyeceğiz."
Elç.19: 41 Bunları söyledikten sonra topluluğu dağıttı.
BÖLÜM 20
Pavlus Troas'ta
Elç.20: 1 Pavlus, kargaşalık yatıştıktan sonra öğrencileri çağırtıp onları
yüreklendirdi. Sonra kendilerine veda ederek Makedonya'ya gitmek üzere yola
çıktı.
Elç.20: 2 O yöreleri dolaşarak imanlıları yüreklendiren birçok konuşmalar
yaptıktan sonra Yunanistan'a*fx* gitti.
Elç.20: 3 Orada üç ay kaldı. Suriye'ye deniz yoluyla gitmek üzereyken
Yahudiler'in kendisine karşı bir düzen kurması nedeniyle dönüşü Makedonya
üzerinden yapmaya karar verdi.
Elç.20: 4 Piros oğlu Veriyalı Sopater, Selanikliler'den Aristarhus ile
Sekundus, Derbeli Gayus, Timoteos ve Asya İli'nden* Tihikos ile Trofimos
onunla birlikte gittiler.
Elç.20: 5 Bunlar önden gidip bizi Troas'ta beklediler.
Elç.20: 6 Biz de Mayasız Ekmek Bayramı'ndan* sonra Filipi'den denize açılıp
beş günde Troas'a gelerek onlarla buluştuk. Orada yedi gün kaldık.
Elç.20: 7 Haftanın ilk günü* ekmek bölmek için bir araya toplandığımızda
Pavlus imanlılara bir konuşma yaptı. Ertesi gün oradan ayrılacağı için
konuşmasını gece yarısına dek sürdürdü.
Elç.20: 8 Toplanmış olduğumuz üst kattaki odada birçok kandil yanıyordu.
Elç.20: 9 Eftihos adlı bir delikanlı pencerede oturuyordu. Pavlus
konuşmasını uzattıkça Eftihos'u uyku bastı. Uykuya dalınca da ikinci*fx*
kattan aşağı düştü ve yerden ölüsü kaldırıldı.
Elç.20: 10 Aşağı inen Pavlus delikanlının üzerine kapanıp onu kucakladı.
"Telaşlanmayın, yaşıyor!" dedi.
Elç.20: 11 Sonra yukarı çıkıp ekmek böldü ve yemek yedi. Gün doğuncaya dek
onlarla uzun uzun konuştu, sonra oradan ayrıldı.
Elç.20: 12 Çocuğu diri olarak evine götüren imanlılar bu olaydan büyük
cesaret aldılar.
Elç.20: 13 Biz önden giderek gemiye bindik ve Assos'a hareket ettik.
Pavlus'u oradan alacaktık. Kendisi karadan gitmek istediği için bunu böyle
düzenlemişti.
Elç.20: 14 Bizi Assos'ta karşılayınca onu gemiye alıp Midilli'ye geçtik.
Elç.20: 15 Oradan denize açılıp ertesi gün Sakız Adası'nın karşısına geldik.
Üçüncü gün Sisam'a uğradık ve bir gün sonra Milet'e vardık.
Elç.20: 16 Pavlus, Asya İli'nde vakit kaybetmemek için Efes'e uğramamaya
karar vermişti. Pentikost Günü Yeruşalim'de olabilmek umuduyla acele
ediyordu.
Pavlus Efesli İhtiyarlara Veda Ediyor
Elç.20: 17 Pavlus, Milet'ten Efes'e haber yollayarak kilisenin
ihtiyarlarını* yanına çağırttı.
Elç.20: 18 Yanına geldikleri zaman onlara şöyle dedi: "Asya İli'ne* ayak
bastığım ilk günden beri, sizinle bulunduğum bütün süre boyunca, nasıl
davrandığımı biliyorsunuz.
Elç.20: 19 Yahudiler'in kurduğu düzenlerden çektiğim sıkıntıların ortasında
Rab'be tam bir alçakgönüllülükle, gözyaşları içinde kulluk ettim.
Elç.20: 20 Yararlı olan herhangi bir şeyi size duyurmaktan, gerek açıkta
gerek evden eve dolaşarak size öğretmekten çekinmedim.
Elç.20: 21 Hem Yahudiler'i hem de Grekler'i*, tövbe edip Tanrı'ya dönmeye ve
Rabbimiz İsa'ya inanmaya çağırdım.
Elç.20: 22 "Şimdi de Ruh'a boyun eğerek Yeruşalim'e gidiyorum. Orada başıma
neler geleceğini bilmiyorum.
Elç.20: 23 Ancak Kutsal Ruh, beni zincirler ve sıkıntıların beklediğine dair
her kentte beni uyarıyor.
Elç.20: 24 Canımı hiç önemsemiyorum, ona değer vermiyorum. Yeter ki yarışı
bitireyim ve Rab İsa'dan aldığım görevi, Tanrı'nın lütfunu bildiren Müjde'ye
tanıklık etme görevini tamamlayayım.
Elç.20: 25 "Şimdi aralarında dolaşıp Tanrı'nın Egemenliği'ni duyurduğum
sizlerden hiçbirinin yüzümü bir daha görmeyeceğini biliyorum.
Elç.20: 26 Bu yüzden bugün size şunu açıkça söyleyeyim: Ben kimsenin
uğrayacağı cezadan sorumlu değilim*fx*.
Elç.20: 27 Tanrı'nın isteğini size tam olarak bildirmekten çekinmedim.
Elç.20: 28 Kendinize ve Kutsal Ruh'un sizi gözetmen olarak görevlendirdiği
bütün sürüye göz kulak olun. Rab'bin kendi kanı pahasına sahip olduğu
kiliseyi gütmek üzere atandınız.
Elç.20: 29 Ben gittikten sonra sürüyü esirgemeyen yırtıcı kurtların aranıza
gireceğini biliyorum.
Elç.20: 30 Hatta öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek için sizin
aranızdan da sapık sözler söyleyen kişiler çıkacak.
Elç.20: 31 Bunun için uyanık durun. Üç yıl boyunca, aralıksız, gece gündüz
demeden, gözyaşı dökerek her birinizi nasıl uyardığımı hatırlayın.
Elç.20: 32 "Şimdi sizi Tanrı'ya ve O'nun lütfunu bildiren söze emanet
ediyorum. Bu söz, sizi ruhça geliştirecek ve kutsal kılınmış olan bütün
insanlar arasında mirasa kavuşturacak güçtedir.
Elç.20: 33 Ben hiç kimsenin altınına, gümüşüne ya da giysisine göz dikmedim.
Elç.20: 34 Siz de bilirsiniz ki, bu eller hem benim, hem de benimle birlikte
olanların gereksinmelerini karşılamak için hizmet etmiştir.
Elç.20: 35 Yaptığım her işte sizlere, böyle emek vererek güçsüzlere yardım
etmemiz ve Rab İsa'nın, 'Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur' diyen
sözünü unutmamamız gerektiğini gösterdim."
Elç.20: 36 Pavlus bu sözleri söyledikten sonra diz çöküp onlarla birlikte
dua etti.
Elç.20: 37 Sonra hepsi acı acı ağlayarak Pavlus'un boynuna sarıldılar, onu
öptüler.
Elç.20: 38 Onları en çok üzen, "Yüzümü bir daha görmeyeceksiniz" demesi
oldu. Sonra onu gemiye kadar geçirdiler.
BÖLÜM 21
Yeruşalim'e Yolculuk
Elç.21: 1 Onlardan ayrılınca denize açılıp doğru İstanköy'e gittik. Ertesi
gün Rodos'a, oradan da Patara'ya geçtik.
Elç.21: 2 Fenike'ye gidecek bir gemi bulduk, buna binip denize açıldık.
Elç.21: 3 Kıbrıs'ı görünce güneyinden geçerek Suriye'ye yöneldik ve Sur
Kenti'nde karaya çıktık. Gemi, yükünü orada boşaltacaktı.
Elç.21: 4 İsa'nın oradaki öğrencilerini arayıp bulduk ve yanlarında bir
hafta kaldık. Öğrenciler Ruh'un yönlendirmesiyle Pavlus'u Yeruşalim'e
gitmemesi için uyardılar.
Elç.21: 5 Günümüz dolunca kentten ayrılıp yolumuza devam ettik. İmanlıların
hepsi, eşleri ve çocuklarıyla birlikte bizi kentin dışına kadar geçirdiler.
Deniz kıyısında diz çöküp dua ettik.
Elç.21: 6 Birbirimizle vedalaştıktan sonra biz gemiye bindik, onlar da
evlerine döndüler.
Elç.21: 7 Sur'dan deniz yolculuğumuza devam ederek Batlamya Kenti'ne geldik.
Oradaki kardeşleri ziyaret edip bir gün yanlarında kaldık.
Elç.21: 8 Ertesi gün ayrılıp Sezariye'ye geldik. Yediler'den biri olan
müjdeci Filipus'un evine giderek onun yanında kaldık.
Elç.21: 9 Bu adamın peygamberlik eden, evlenmemiş dört kızı vardı.
Elç.21: 10 Oraya varışımızdan birkaç gün sonra Yahudiye'den Hagavos adlı bir
peygamber geldi.
Elç.21: 11 Bu adam bize yaklaşıp Pavlus'un kuşağını aldı, bununla kendi
ellerini ayaklarını bağlayarak dedi ki, "Kutsal Ruh şöyle diyor: 'Yahudiler,
bu kuşağın sahibini Yeruşalim'de böyle bağlayıp öteki uluslara teslim
edecekler.'"
Elç.21: 12 Bu sözleri duyunca hem bizler hem de oralılar Yeruşalim'e
gitmemesi için Pavlus'a yalvardık.
Elç.21: 13 Bunun üzerine Pavlus şöyle karşılık verdi: "Ne yapıyorsunuz, ne
diye ağlayıp yüreğimi sızlatıyorsunuz? Ben Rab İsa'nın adı uğruna
Yeruşalim'de yalnız bağlanmaya değil, ölmeye de hazırım."
Elç.21: 14 Pavlus'u ikna edemeyince, "Rab'bin istediği olsun" diyerek
sustuk.
Elç.21: 15 Bir süre sonra hazırlığımızı yapıp Yeruşalim'e doğru yola çıktık.
Elç.21: 16 Sezariye'deki öğrencilerden bazıları da bizimle birlikte
geldiler. Bizi, evinde kalacağımız adama, eski öğrencilerden Kıbrıslı
Minason'a götürdüler.
Pavlus Yeruşalim'de
Elç.21: 17 Yeruşalim'e vardığımız zaman kardeşler bizi sevinçle
karşıladılar.
Elç.21: 18 Ertesi gün Pavlus'la birlikte Yakup'u görmeye gittik.
İhtiyarların* hepsi orada toplanmıştı.
Elç.21: 19 Pavlus, onların hal hatırını sorduktan sonra, hizmetinin
aracılığıyla Tanrı'nın öteki uluslar arasında yaptıklarını teker teker
anlattı.
Elç.21: 20 Bunları işitince Tanrı'yı yücelttiler. Pavlus'a, "Görüyorsun
kardeş, Yahudiler arasında binlerce imanlı var ve hepsi Kutsal Yasa'nın
candan savunucusudur" dediler.
Elç.21: 21 "Ne var ki, duyduklarına göre sen öteki uluslar arasında yaşayan
bütün Yahudiler'e, çocuklarını sünnet etmemelerini, törelerimize
uymamalarını söylüyor, Musa'nın Yasası'na sırt çevirmeleri gerektiğini
öğretiyormuşsun.
Elç.21: 22 Şimdi ne yapmalı? Senin buraya geldiğini mutlaka duyacaklar.
Elç.21: 23 Bunun için sana dediğimizi yap. Aramızda adak adamış dört kişi
var.
Elç.21: 24 Bunları yanına al, kendileriyle birlikte arınma törenine katıl.
Başlarını tıraş edebilmeleri için kurban masraflarını sen öde. Böylelikle
herkes, seninle ilgili duyduklarının asılsız olduğunu, senin de Kutsal
Yasa'ya uygun olarak yaşadığını anlasın.
Elç.21: 25 Öteki uluslardan olan imanlılara gelince, biz onlara, putlara
sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanlardan ve
fuhuştan sakınmalarını öngören kararımızı yazmıştık."
Elç.21: 26 Bunun üzerine Pavlus o dört kişiyi yanına aldı, ertesi gün
onlarla birlikte arınma törenine katıldı. Sonra tapınağa girerek arınma
günlerinin ne zaman tamamlanacağını, her birinin adına ne zaman kurban
sunulacağını bildirdi.
Pavlus Tutuklanıyor
Elç.21: 27 Yedi günlük süre bitmek üzereydi. Asya İli'nden* bazı Yahudiler
Pavlus'u tapınakta görünce bütün kalabalığı kışkırtarak onu yakaladılar.
Elç.21: 28 "Ey İsrailliler, yardım edin!" diye bağırdılar. "Her yerde
herkese, halkımıza, Kutsal Yasa'ya ve bu kutsal yere karşı öğretiler yayan
adam budur. Üstelik tapınağa bazı Grekler'i sokarak bu kutsal yeri
kirletti."
Elç.21: 29 Bu Yahudiler, daha önce kentte Pavlus'un yanında gördükleri
Efesli Trofimos'un, Pavlus tarafından tapınağa sokulduğunu sanıyorlardı.
Elç.21: 30 Bütün kent ayağa kalkmıştı. Her taraftan koşuşup gelen halk
Pavlus'u tutup tapınaktan dışarı sürükledi. Arkasından tapınağın kapıları
hemen kapatıldı.
Elç.21: 31 Onlar Pavlus'u öldürmeye çalışırken, bütün Yeruşalim'in karıştığı
haberi Roma taburunun komutanına ulaştı.
Elç.21: 32 Komutan hemen yüzbaşılarla askerleri yanına alarak kalabalığın
olduğu yere koştu. Komutanla askerleri gören halk Pavlus'u dövmeyi bıraktı.
Elç.21: 33 O zaman komutan yaklaşıp Pavlus'u yakaladı, çift zincirle
bağlanması için buyruk verdi. Sonra, "Kimdir bu adam, ne yaptı?" diye sordu.
Elç.21: 34 Kalabalıktakilerin her biri ayrı bir şey bağırıyordu.
Kargaşalıktan ötürü kesin bilgi edinemeyen komutan, Pavlus'un kaleye
götürülmesini buyurdu.
Elç.21: 35 Pavlus merdivenlere geldiğinde kalabalık öylesine azmıştı ki,
askerler onu taşımak zorunda kaldılar.
Elç.21: 36 Kalabalık, "Öldürün onu!" diye bağırarak onları izliyordu.
Pavlus Kendini Savunuyor
Elç.21: 37 Kaleden içeri girmek üzereyken Pavlus komutana, "Sana bir şey
söyleyebilir miyim?" dedi. Komutan, "Grekçe biliyor musun?" dedi.
Elç.21: 38 "Sen bundan bir süre önce bir ayaklanma başlatıp dört bin
tedhişçiyi*fx* çöle götüren Mısırlı değil misin?"
Elç.21: 39 Pavlus, "Ben Kilikya'dan Tarsuslu bir Yahudi, hiç de önemsiz
olmayan bir kentin vatandaşıyım" dedi. "Rica ederim, halka birkaç söz
söylememe izin ver."
Elç.21: 40 Komutanın izin vermesi üzerine Pavlus merdivende dikilip eliyle
halka bir işaret yaptı. Derin bir sessizlik olunca, İbrani* dilinde
konuşmaya başladı.
BÖLÜM 22
Elç.22: 1 "Kardeşler ve babalar, size şimdi yapacağım savunmayı dinleyin"
dedi.
Elç.22: 2-3 Pavlus'un kendilerine İbrani dilinde seslendiğini duyduklarında
daha derin bir sessizlik oldu. Pavlus şöyle devam etti: "Ben Yahudi'yim.
Kilikya'nın Tarsus Kenti'nde doğdum ve burada, Yeruşalim'de Gamaliel'in
dizinin dibinde büyüdüm. Atalarımızın yasasıyla ilgili sıkı bir eğitimden
geçtim. Bugün hepinizin yaptığı gibi, ben de Tanrı için gayretle çalışan
biriydim.
Elç.22: 4 İsa'nın yolundan gidenlere öldüresiye zulmeder, kadın erkek
demeden onları bağlayıp hapse atardım.
Elç.22: 5 Başkâhin ile bütün kurul üyeleri söylediklerimi doğrulayabilirler.
Onlardan Yahudi kardeşlere yazılmış mektuplar alarak Şam'a doğru yola
çıkmıştım. Amacım, oradaki İsa inanlılarını da cezalandırmak üzere bağlayıp
Yeruşalim'e getirmekti.
Elç.22: 6 "Ben öğleye doğru yol alıp Şam'a yaklaşırken, birdenbire gökten
parlak bir ışık çevremi aydınlattı.
Elç.22: 7 Yere yıkıldım. Bir sesin bana, 'Saul, Saul! Neden bana
zulmediyorsun?' dediğini işittim.
Elç.22: 8 "'Ey Efendim, sen kimsin?' diye sordum. "Ses bana, 'Ben senin
zulmettiğin Nasıralı İsa'yım' dedi.
Elç.22: 9 Yanımdakiler ışığı gördülerse de, benimle konuşanın söylediklerini
anlamadılar.
Elç.22: 10 "'Rab, ne yapmalıyım?' diye sordum. "Rab bana, 'Kalk, Şam'a git'
dedi, 'Yapmanı tasarladığım her şey orada sana bildirilecek.'
Elç.22: 11 Parlayan ışığın görkeminden gözlerim görmez olduğundan,
yanımdakiler elimden tutup beni Şam'a götürdüler.
Elç.22: 12-13 "Orada Hananya adında dindar, Kutsal Yasa'ya bağlı biri vardı.
Kentte yaşayan bütün Yahudiler'in kendisinden övgüyle söz ettiği bu adam
gelip yanımda durdu ve, 'Saul kardeş, gözlerin görsün!' dedi. Ve ben o anda
onu gördüm.
Elç.22: 14 "Hananya, 'Atalarımızın Tanrısı, kendisinin isteğini bilmen ve
Adil Olan'ı görüp O'nun ağzından bir ses işitmen için seni seçmiştir' dedi.
Elç.22: 15 'Görüp işittiklerini bütün insanlara duyurarak O'nun tanıklığını
yapacaksın.
Elç.22: 16 Haydi, ne bekliyorsun? Kalk, O'nun adını anarak vaftiz* ol ve
günahlarından arın!'
Elç.22: 17-18 "Ben Yeruşalim'e döndükten sonra, tapınakta dua ettiğim bir
sırada, kendimden geçerek Rab'bi gördüm. Bana, 'Çabuk ol' dedi,
'Yeruşalim'den hemen ayrıl. Çünkü benimle ilgili tanıklığını kabul
etmeyecekler.'
Elç.22: 19 "'Ya Rab' dedim, 'Benim havradan havraya giderek sana inananları
tutuklayıp dövdüğümü biliyorlar.
Elç.22: 20 Üstelik sana tanıklık eden İstefanos'un kanı döküldüğü zaman, ben
de oradaydım. Onu öldürenlerin kaftanlarına bekçilik ederek yapılanları
onayladım.'
Elç.22: 21 "Rab bana, 'Git' dedi, 'Seni uzaktaki uluslara göndereceğim.'"
Roma Vatandaşı Pavlus
Elç.22: 22 Pavlus'u buraya kadar dinleyenler, bu söz üzerine, "Böylesini
yeryüzünden temizlemeli, yaşaması uygun değil!" diye seslerini yükselttiler.
Elç.22: 23-24 Onlar böyle bağırır, üstlüklerini sallayıp havaya toz
savururken komutan, Pavlus'un kalenin içine götürülmesini buyurdu. Halkın
neden Pavlus'un aleyhine böyle bağırdığını öğrenmek için onun kamçılanarak
sorguya çekilmesini istedi.
Elç.22: 25 Kendisini sırımlarla bağlayıp kollarını geriyorlardı ki, Pavlus
orada duran yüzbaşıya, "Mahkemesi yapılmamış bir Roma vatandaşını*
kamçılamanız yasaya uygun mudur?" dedi.
Elç.22: 26 Yüzbaşı bunu duyunca gidip komutana haber verdi. "Ne yapıyorsun?"
dedi. "Bu adam Roma vatandaşıymış."
Elç.22: 27 Komutan Pavlus'un yanına geldi, "Söyle bakayım, sen Romalı
mısın?" diye sordu. Pavlus da, "Evet" dedi.
Elç.22: 28 Komutan, "Ben bu vatandaşlığı yüklü bir para ödeyerek elde ettim"
diye karşılık verdi. Pavlus, "Ben ise doğuştan Roma vatandaşıyım" dedi.
Elç.22: 29 Onu sorguya çekecek olanlar hemen yanından çekilip gittiler.
Kendisini bağlatan komutan da, onun Roma vatandaşı olduğunu anlayınca
korktu.
Pavlus Yüksek Kurul'un Önünde
Elç.22: 30 Komutan ertesi gün, Yahudiler'in Pavlus'u tam olarak neyle
suçladıklarını öğrenmek için onu hapisten getirtti, başkâhinlerle bütün
Yüksek Kurul'un* toplanması için buyruk verdi ve onu aşağı indirip Kurul'un
önüne çıkardı.
BÖLÜM 23
Elç.23: 1 Yüksek Kurul'u dikkatle süzen Pavlus, "Kardeşler" dedi, "Ben
bugüne dek Tanrı'nın önünde tertemiz bir vicdanla yaşadım."
Elç.23: 2 Başkâhin Hananya, Pavlus'un yanında duranlara onun ağzına
vurmaları için buyruk verdi.
Elç.23: 3 Bunun üzerine Pavlus ona, "Seni badanalı duvar, Tanrı sana
vuracaktır!" dedi. "Hem oturmuş Kutsal Yasa'ya göre beni yargılıyorsun, hem
de Yasa'yı çiğneyerek beni dövdürüyorsun."
Elç.23: 4 Çevrede duranlar, "Tanrı'nın başkâhinine hakaret mi ediyorsun?"
dediler.
Elç.23: 5 Pavlus, "Kardeşler, başkâhin olduğunu bilmiyordum" dedi. "Nitekim,
'Halkını yönetenleri kötüleme' diye yazılmıştır."
Elç.23: 6 Oradakilerden bir bölümünün Saduki*, öbürlerinin de Ferisi*
mezhebinden olduğunu anlayan Pavlus, Yüksek Kurul'a şöyle seslendi:
"Kardeşler, ben özbeöz Ferisi'yim. Ölülerin dirileceği umudunu beslediğim
için yargılanmaktayım."
Elç.23: 7 Pavlus'un bu sözü üzerine Ferisiler'le Sadukiler çekişmeye
başladılar, Kurul ikiye bölündü.
Elç.23: 8 Sadukiler, ölümden diriliş, melek ve ruh yoktur derler; Ferisiler
ise bunların hepsine inanırlar.
Elç.23: 9 Kurul'da büyük bir kargaşalık çıktı. Ferisi mezhebinden bazı din
bilginleri* kalkıp ateşli bir şekilde, "Bu adamda hiçbir suç görmüyoruz"
diye bağırdılar. "Bir ruh ya da bir melek kendisiyle konuşmuşsa, ne olmuş?"
Elç.23: 10 Çekişme öyle şiddetlendi ki komutan, Pavlus'u parçalayacaklar
diye korktu. Askerlerin aşağı inip onu zorla aralarından alarak kaleye
götürmelerini buyurdu.
Elç.23: 11 O gece Rab Pavlus'a görünüp, "Cesur ol" dedi, "Yeruşalim'de
benimle ilgili nasıl tanıklık ettinse, Roma'da da öyle tanıklık etmen
gerekir."
Pavlus'u Öldürme Girişimleri
Elç.23: 12 Ertesi sabah Yahudiler aralarında gizli bir anlaşma yaptılar.
"Pavlus'u öldürmeden bir şey yiyip içersek, bize lanet olsun!" diye ant
içtiler.
Elç.23: 13 Bu anlaşmaya katılanların sayısı kırkı aşıyordu.
Elç.23: 14 Bunlar başkâhinlerle ileri gelenlerin yanına gidip şöyle dediler:
"Biz, 'Pavlus'u öldürmeden ağzımıza bir şey koyarsak, bize lanet olsun!'
diye ant içtik.
Elç.23: 15 Şimdi siz Yüksek Kurul'la* birlikte, Pavlus'a ilişkin durumu daha
ayrıntılı bir şekilde araştıracakmış gibi, komutanın onu size getirmesini
rica edin. Biz de, Pavlus daha Kurul'a gelmeden onu öldürmeye hazır
olacağız."
Elç.23: 16 Ne var ki, Pavlus'un kızkardeşinin oğlu onların pusu kurduğunu
duydu. Varıp kaleye girdi ve haberi Pavlus'a iletti.
Elç.23: 17 Yüzbaşılardan birini yanına çağıran Pavlus, "Bu genci komutana
götür, kendisine ileteceği bir haber var" dedi.
Elç.23: 18 Yüzbaşı, genci alıp komutana götürdü. "Tutuklu Pavlus beni
çağırıp bu genci sana getirmemi rica etti. Sana bir söyleyeceği varmış"
dedi.
Elç.23: 19 Komutan, genci elinden tutup bir yana çekti. "Bana bildirmek
istediğin nedir?" diye sordu.
Elç.23: 20 "Yahudiler sözbirliği ettiler" dedi, "Pavlus'la ilgili durumu
daha ayrıntılı bir şekilde araştırmak istiyorlarmış gibi, yarın onu Yüksek
Kurul'a götürmeni rica edecekler.
Elç.23: 21 Ama sen onlara kanma! Aralarından kırktan fazla kişi ona pusu
kurmuş bekliyor. 'Onu ortadan kaldırmadan bir şey yiyip içersek, bize lanet
olsun!' diye ant içtiler. Şimdi hazırlar, senden olumlu bir yanıt gelmesini
bekliyorlar."
Elç.23: 22 Komutan, "Bunları bana açıkladığını hiç kimseye söyleme" diye
uyardıktan sonra genci salıverdi.
Pavlus Sezariye'ye Yollanıyor
Elç.23: 23 Komutan, yüzbaşılardan ikisini yanına çağırıp şöyle dedi: "Akşam
saat* dokuzda Sezariye'ye hareket etmek üzere iki yüz piyade, yetmiş atlı ve
iki yüz mızraklı hazırlayın.
Elç.23: 24 Ayrıca Pavlus'u bindirip Vali Feliks'in yanına sağ salim
ulaştırmak için hayvan sağlayın."
Elç.23: 25-26 Sonra şöyle bir mektup yazdı: "Klavdius Lisias'tan, Sayın Vali
Feliks'e selam.
Elç.23: 27 Bu adamı Yahudiler yakalamış öldürmek üzereydiler. Ne var ki,
kendisinin Roma vatandaşı olduğunu öğrenince askerlerle yetişip onu
kurtardım.
Elç.23: 28 Kendisini neyle suçladıklarını bilmek istediğim için onu
Yahudiler'in Yüksek Kurulu'nun önüne çıkarttım.
Elç.23: 29 Suçlamanın, Yahudiler'in yasasına ilişkin bazı sorunlarla ilgili
olduğunu öğrendim. Ölüm ya da hapis cezasını gerektiren herhangi bir suçlama
yoktu.
Elç.23: 30 Bana bu adama karşı bir tuzak kurulduğu bildirilince onu hemen
sana gönderdim. Onu suçlayanlara da kendisiyle ilgili şikâyetlerini sana
bildirmelerini buyurdum."
Elç.23: 31 Askerler, kendilerine verilen buyruk uyarınca Pavlus'u alıp
geceleyin Antipatris'e götürdüler.
Elç.23: 32 Ertesi gün, atlıları Pavlus'la birlikte yola devam etmek üzere
bırakarak kaleye döndüler.
Elç.23: 33 Atlılar Sezariye'ye varınca mektubu valiye verip Pavlus'u teslim
ettiler.
Elç.23: 34-35 Vali mektubu okuduktan sonra Pavlus'un hangi ilden olduğunu
sordu. Kilikyalı olduğunu öğrenince, "Seni suçlayanlar da gelsin, o zaman
seni dinlerim" dedi. Sonra Pavlus'un, Hirodes'in* sarayında gözaltında
tutulması için buyruk verdi.
BÖLÜM 24
Pavlus Feliks'in Önünde Suçlanıyor
Elç.24: 1 Bundan beş gün sonra Başkâhin Hananya, bazı ileri gelenler ve
Tertullus adlı bir hatip Sezariye'ye gelip Pavlus'la ilgili şikâyetlerini
valiye ilettiler.
Elç.24: 2-3 Pavlus çağrılınca Tertullus suçlamalarına başladı. "Ey erdemli
Feliks!" dedi. "Senin sayende uzun süredir esenlik içinde yaşamaktayız.
Aldığın önlemlerle de bu ulusun yararına olumlu gelişmeler kaydedilmiştir.
Yaptıklarını, her zaman ve her yerde büyük bir şükranla anıyoruz.
Elç.24: 4 Seni fazla yormak istemiyorum; söyleyeceğimiz birkaç sözü
hoşgörüyle dinlemeni rica ediyorum.
Elç.24: 5 "Biz şunu anladık ki, bu adam dünyanın her yanında bütün Yahudiler
arasında kargaşalık çıkaran bir fesatçı ve Nasrani tarikatının
elebaşılarından biridir.
Elç.24: 6-8 Tapınağı bile kirletmeye kalkıştı. Ama biz onu yakaladık.*fx*
Onu sorguya çekersen, onunla ilgili bütün suçlamalarımızın doğruluğunu
kendisinden öğrenebilirsin."
Elç.24: 9 Oradaki Yahudiler de anlatılanların doğru olduğunu söyleyerek bu
suçlamalara katıldılar.
Elç.24: 10 Valinin bir işareti üzerine Pavlus şöyle karşılık verdi: "Senin
yıllardan beri bu ulusa yargıçlık ettiğini bildiğim için, kendi savunmamı
sevinçle yapıyorum.
Elç.24: 11 Sen kendin de öğrenebilirsin, tapınmak amacıyla Yeruşalim'e
gidişimden bu yana sadece on iki gün geçti.
Elç.24: 12 Beni ne tapınakta, ne havralarda, ne de kentin başka bir yerinde
herhangi biriyle tartışırken ya da halkı ayaklandırmaya çalışırken
görmüşlerdir.
Elç.24: 13 Şu anda bana yönelttikleri suçlamaları da sana kanıtlayamazlar.
Elç.24: 14 Bununla birlikte, sana şunu itiraf edeyim ki, kendilerinin
tarikat dedikleri Yol'un bir izleyicisi olarak atalarımızın Tanrısı'na
kulluk ediyorum. Kutsal Yasa'da ve peygamberlerin kitaplarında yazılı her
şeye inanıyorum.
Elç.24: 15 Aynı bu adamların kabul ettiği gibi, hem doğru kişilerin hem
doğru olmayanların ölümden dirileceğine dair Tanrı'ya umut bağladım.
Elç.24: 16 Bu nedenle ben gerek Tanrı, gerek insanlar önünde vicdanımı temiz
tutmaya her zaman özen gösteriyorum.
Elç.24: 17 "Uzun yıllar sonra, ulusuma bağışlar getirmek ve adaklar sunmak
için Yeruşalim'e geldim.
Elç.24: 18 Beni tapınakta adaklar sunarken buldukları zaman arınmış
durumdaydım. Çevremde ne bir kalabalık ne de karışıklık vardı. Ancak orada
Asya İli'nden* bazı Yahudiler bulunuyordu.
Elç.24: 19 Onların bana karşı bir diyecekleri varsa, senin önüne çıkıp
suçlamalarını belirtmeleri gerekir.
Elç.24: 20 Buradakiler de, Yüksek Kurul'un* önündeki duruşmam sırasında
bende ne suç bulduklarını açıklasınlar.
Elç.24: 21 Önlerine çıkarıldığımda, 'Bugün, ölülerin dirilişi konusunda
tarafınızdan yargılanmaktayım' diye seslenmiştim. Olsa olsa beni bu konuda
suçlayabilirler."
Elç.24: 22 İsa'nın yoluna ilişkin derin bilgisi olan Feliks duruşmayı başka
bir güne ertelerken, "Davanızla ilgili kararımı komutan Lisias gelince
veririm" dedi.
Elç.24: 23 Oradaki yüzbaşıya da Pavlus'u gözaltında tutmasını, ama kendisine
biraz serbestlik tanımasını, ona yardımda bulunmak isteyen dostlarından
hiçbirine engel olmamasını buyurdu.
Elç.24: 24 Birkaç gün sonra Feliks, Yahudi olan karısı Drusilla ile birlikte
geldi, Pavlus'u çağırtarak Mesih İsa'ya olan inancı konusunda onu dinledi.
Elç.24: 25 Pavlus doğruluk, özdenetim ve gelecek olan yargı gününden söz
edince Feliks korkuya kapıldı. "Şimdilik gidebilirsin" dedi, "Fırsat bulunca
seni yine çağırtırım."
Elç.24: 26 Bir yandan da Pavlus'un kendisine rüşvet vereceğini umuyordu. Bu
nedenle onu sık sık çağırtır, onunla sohbet ederdi.
Elç.24: 27 İki yıl dolunca görevini Porkius Festus'a devreden Feliks,
Yahudiler'in gönlünü kazanmak amacıyla Pavlus'u hapiste bıraktı.
BÖLÜM 25
Festus'un Önünde Yargılanma
Elç.25: 1 Eyalete vardıktan üç gün sonra Festus, Sezariye'den Yeruşalim'e
gitti.
Elç.25: 2-3 Başkâhinlerle Yahudiler'in ileri gelenleri, Pavlus'la ilgili
şikâyetlerini ona açıkladılar. Festus'tan kendilerine bir iyilikte
bulunmasını isteyerek Pavlus'u Yeruşalim'e getirtmesi için yalvardılar. Bu
arada pusu kurup Pavlus'u yolda öldüreceklerdi.
Elç.25: 4-5 Festus ise Pavlus'un Sezariye'de tutuklu bulunduğunu, kendisinin
de yakında oraya gideceğini söyleyerek, "Aranızda yetkili olanlar benimle
gelsinler; bu adam yanlış bir şey yapmışsa, ona karşı suç duyurusunda
bulunsunlar" dedi.
Elç.25: 6 Festus, onların arasında sadece sekiz on gün kadar kaldı; sonra
Sezariye'ye döndü. Ertesi gün yargı kürsüsüne oturarak Pavlus'un
getirilmesini buyurdu.
Elç.25: 7 Pavlus içeri girince, Yeruşalim'den gelen Yahudiler çevresini
sardılar ve kanıtlayamadıkları birçok ağır suçlamada bulundular.
Elç.25: 8 Pavlus, "Ne Yahudiler'in yasasına, ne tapınağa, ne de Sezar'a*
karşı hiçbir günah işlemedim" diyerek kendini savundu.
Elç.25: 9 Yahudiler'in gönlünü kazanmak isteyen Festus, Pavlus'a şöyle
karşılık verdi: "Yeruşalim'e gidip orada benim önümde bu konularda
yargılanmak ister misin?"
Elç.25: 10 Pavlus, "Ben Sezar'ın yargı kürsüsü önünde durmaktayım" dedi,
"Burada yargılanmam gerekir. Sen de çok iyi biliyorsun ki, Yahudiler'e karşı
hiçbir suç işlemedim.
Elç.25: 11 Şayet suçum varsa, ölüm cezasını gerektirecek bir şey yapmışsam,
ölmekten çekinmem. Yok eğer bunların bana karşı yaptığı suçlamalar asılsız
ise, hiç kimse beni onların eline teslim edemez. Davamın Sezar'a
iletilmesini istiyorum."
Elç.25: 12 Festus, danışma kuruluyla görüştükten sonra şu yanıtı verdi:
"Davanı Sezar'a ilettin, Sezar'a gideceksin."
Festus, Kral Agrippa'ya Danışıyor
Elç.25: 13 Birkaç gün sonra Kral Agrippa ile Berniki*fx*, Festus'a bir
nezaket ziyaretinde bulunmak üzere Sezariye'ye geldiler.
Elç.25: 14 Bir süre orada kaldılar. Bu arada Festus, Pavlus'la ilgili durumu
krala anlattı. "Feliks'in tutuklu olarak bıraktığı bir adam var" dedi.
Elç.25: 15 "Yeruşalim'de bulunduğum sırada Yahudiler'in başkâhinleriyle
ileri gelenleri, onunla ilgili şikâyetlerini açıkladılar, onu cezalandırmamı
istediler.
Elç.25: 16 "Ben onlara, 'Herhangi bir sanığı, kendisini suçlayanlarla
yüzleştirmeden, kendisine yöneltilen ithamlarla ilgili olarak savunma
fırsatı vermeden, onu suçlayanların eline teslim etmek Romalılar'ın
geleneğine aykırıdır' dedim.
Elç.25: 17 Onlar benimle buraya gelince, hiç vakit kaybetmeden, ertesi gün
yargı kürsüsüne oturup adamın getirilmesini buyurdum.
Elç.25: 18 Ne var ki, kalkıp konuşan davacılar ona, beklediğim türden
kötülüklerle ilgili hiçbir suçlama yöneltmediler.
Elç.25: 19 Ancak onunla çekiştikleri bazı sorunlar vardı. Bunlar, kendi
dinlerine ve ölmüş de Pavlus'un iddiasına göre yaşamakta olan İsa adındaki
birine ilişkin konulardı.
Elç.25: 20 Bunları nasıl soruşturacağımı bilemediğim için Pavlus'a,
Yeruşalim'e gidip orada bu konularda yargılanmaya razı olup olmayacağını
sordum.
Elç.25: 21 Ama kendisi davasını İmparator'a*fx* iletti, İmparator'un
kararına dek tutuklu kalmak istedi. Ben de onu İmparator'a*fx* göndereceğim
zamana kadar tutuklu kalmasını buyurdum."
Elç.25: 22 Agrippa Festus'a, "Ben de bu adamı dinlemek isterdim" dedi.
Festus da, "Yarın onu dinlersin" dedi.
Pavlus, Agrippa'nın Önünde
Elç.25: 23 Ertesi gün Agrippa ile Berniki büyük bir tantanayla gelip
komutanlar ve kentin ileri gelenleriyle birlikte toplantı salonuna girdiler.
Festus'un buyruğu üzerine Pavlus içeri getirildi.
Elç.25: 24 Festus, "Kral Agrippa ve burada bizimle bulunan bütün efendiler"
dedi, "Yeruşalim'de olsun, burada olsun, bütün Yahudi halkının bana şikâyet
ettiği bu adamı görüyorsunuz. 'Onu artık yaşatmamalı!' diye haykırıyorlardı.
Elç.25: 25 Oysa ben, ölüm cezasını gerektiren hiçbir suç işlemediğini
anladım. Yine de, kendisi davasının İmparator'a*fx* iletilmesini
istediğinden, onu göndermeye karar verdim.
Elç.25: 26 Ama Efendimiz'e bu adamla ilgili yazacak kesin bir şeyim yok. Bu
yüzden onu sizin önünüze ve özellikle, Kral Agrippa, senin önüne çıkartmış
bulunuyorum. Amacım, bu soruşturmanın sonucunda yazacak bir şey
bulabilmektir.
Elç.25: 27 Bir tutukluyu İmparator'a gönderirken, kendisine yöneltilen
suçlamaları belirtmemek bence anlamsız."
BÖLÜM 26
Elç.26: 1-2 Agrippa Pavlus'a, "Kendini savunabilirsin" dedi. Bunun üzerine
Pavlus elini uzatarak savunmasına şöyle başladı: "Kral Agrippa! Yahudiler'in
bana yönelttiği bütün suçlamalarla ilgili olarak savunmamı bugün senin
önünde yapacağım için kendimi mutlu sayıyorum.
Elç.26: 3 Özellikle şuna seviniyorum ki, sen Yahudiler'in bütün törelerini
ve sorunlarını yakından bilen birisin. Bu nedenle beni sabırla dinlemeni
rica ediyorum.
Elç.26: 4 "Bütün Yahudiler, gerek başlangıçta kendi memleketimde, gerek
Yeruşalim'de, gençliğimden beri nasıl yaşadığımı bilirler.
Elç.26: 5 Beni eskiden beri tanırlar ve isteseler, geçmişte dinimizin en
titiz mezhebi olan Ferisiliğe* bağlı yaşadığıma tanıklık edebilirler.
Elç.26: 6 Şimdi ise, Tanrı'nın atalarımıza olan vaadine umut bağladığım için
burada bulunmakta ve yargılanmaktayım.
Elç.26: 7 Bu, on iki oymağımızın gece gündüz Tanrı'ya canla başla kulluk
ederek erişmeyi umdukları vaattir. Ey kralım, Yahudiler'in bana
yönelttikleri suçlamalar bu umutla ilgilidir.
Elç.26: 8 Sizler, Tanrı'nın ölüleri diriltmesini neden 'inanılmaz'
görüyorsunuz?
Elç.26: 9 "Doğrusu ben de, Nasıralı İsa adına karşı elimden geleni yapmam
gerektiği düşüncesindeydim.
Elç.26: 10 Ve Yeruşalim'de bunu yaptım. Başkâhinlerden aldığım yetkiyle
kutsallardan birçoğunu hapse attırdım; ölüm cezasına çarptırıldıkları zaman
oyumu onların aleyhinde kullandım.
Elç.26: 11 Bütün havraları dolaşıp sık sık onları cezalandırır,
inandıklarına küfretmeye zorlardım. Öylesine kudurmuştum ki, onlara
zulmetmek için bulundukları yabancı kentlere bile giderdim.
Elç.26: 12 "Bir keresinde başkâhinlerden aldığım yetki ve görevle Şam'a
doğru yola çıkmıştım.
Elç.26: 13 Ey kralım, öğlende yolda giderken, gökten gelip benim ve yol
arkadaşlarımın çevresini aydınlatan, güneşten daha parlak bir ışık gördüm.
Elç.26: 14 Hepimiz yere yıkılmıştık. Bir sesin bana İbrani* dilinde
seslendiğini duydum. 'Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?' dedi.
'Üvendireye karşı tepmekle kendine zarar veriyorsun.'
Elç.26: 15 "Ben de, 'Ey Efendim, sen kimsin?' dedim. "'Ben senin zulmettiğin
İsa'yım' diye yanıt verdi Rab.
Elç.26: 16 'Haydi, ayağa kalk. Seni hizmetimde görevlendirmek için sana
göründüm. Hem gördüklerine, hem de kendimle ilgili sana göstereceklerime
tanıklık edeceksin.
Elç.26: 17-18 Seni kendi halkının ve öteki ulusların elinden kurtaracağım.
Seni, ulusların gözlerini açmak ve onları karanlıktan ışığa, Şeytan'ın
hükümranlığından Tanrı'ya döndürmek için gönderiyorum. Öyle ki, bana iman
ederek günahlarının affına kavuşsunlar ve kutsal kılınanların arasında yer
alsınlar.'
Elç.26: 19 "Bunun için, ey Kral Agrippa, bu göksel görüme uymazlık etmedim.
Elç.26: 20 Önce Şam ve Yeruşalim halkını, sonra bütün Yahudiye bölgesini ve
öteki ulusları, tövbe edip Tanrı'ya dönmeye ve bu tövbeye yaraşır işler
yapmaya çağırdım.
Elç.26: 21 Yahudiler'in beni tapınakta yakalayıp öldürmeye kalkmalarının
nedeni buydu.
Elç.26: 22 Ama bugüne dek Tanrı yardımcım oldu. Bu sayede burada duruyor,
büyük küçük herkese tanıklık ediyorum. Benim söylediklerim, peygamberlerin
ve Musa'nın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey değildir.
Elç.26: 23 Onlar, Mesih'in* acı çekeceğini ve ölümden dirilenlerin ilki
olarak gerek kendi halkına, gerek öteki uluslara ışığın doğuşunu ilan
edeceğini bildirmişlerdi."
Elç.26: 24 Pavlus bu şekilde savunmasını sürdürürken Festus yüksek sesle,
"Pavlus, çıldırmışsın sen! Çok okumak seni delirtiyor!" dedi.
Elç.26: 25 Pavlus, "Sayın Festus" dedi, "Ben çıldırmış değilim. Gerçek ve
akla uygun sözler söylüyorum.
Elç.26: 26 Kral bu konularda bilgili olduğu için kendisiyle çekinmeden
konuşuyorum. Bu olaylardan hiçbirinin onun dikkatinden kaçmadığı
kanısındayım. Çünkü bunlar ücra bir köşede yapılmış işler değildir.
Elç.26: 27 Kral Agrippa, sen peygamberlerin sözlerine inanıyor musun?
İnandığını biliyorum."
Elç.26: 28 Agrippa Pavlus'a şöyle dedi: "Bu kadar kısa bir sürede beni ikna
edip Mesihçi*fx* mi yapacaksın?"
Elç.26: 29 "İster kısa ister uzun sürede olsun" dedi Pavlus, "Tanrı'dan
dilerim ki yalnız sen değil, bugün beni dinleyen herkes, bu zincirler
dışında benim gibi olsun!"
Elç.26: 30-31 Kral, vali, Berniki ve onlarla birlikte oturanlar kalkıp
dışarı çıktıktan sonra aralarında şöyle konuştular: "Bu adamın, ölüm ya da
hapis cezasını gerektiren bir şey yaptığı yok."
Elç.26: 32 Agrippa da Festus'a, "Bu adam davasını Sezar'a* iletmeseydi,
serbest bırakılabilirdi" dedi.
BÖLÜM 27
Pavlus'un Roma'ya Deniz Yolculuğu
Elç.27: 1 İtalya'ya doğru yelken açmamıza karar verilince, Pavlus'la öteki
bazı tutukluları Avgustus*fx* taburundan Yulius adlı bir yüzbaşıya teslim
ettiler.
Elç.27: 2 Asya İli'nin* kıyılarındaki limanlara uğrayacak olan bir Edremit
gemisine binerek denize açıldık. Selanik'ten Makedonyalı Aristarhus da
yanımızdaydı.
Elç.27: 3 Ertesi gün Sayda'ya uğradık. Pavlus'a dostça davranan Yulius,
ihtiyaçlarını karşılamaları için dostlarının yanına gitmesine izin verdi.
Elç.27: 4 Oradan yine denize açıldık. Rüzgar ters yönden estiği için
Kıbrıs'ın rüzgar altından geçtik.
Elç.27: 5 Kilikya ve Pamfilya açıklarından geçerek Likya'nın Mira Kenti'ne
geldik.
Elç.27: 6 Orada, İtalya'ya gidecek bir İskenderiye gemisi bulan yüzbaşı,
bizi o gemiye bindirdi.
Elç.27: 7 Günlerce ağır ağır yol alarak Knidos Kenti'nin açıklarına güçlükle
gelebildik. Rüzgar bize engel olduğundan Salmone burnundan dolanarak
Girit'in rüzgar altından geçtik.
Elç.27: 8 Kıyı boyunca güçlükle ilerleyerek Laseya Kenti'nin yakınlarında
bulunan ve Güzel Limanlar denilen bir yere geldik.
Elç.27: 9-10 Epey vakit kaybetmiştik; oruç günü*fx* bile geçmişti. O
mevsimde deniz yolculuğu tehlikeli olacaktı. Bu nedenle Pavlus onları
uyardı: "Efendiler" dedi, "Bu yolculuğun yalnız yük ve gemiye değil,
canlarımıza da çok zarar ve ziyan getireceğini görüyorum."
Elç.27: 11 Ama yüzbaşı, Pavlus'un söylediklerini dinleyeceğine, kaptanla
gemi sahibinin sözüne uydu.
Elç.27: 12 Liman kışlamaya elverişli olmadığından gemidekilerin çoğu, oradan
tekrar denize açılmaya, mümkünse Feniks'e ulaşıp kışı orada geçirmeye karar
verdiler.Feniks, Girit'in lodos ve karayele kapalı bir limanıdır.
Fırtına
Elç.27: 13 Güneyden hafif bir rüzgar esmeye başlayınca, bekledikleri anın
geldiğini sanarak demir aldılar; Girit kıyısını yakından izleyerek
ilerlemeye başladılar.
Elç.27: 14 Ne var ki, çok geçmeden karadan Evrakilon denen bir kasırga
koptu.
Elç.27: 15 Kasırgaya tutulan gemi rüzgara karşı gidemeyince, kendimizi
sürüklenmeye bıraktık.
Elç.27: 16 Gavdos denen küçük bir adanın rüzgar altına sığınarak geminin
filikasını güçlükle sağlama alabildik.
Elç.27: 17 Filikayı yukarı çektikten sonra halatlar kullanarak gemiyi alttan
kuşattılar. Sirte Körfezi'nin*fx* sığlıklarında karaya oturmaktan
korktukları için yelken takımlarını indirip kendilerini sürüklenmeye
bıraktılar.
Elç.27: 18 Fırtına bizi bir hayli hırpaladığı için ertesi gün gemiden yük
atmaya başladılar.
Elç.27: 19 Üçüncü gün geminin takımlarını kendi elleriyle denize attılar.
Elç.27: 20 Günlerce ne güneş ne de yıldızlar göründü. Fırtına da olanca
şiddetiyle sürdüğünden, artık kurtuluş umudunu tümden yitirmiştik.
Elç.27: 21 Adamlar uzun zaman yemek yiyemeyince Pavlus ortaya çıkıp şöyle
dedi: "Efendiler, beni dinleyip Girit'ten ayrılmamanız, bu zarar ve ziyana
uğramamanız gerekirdi.
Elç.27: 22 Şimdi size öğüdüm şu: Cesur olun! Gemi mahvolacak, ama aranızda
hiçbir can kaybı olmayacak.
Elç.27: 23-24 Çünkü kendisine ait olduğum, kendisine kulluk ettiğim
Tanrı'nın bir meleği bu gece yanıma gelip dedi ki, 'Korkma Pavlus, Sezar'ın*
önüne çıkman gerekiyor. Dahası Tanrı, seninle birlikte yolculuk edenlerin
hepsini sana bağışlamıştır.'
Elç.27: 25 Bunun için efendiler, cesur olun! Tanrı'ya inanıyorum ki, her şey
tıpkı bana bildirildiği gibi olacak.
Elç.27: 26 Ancak bir adada karaya oturmamız gerekiyor."
Gemi Karaya Oturuyor
Elç.27: 27 On dördüncü gece İyon Denizi'nde*fx* sürükleniyorduk. Gece
yarısına doğru gemiciler karaya yaklaştıklarını sezinlediler.
Elç.27: 28 Denizin derinliğini ölçtüler ve yirmi kulaç*fx* olduğunu
gördüler. Biraz ilerledikten sonra bir daha ölçtüler, on beş kulaç*fx*
olduğunu gördüler.
Elç.27: 29 Kayalıklara bindirmekten korkarak kıçtan dört demir attılar ve
günün tez doğması için dua ettiler.
Elç.27: 30 Bu sırada gemiciler gemiden kaçma girişiminde bulundular. Baş
taraftan demir atacaklarmış gibi yapıp filikayı denize indirdiler.
Elç.27: 31 Ama Pavlus yüzbaşıyla askerlere, "Bunlar gemide kalmazsa, siz
kurtulamazsınız" dedi.
Elç.27: 32 Bunun üzerine askerler ipleri kesip filikayı denize düşürdüler.
Elç.27: 33 Gün doğmak üzereyken Pavlus herkesi yemek yemeye çağırdı. "Bugün
on dört gündür kaygılı bir bekleyiş içindesiniz, hiçbir şey yemeyip aç
kaldınız" dedi.
Elç.27: 34 "Bunun için size rica ediyorum, yemek yiyin. Kurtuluşunuz için bu
gerekli.Hiçbirinizin başından tek kıl bile eksilmeyecektir."
Elç.27: 35 Pavlus bunları söyledikten sonra ekmek aldı, hepsinin önünde
Tanrı'ya şükretti, ekmeği bölüp yemeye başladı.
Elç.27: 36 Hepsi bundan cesaret alarak yemek yedi.
Elç.27: 37 Gemide toplam iki yüz yetmiş altı kişiydik.
Elç.27: 38 Herkes doyduktan sonra, buğdayı denize boşaltarak gemiyi
hafiflettiler.
Elç.27: 39 Gündüz olunca gördükleri karayı tanıyamadılar. Ama kumsalı olan
bir körfez farkederek, mümkünse gemiyi orada karaya oturtmaya karar
verdiler.
Elç.27: 40 Demirleri kesip denizde bıraktılar. Aynı anda dümenlerin iplerini
çözüp ön yelkeni rüzgara vererek kumsala yöneldiler.
Elç.27: 41 Gemi bir kum yükseltisine çarpıp karaya oturdu. Geminin başı kuma
saplanıp kımıldamaz oldu, kıç tarafı ise dalgaların şiddetiyle dağılmaya
başladı.
Elç.27: 42 Askerler, tutuklulardan hiçbiri yüzerek kaçmasın diye onları
öldürmek niyetindeydi.
Elç.27: 43-44 Ama Pavlus'u kurtarmak isteyen yüzbaşı askerleri bu düşünceden
vazgeçirdi. Önce yüzme bilenlerin denize atlayıp karaya çıkmalarını, sonra
geriye kalanların, kiminin tahtalara kiminin de geminin öbür döküntülerine
tutunarak onları izlemesini buyurdu. Böylelikle herkes sağ salim karaya
çıktı.
BÖLÜM 28
Malta'da
Elç.28: 1 Kurtulduktan sonra adanın Malta adını taşıdığını öğrendik.
Elç.28: 2 Yerliler bize olağanüstü bir yakınlık gösterdiler. Hava yağışlı ve
soğuk olduğu için ateş yakıp hepimizi dostça karşıladılar.
Elç.28: 3 Pavlus bir yığın çalı çırpı toplayıp ateşin üzerine attı. O anda
ısıdan kaçan bir engerek onun eline yapıştı.
Elç.28: 4 Yerliler Pavlus'un eline asılan yılanı görünce birbirlerine, "Bu
adam kuşkusuz bir katil" dediler. "Denizden kurtuldu, ama adalet onu
yaşatmadı."
Elç.28: 5 Ne var ki, elini silkip yılanı ateşin içine fırlatan Pavlus hiçbir
zarar görmedi.
Elç.28: 6 Halk, Pavlus'un bedeninin şişmesini ya da birdenbire düşüp
ölmesini bekliyordu. Ama uzun süre bekleyip de ona bir şey olmadığını
görünce fikirlerini değiştirdiler. "Bu bir ilahtır!" dediler.
Elç.28: 7 Bulunduğumuz yerin yakınında adanın baş yetkilisi olan Publius
adlı birinin toprakları vardı. Bu adam bizi evine kabul ederek üç gün dostça
ağırladı.
Elç.28: 8 O sırada Publius'un babası kanlı ishale yakalanmış ateşler içinde
yatıyordu. Hastanın yanına giren Pavlus dua etti, ellerini üzerine koyup onu
iyileştirdi.
Elç.28: 9 Bu olay üzerine adadaki öbür hastalar da gelip iyileştirildiler.
Elç.28: 10 Bizi bir sürü armağanla onurlandırdılar; denize açılacağımız
zaman gereksindiğimiz malzemeleri gemiye yüklediler.
Roma'ya Varış
Elç.28: 11 Üç ay sonra, kışı adada geçiren ve ikiz tanrılar simgesini
taşıyan bir İskenderiye gemisiyle denize açıldık.
Elç.28: 12 Sirakuza Kenti'ne uğrayıp üç gün kaldık.
Elç.28: 13 Oradan da yolumuza devam ederek Regium'a geldik. Ertesi gün
güneyden esmeye başlayan rüzgarın yardımıyla iki günde Puteoli'ye vardık.
Elç.28: 14 Orada bulduğumuz kardeşler, bizi yanlarında bir hafta kalmaya
çağırdılar. Sonunda Roma'ya vardık.
Elç.28: 15 Haberimizi alan Roma'daki kardeşler, bizi karşılamak için Appius
Çarşısı'na ve Üç Hanlar'a kadar geldiler. Pavlus onları görünce Tanrı'ya
şükretti, yüreklendi.
Elç.28: 16 Roma'ya girdiğimizde Pavlus'un, bir asker gözetiminde yalnız
başına kalmasına izin verildi.
Pavlus'un Roma'daki Etkinlikleri
Elç.28: 17 Üç gün sonra Pavlus, Yahudiler'in ileri gelenlerini bir araya
çağırdı. Bunlar toplandıkları zaman Pavlus kendilerine şöyle dedi:
"Kardeşler, halkımıza ya da atalarımızın törelerine karşı hiçbir şey
yapmadığım halde, Yeruşalim'de tutuklanıp Romalılar'ın eline teslim edildim.
Elç.28: 18 Onlar beni sorguya çektikten sonra serbest bırakmak istediler.
Çünkü ölüm cezasını gerektiren hiçbir suç işlememiştim.
Elç.28: 19 Ama Yahudiler buna karşı çıkınca, davamı Sezar'a* iletmek zorunda
kaldım.Bunu, kendi ulusumdan herhangi bir şikâyetim olduğu için yapmadım.
Elç.28: 20 Ben İsrail'in umudu uğruna bu zincire vurulmuş bulunuyorum. Sizi
buraya,işte bu konuyu görüşmek ve konuşmak için çağırdım."
Elç.28: 21 Onlar Pavlus'a, "Yahudiye'den seninle ilgili mektup almadık,
oradan gelen kardeşlerden hiçbiri de senin hakkında kötü bir haber
getirmedi, kötü bir şey söylemedi" dediler.
Elç.28: 22 "Biz senin fikirlerini senden duymak isteriz. Çünkü her yerde bu
mezhebe karşı çıkıldığını biliyoruz."
Elç.28: 23 Pavlus'la bir gün kararlaştırdılar ve o gün, daha büyük bir
kalabalıkla onun kaldığı yere geldiler. Pavlus sabahtan akşama dek onlara
Tanrı'nın Egemenliği'ne* ilişkin açıklamalarda bulundu ve bu konuda tanıklık
etti. Gerek Musa'nın Yasası'na, gerek peygamberlerin yazılarına dayanarak
onları İsa hakkında ikna etmeye çalıştı.
Elç.28: 24 Bazıları onun sözlerine inandı, bazıları ise inanmadı.
Elç.28: 25 Birbirleriyle anlaşamayınca, Pavlus'un şu son sözünden sonra
ayrıldılar: "Peygamber Yeşaya aracılığıyla atalarınıza seslenen Kutsal Ruh
doğru söyledi.
Elç.28: 26 Ruh dedi ki, 'Bu halka gidip şunu söyle: Duyacak duyacak, ama hiç
anlamayacaksınız, Bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz.
Elç.28: 27 Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, Kulakları ağırlaştı.
Gözlerini de kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, Kulakları duymasın,
yürekleri anlamasın, Ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları
iyileştirirdim.'
Elç.28: 28-29 "Şunu bilin ki, Tanrı'nın sağladığı bu kurtuluşun haberi öteki
uluslara gönderilmiştir. Ve onlar buna kulak vereceklerdir."*fx*
Elç.28: 30 Pavlus tam iki yıl kendi kiraladığı evde kaldı ve ziyaretine
gelen herkesi kabul etti.
Elç.28: 31 Hiçbir engelle karşılaşmadan Tanrı'nın Egemenliği'ni tam bir
cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih'le ilgili gerçekleri öğretiyordu.
DİPNOTLAR:
1:1-2 "İlk kitabım": İncil'in Luka kısmı.
1:12 "Yaklaşık bir kilometre": Grekçe "Bir Şabat Günü yolculuğu". Yahudi din
kurallarına göre Şabat Günü 2 000 arşından (yaklaşık 1 050 m.) fazla yol
gitmek yasaktı.
2:21 "Rab'be yakaran": Grekçe "Rab'bin adını çağıran".
2:34-35 "Ayaklarının altına serinceye dek": Grekçe "Ayaklarına tabure
yapıncaya dek".
3:16 "Aracılığıyla etkin olan": Grekçe "Aracılığıyla olan".
4:27-28 "Gücün": Grekçe "Elin".
5 "Buyruğuna verirlerdi": Grekçe "Ayaklarının dibine koyarlardı". (Benzeri
bir deyim 4:36-37 ve 5:1-2'de de geçiyor.)
5:3 "Şeytan'a uydun": Grekçe "Şeytan senin yüreğini doldurdu".
6:2 "Maddi işlerle uğraşmamız" ya da "Sofralara hizmet etmemiz".
7:43 "Refan": Refan ya da Remfan, Satürn gezegeniyle ilgili olan ve eski
çağlarda bazı Filistinli halkların taptığı bir ilahtı.
7:44 "Tanıklık Çadırı": İsrailliler'in, Buluşma Çadırı diye de bilinen
taşınabilir tapınağı. Tanrı'nın Musa aracılığıyla halkına verdiği, On
Buyruk'un yazıldığı taş levhalar bu çadırda bulunurdu.
7:51 "Yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş olanlar": Tanrı'ya yürekten
bağlı olmayan, O'nun sözünü dinlemeyen kişiler.
8:27 O çağda Etiyopya krallığı bugünkü Etiyopya'dan farklı toprakları
içeriyordu.
8:36-37 Bazı Grekçe elyazmaları, "Filipus, 'Bütün yüreğinle iman edersen,
vaftiz olabilirsin' dedi. Hadım da, 'İman ediyorum ki, İsa Mesih Tanrı'nın
Oğlu'dur' dedi" sözlerini de içerir.
10:30 "Üç gün": Grekçe "Dördüncü gün". O çağda insanlar günleri hesaplarken
yaşadıkları günü de sayarlardı.
10:45 "Yahudi": Grekçe "Sünnetlilikten olan".
11:21 "Rab'bin gücü": Grekçe "Rab'bin eli".
11:25-26 "Mesihçiler": Mesih* sözcüğünden türetilen bu lakap Grekçe'de
"Hristianos" diye geçer.
14:12 "Zeus": Grekler'in inanışına göre en büyük ilah.
14:12 "Hermes": Grekler'in inanışına göre, Zeus'un özel yardımcısı ve
sözcüsü olan ilah.
15:14 "Kendine ait olacak": Grekçe "Kendi adı için".
15:17-18 "Bana ait olan": Grekçe "Üzerlerinde adımın anıldığı".
15:33-34 Bazı Grekçe elyazmaları, "Ama Silas orada kalmaya karar verdi"
sözlerini de içerir.
17:18 "Epikürcü": Grek filozofu Epikür'ün (İ.Ö. 341-270) öğretisini
benimseyen kişi. Bu öğretiye göre ruh, beden gibi ölümlüdür, yeryüzündeki
yaşamdan başka yaşam yoktur. Kişinin, mutluluğu ataraksiyada (ruh
dinginliğinde) araması gereklidir.
17:18 "Stoacı": Kişinin, mutluluğu ancak bütün acılar ve zevklerden
kaçınmakla bulabileceğini savunan Grek filozofu Zenon'un (İ.Ö.?335-?263)
öğretilerini benimseyen kişi.
17:19 "Ares Tepesi Kurulu": Grekçe "Areopagos" (Ares Tepesi); eski
Atinalılar'ın, ilk zamanlarda Ares Tepesi'nde toplanmış, daha sonraları da
bu adla anılagelmiş olan ulusal meclisi.
18:6 "'Başınıza geleceklerin sorumlusu sizsiniz!' dedi. 'Sorumluluk benden
gitti.'": Grekçe "'Kanınız başınıza!' dedi. 'Ben temizim.'"
19:24 "Artemis": Grekler'in önemli bir tanrıçası; Artemis'in ya da Latince
adıyla Diana'nın en büyük tapınağı Efes Kenti'ndeydi.
19:38 "Yargıçlar": Grekçe "Valiler".
20:2 Burada Yunanistan sözcüğünün Roma İmparatorluğu'nun ili Ahaya için
kullanıldığı sanılıyor.
20:9 "İkinci": Grekçe "Üçüncü". (Zemin kat birinci kat sayılırdı).
20:26 "Kimsenin uğrayacağı cezadan sorumlu değilim": Grekçe "Herkesin
kanından temizim".
21:38 "Tedhişçi": Grekçe "Hançerli", şiddet yanlısı milliyetçi bir Yahudi
partisinin üyelerine verilen ad.
24:6-8 Bazı Grekçe elyazmaları, "Ve kendi yasamıza göre yargılamak istedik.
Ne var ki, komutan Lisias gelip kaba kuvvet kullanarak onu elimizden aldı
götürdü. Onu suçlayanların sana başvurmalarını buyurdu" sözlerini de içerir.
25:13 "Berniki": Agrippa'nın kızkardeşi.
25:21,25 "İmparator": Grekçe "Sevastos", Roma imparatorlarının unvanlarından
biri olan Avgustus'un karşılığı.
25:21 "İmparator'a": Grekçe "Sezar'a".
26:28 "Mesihçi": Mesih* sözcüğünden türetilen bu lakap Grekçe'de
"Hristianos" diye geçer.
27:1 "Avgustus": Grekçe "Sevastos".
27:9-10 "Oruç günü": Yahudiler'in Eylül ya da Ekim ayında kutladıkları
bayram. Günümüzde Yom Kippur olarak bilinir (bkz. Lev.16:29-34).
27:17 "Sirte Körfezi": Libya'nın kuzeybatı kıyılarında yer yer çok sığ olan
körfez.
27:27 "İyon Denizi": Grekçe "Adriya Denizi". O çağda Adriya Denizi terimi
bugünkü İyon Denizi'ni de içine alıyordu.
27:28 "Yirmi kulaç": Yaklaşık 36 m. (bkz. Birimler Cetveli).
27:28 "On beş kulaç": Yaklaşık 27 m. (bkz. Birimler Cetveli).
28:28-29 Bazı Grekçe elyazmaları, "Pavlus'un bu sözlerinden sonra Yahudiler
kendi aralarında şiddetle tartışarak oradan ayrıldılar" sözlerini de
içerir._
|
|