|  | 
    MATTABÖLÜM 1
 
 İsa Mesih'in Soyu
 (Luk.3:23-38)
 
 Mat.1: 1-2 İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih'in soy kaydı şöyledir:İbrahim 
    İshak'ın babasıydı,İshak Yakup'un babasıydı,Yakup Yahuda ve kardeşlerinin 
    babasıydı,
 
 Mat.1: 3 Yahuda, Tamar'dan doğan Peres'le Zerah'ın babasıydı,Peres Hesron'un 
    babasıydı,Hesron Ram'ın babasıydı,
 
 Mat.1: 4 Ram Amminadav'ın babasıydı,Amminadav Nahşon'un babasıydı,Nahşon 
    Salmon'un babasıydı,
 
 Mat.1: 5 Salmon, Rahav'dan doğan Boaz'ın babasıydı,Boaz, Rut'tan doğan 
    Ovet'in babasıydı,Ovet İşay'ın babasıydı,
 
 Mat.1: 6 İşay Kral Davut'un babasıydı,Davut, Uriya'nın karısından doğan 
    Süleyman'ın babasıydı,
 
 Mat.1: 7 Süleyman Rehavam'ın babasıydı,Rehavam Aviya'nın babasıydı,Aviya 
    Asa'nın babasıydı,
 
 Mat.1: 8 Asa Yehoşafat'ın babasıydı,Yehoşafat Yoram'ın babasıydı,Yoram 
    Uzziya'nın babasıydı,
 
 Mat.1: 9 Uzziya Yotam'ın babasıydı,Yotam Ahaz'ın babasıydı,Ahaz Hizkiya'nın 
    babasıydı,
 
 Mat.1: 10 Hizkiya Manaşşe'nin babasıydı,Manaşşe Amon'un babasıydı,Amon 
    Yoşiya'nın babasıydı,
 
 Mat.1: 11 Yoşiya, Babil sürgünü* sırasında doğan Yehoyakin'le kardeşlerinin 
    babasıydı,
 
 Mat.1: 12 Yehoyakin, Babil sürgününden sonra doğan Şealtiel'in babasıydı,Şealtiel 
    Zerubbabil'in babasıydı,
 
 Mat.1: 13 Zerubbabil Avihut'un babasıydı,Avihut Elyakim'in babasıydı,Elyakim 
    Azor'un babasıydı,
 
 Mat.1: 14 Azor Sadok'un babasıydı,Sadok Ahim'in babasıydı,Ahim Elihut'un 
    babasıydı,
 
 Mat.1: 15 Elihut Elazar'ın babasıydı,Elazar Mattan'ın babasıydı,Mattan 
    Yakup'un babasıydı,
 
 Mat.1: 16 Yakup Meryem'in kocası Yusuf'un babasıydı.Meryem'den Mesih* diye 
    tanınan İsa doğdu.
 
 Mat.1: 17 Buna göre, İbrahim'den Davut'a kadar toplam on dört kuşak, 
    Davut'tan Babil sürgününe kadar on dört kuşak, Babil sürgününden Mesih'e 
    kadar on dört kuşak vardır.
 
 İsa Mesih'in Doğumu
 (Luk.2:1-7)
 
 Mat.1: 18 İsa Mesih'in doğumu şöyle oldu: Annesi Meryem, Yusuf'la 
    nişanlıydı. Ama birlikte olmalarından önce Meryem'in Kutsal Ruh'tan gebe 
    olduğu anlaşıldı.
 
 Mat.1: 19 Nişanlısı Yusuf, doğru bir adam olduğu ve onu herkesin önünde 
    utandırmak istemediği için ondan sessizce ayrılmak niyetindeydi.
 
 Mat.1: 20 Ama böyle düşünmesi üzerine Rab'bin bir meleği rüyada ona 
    görünerek şöyle dedi: "Davut oğlu Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan 
    korkma. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh'tandır.
 
 Mat.1: 21 Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa*fx* koyacaksın. Çünkü halkını 
    günahlarından O kurtaracak."
 
 Mat.1: 22 Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz 
    yerine gelsin diye oldu:
 
 Mat.1: 23 "İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel 
    koyacaklar."İmmanuel, Tanrı bizimle demektir.
 
 Mat.1: 24 Yusuf uyanınca Rab'bin meleğinin buyruğuna uydu ve Meryem'i eş 
    olarak yanına aldı.
 
 Mat.1: 25 Ama oğlunu doğuruncaya dek Yusuf ona dokunmadı. Doğan çocuğun 
    adını İsa koydu.
 
 BÖLÜM 2
 
 Yıldızbilimcilerin Ziyareti
 
 Mat.2: 1-2 İsa'nın Kral Hirodes* devrinde Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde 
    doğmasından sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Yeruşalim'e* gelip şöyle 
    dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'nun 
    yıldızını gördük*fx* ve O'na tapınmaya geldik."
 
 Mat.2: 3 Kral Hirodes bunu duyunca kendisi de bütün Yeruşalim halkı da 
    tedirgin oldu.
 
 Mat.2: 4 Bütün başkâhinleri ve halkın din bilginlerini* toplayarak onlara 
    Mesih'in nerede doğacağını sordu.
 
 Mat.2: 5 "Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde" dediler. "Çünkü peygamber 
    aracılığıyla şöyle yazılmıştır:
 
 Mat.2: 6 'Ey sen, Yahuda'daki Beytlehem,Yahuda önderleri arasında hiç de en 
    önemsizi değilsin! Çünkü halkım İsrail'i güdecek önder Senden çıkacak.'"
 
 Mat.2: 7 Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp onlardan 
    yıldızın göründüğü anı tam olarak öğrendi.
 
 Mat.2: 8 "Gidin, çocuğu dikkatle arayın, bulunca bana haber verin, ben de 
    gelip O'na tapınayım" diyerek onları Beytlehem'e gönderdi.
 
 Mat.2: 9 Yıldızbilimciler, kralı dinledikten sonra yola çıktılar. Doğuda*fx* 
    görmüş oldukları yıldız onlara yol gösteriyordu, çocuğun bulunduğu yerin 
    üzerine varınca durdu.
 
 Mat.2: 10 Yıldızı gördüklerinde olağanüstü bir sevinç duydular.
 
 Mat.2: 11 Eve girip çocuğu annesi Meryem'le birlikte görünce yere kapanarak 
    O'na tapındılar. Hazinelerini açıp O'na armağan olarak altın, günnük ve mür* 
    sundular.
 
 Mat.2: 12 Sonra gördükleri bir düşte Hirodes'in yanına dönmemeleri için 
    uyarılınca ülkelerine başka yoldan döndüler.
 
 Mısır'a Kaçış
 
 Mat.2: 13 Yıldızbilimciler gittikten sonra Rab'bin bir meleği Yusuf'a rüyada 
    görünerek, "Kalk!" dedi, "Çocukla annesini al, Mısır'a kaç. Ben sana haber 
    verinceye dek orada kal. Çünkü Hirodes öldürmek için çocuğu aratacak."
 
 Mat.2: 14 Böylece Yusuf kalktı, aynı gece çocukla annesini alıp Mısır'a 
    doğru yola çıktı.
 
 Mat.2: 15 Hirodes'in ölümüne dek orada kaldı. Bu, Rab'bin peygamber 
    aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu: "Oğlumu Mısır'dan 
    çağırdım."
 
 Mat.2: 16 Hirodes, yıldızbilimciler tarafından aldatıldığını anlayınca çok 
    öfkelendi. Onlardan öğrendiği vakti göz önüne alarak Beytlehem ve bütün 
    yöresinde bulunan iki ve iki yaşından küçük erkek çocukların hepsini 
    öldürttü.
 
 Mat.2: 17 Böylelikle Peygamber Yeremya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine 
    gelmiş oldu:
 
 Mat.2: 18 "Rama'da bir ses duyuldu, Ağlayış ve acı feryat sesleri! Çocukları 
    için ağlayan Rahel Avutulmak istemiyor. Çünkü onlar yok artık!"
 
 Nasıra'ya Dönüş
 
 Mat.2: 19-20 Hirodes öldükten sonra, Rab'bin bir meleği Mısır'da Yusuf'a 
    rüyada görünerek, "Kalk!" dedi, "Çocukla annesini al, İsrail'e dön. Çünkü 
    çocuğun canına kıymak isteyenler öldü."
 
 Mat.2: 21 Bunun üzerine Yusuf kalktı, çocukla annesini alıp İsrail'e döndü.
 
 Mat.2: 22 Ama Yahudiye'de Hirodes'in yerine oğlu Arhelas'ın kral olduğunu 
    duyunca oraya gitmekten korktu. Rüyada uyarılınca Celile bölgesine gitti.
 
 Mat.2: 23 Oraya varınca Nasıra denen kente yerleşti. Bu, peygamberler 
    aracılığıyla bildirilen, "O'na Nasıralı denecektir" sözü yerine gelsin diye 
    oldu.
 
 BÖLÜM 3
 
 Yahya'nın Çağrısı
 (Mar.1:1-8; Luk.3:1-18; Yu.1:19-28)
 
 Mat.3: 1-2 O günlerde Vaftizci Yahya Yahudiye Çölü'nde ortaya çıktı. Şu 
    çağrıyı yapıyordu: "Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır."
 
 Mat.3: 3 Nitekim Peygamber Yeşaya aracılığıyla sözü edilen kişi Yahya'dır. 
    Yeşaya şöyle demişti: "Çölde haykıran,'Rab'bin yolunu hazırlayın,Geçeceği 
    patikaları düzleyin' diye sesleniyor."
 
 Mat.3: 4 Yahya'nın deve tüyünden giysisi, belinde deri kuşağı vardı. 
    Yediği,çekirge ve yaban balıydı.
 
 Mat.3: 5-6 Yeruşalim, bütün Yahudiye ve Şeria yöresinin halkı ona 
    geliyor,günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından Şeria Irmağı'nda vaftiz 
    ediliyordu.
 
 Mat.3: 7 Ne var ki, birçok Ferisi'yle Saduki'nin* vaftiz olmak için 
    kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi: "Ey engerekler soyu! 
    Gelecek gazaptan kaçmak için sizi kim uyardı?
 
 Mat.3: 8 Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin.
 
 Mat.3: 9 Kendi kendinize, 'Biz İbrahim'in soyundanız' diye düşünmeyin. Ben 
    size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan da çocuk yaratabilir.
 
 Mat.3: 10 Balta ağaçların köküne dayanmış bile. İyi meyve vermeyen her ağaç 
    kesilip ateşe atılır.
 
 Mat.3: 11 Gerçi ben sizi tövbe için suyla vaftiz ediyorum, ama benden sonra 
    gelen benden daha güçlüdür. Ben O'nun çarıklarını çıkarmaya bile layık 
    değilim. O sizi Kutsal Ruh'la ve ateşle vaftiz edecek.
 
 Mat.3: 12 Yabası elindedir. Harman yerini temizleyecek, buğdayını toplayıp 
    ambara yığacak, samanı ise sönmeyen ateşte yakacak."
 
 İsa Vaftiz Oluyor
 (Mar.1:9-11; Luk.3:21-22)
 
 Mat.3: 13 Bu sırada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere Celile'den 
    Şeria Irmağı'na, Yahya'nın yanına geldi.
 
 Mat.3: 14 Ne var ki Yahya, "Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken 
    sen mi bana geliyorsun?" diyerek O'na engel olmak istedi.
 
 Mat.3: 15 İsa ona şu karşılığı verdi: "Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru 
    olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir." O zaman Yahya O'nun 
    dediğine razı oldu.
 
 Mat.3: 16 İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı. O anda gökler açıldı ve 
    İsa,Tanrı'nın Ruhu'nun güvercin gibi inip üzerine konduğunu gördü.
 
 Mat.3: 17 Göklerden gelen bir ses, "Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum" 
    dedi.
 
 BÖLÜM 4
 
 İsa Deneniyor
 (Mar.1:12-13; Luk.4:1-13)
 
 Mat.4: 1 Bundan sonra İsa, İblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla 
    çöle götürüldü.
 
 Mat.4: 2 İsa kırk gün kırk gece oruç* tuttuktan sonra acıktı.
 
 Mat.4: 3 O zaman Ayartıcı*fx* yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu 
    taşlar ekmek olsun" dedi.
 
 Mat.4: 4 İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, 
    Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar' diye yazılmıştır."
 
 Mat.4: 5-6 Sonra İblis O'nu kutsal kente* götürdü. Tapınağın tepesine 
    çıkarıp,"Tanrı'nın Oğlu'ysan, kendini aşağı at" dedi, "Çünkü şöyle 
    yazılmıştır:'Tanrı, senin için meleklerine buyruk verecek.''Ayağın bir taşa 
    çarpmasın diyeSeni elleri üzerinde taşıyacaklar.'"
 
 Mat.4: 7 İsa İblis'e şu karşılığı verdi: "'Tanrın Rab'bi denemeyeceksin' 
    diye de yazılmıştır."
 
 Mat.4: 8 İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün 
    görkemiyle dünya ülkelerini göstererek,
 
 Mat.4: 9 "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi.
 
 Mat.4: 10 İsa ona şöyle karşılık verdi: "Çekil git, Şeytan! 'Tanrın Rab'be 
    tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin' diye yazılmıştır."
 
 Mat.4: 11 Bunun üzerine İblis İsa'yı bırakıp gitti. Melekler gelip İsa'ya 
    hizmet ettiler.
 
 İsa Müjde'yi Duyurmaya Başlıyor
 (Mar.1:14-15; Luk.4:14-15)
 
 Mat.4: 12 İsa, Yahya'nın tutuklandığını duyunca Celile'ye döndü.
 
 Mat.4: 13 Nasıra'dan ayrılarak Zevulun ve Naftali yöresinde, Celile Gölü 
    kıyısında bulunan Kefarnahum'a yerleşti.
 
 Mat.4: 14-15 Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine 
    gelsin diye oldu:"Zevulun ve Naftali bölgeleri,Şeria Irmağı'nın ötesinde, 
    Deniz Yolu'nda,Ulusların yaşadığı Celile!
 
 Mat.4: 16 Karanlıkta yaşayan halk,Büyük bir ışık gördü.Ölümün gölgelediği 
    diyarda Yaşayanlara ışık doğdu."
 
 Mat.4: 17 O günden sonra İsa şu çağrıda bulunmaya başladı: "Tövbe edin! 
    Çünkü Göklerin Egemenliği yaklaştı."
 
 İsa İlk Öğrencilerini Seçiyor
 (Mar.1:16-20; Luk.5:1-11)
 
 Mat.4: 18 İsa, Celile Gölü'nün kıyısında yürürken Petrus diye de anılan 
    Simun'la kardeşi Andreas'ı gördü. Balıkçı olan bu iki kardeş göle ağ 
    atıyorlardı.
 
 Mat.4: 19 Onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar 
    yapacağım."
 
 Mat.4: 20 Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler.
 
 Mat.4: 21 İsa daha ileri gidince başka iki kardeşi, Zebedi'nin oğulları 
    Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Babaları Zebedi'yle birlikte teknede ağlarını 
    onarıyorlardı.Onları da çağırdı.
 
 Mat.4: 22 Hemen tekneyi ve babalarını bırakıp İsa'nın ardından gittiler.
 
 İsa Hastaları İyileştiriyor
 (Luk.6:17-19)
 
 Mat.4: 23 İsa, Celile bölgesinin her tarafını dolaştı. Buralardaki 
    havralarda öğretiyor, göksel egemenliğin Müjdesi'ni duyuruyor, halk arasında 
    rastlanan her hastalığı, her illeti iyileştiriyordu.
 
 Mat.4: 24 Ünü bütün Suriye'ye yayılmıştı. Türlü hastalıklara yakalanmış 
    bütün hastaları, acı çekenleri, cinlileri, saralıları, felçlileri O'na 
    getirdiler; hepsini iyileştirdi.
 
 Mat.4: 25 Celile, Dekapolis, Yeruşalim, Yahudiye ve Şeria Irmağı'nın karşı 
    yakasından gelen büyük kalabalıklar O'nun ardından gidiyordu.
 
 BÖLÜM 5
 
 Gerçek Mutluluk
 (Luk.6:20-23)
 
 Mat.5: 1 İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına 
    geldi.
 
 Mat.5: 2 İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti:
 
 Mat.5: 3 "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara!Çünkü Göklerin Egemenliği 
    onlarındır.
 
 Mat.5: 4 Ne mutlu yaslı olanlara!Çünkü onlar teselli edilecekler.
 
 Mat.5: 5 Ne mutlu yumuşak huylu olanlara!Çünkü onlar yeryüzünü miras 
    alacaklar.
 
 Mat.5: 6 Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara!Çünkü onlar doyurulacaklar.
 
 Mat.5: 7 Ne mutlu merhametli olanlara!Çünkü onlar merhamet bulacaklar.
 
 Mat.5: 8 Ne mutlu yüreği temiz olanlara!Çünkü onlar Tanrı'yı görecekler.
 
 Mat.5: 9 Ne mutlu barışı sağlayanlara!Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek.
 
 Mat.5: 10 Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere!Çünkü Göklerin Egemenliği 
    onlarındır.
 
 Mat.5: 11 "Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size 
    karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size!
 
 Mat.5: 12 Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. 
    Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle zulmettiler."
 
 Tuz ve Işık
 (Mar.9:50; Luk.14:34-35)
 
 Mat.5: 13 "Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona 
    nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten 
    başka işe yaramaz.
 
 Mat.5: 14 "Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez.
 
 Mat.5: 15 Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, 
    kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar.
 
 Mat.5: 16 Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi 
    görerek göklerdeki Babanız'ı yüceltsinler!"
 
 Kutsal Yasa
 
 Mat.5: 17 "Kutsal Yasa'yı* ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak 
    için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.
 
 Mat.5: 18 Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey 
    gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok 
    olmayacak.
 
 Mat.5: 19 Bu nedenle, bu buyrukların en küçüğünden birini kim çiğner ve 
    başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliği'nde en küçük sayılacak. Ama 
    bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin 
    Egemenliği'nde büyük sayılacak.
 
 Mat.5: 20 Size şunu söyleyeyim: Doğruluğunuz din bilginleriyle* 
    Ferisiler'inkini* aşmadıkça, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz!"
 
 Öfke ve Cinayet
 
 Mat.5: 21 "Atalarımıza, 'Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak' 
    dendiğini duydunuz.
 
 Mat.5: 22 Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes 
    yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz*fx* söylerse, Yüksek 
    Kurul'da* yargılanacaktır.Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak 
    edecektir.
 
 Mat.5: 23-24 Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir 
    şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce 
    kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun.
 
 Mat.5: 25 Senden davacı olanla daha yoldayken çabucak anlaş. Yoksa o seni 
    yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir; sonunda da hapse 
    atılabilirsin.
 
 Mat.5: 26 Sana doğrusunu söyleyeyim, borcunun son kuruşunu*fx* ödemeden 
    oradan asla çıkamazsın."
 
 Zina ve Boşanma
 
 Mat.5: 27 "'Zina etmeyeceksin' dendiğini duydunuz.
 
 Mat.5: 28 Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, 
    yüreğinde o kadınla zina etmiş olur.
 
 Mat.5: 29 Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü 
    vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından 
    iyidir.
 
 Mat.5: 30 Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü 
    vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden 
    iyidir.
 
 Mat.5: 31 "'Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin' denmiştir.
 
 Mat.5: 32 Ama ben size diyorum ki, karısını fuhuş dışında bir nedenle 
    boşayan onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş 
    olur."
 
 Ant İçmek
 
 Mat.5: 33 "Yine atalarımıza, 'Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rab'bin 
    önünde içtiğin antları yerine getireceksin' dendiğini duydunuz.
 
 Mat.5: 34-35 Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin: Ne gök üzerine, 
    çünkü orası Tanrı'nın tahtıdır; ne yer üzerine, çünkü orası O'nun ayak 
    taburesidir;ne de Yeruşalim üzerine, çünkü orası Büyük Kral'ın kentidir.
 
 Mat.5: 36 Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya 
    da kara edemezsiniz.
 
 Mat.5: 37 'Evet'iniz evet, 'hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası 
    Şeytan'dandır*fx*."
 
 Göze Göz, Dişe Diş
 (Luk.6:29-30)
 
 Mat.5: 38 "'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz.
 
 Mat.5: 39 Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza 
    bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin.
 
 Mat.5: 40 Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da 
    verin.
 
 Mat.5: 41 Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.
 
 Mat.5: 42 Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri 
    çevirmeyin."
 
 Düşmanlarınızı Sevin
 (Luk.6:27-28,32-36)
 
 Mat.5: 43 "'Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin' dendiğini 
    duydunuz.
 
 Mat.5: 44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler 
    için dua edin.
 
 Mat.5: 45 Öyle ki, göklerdeki Babanız'ın oğulları olasınız. Çünkü O, 
    güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem 
    doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır.
 
 Mat.5: 46 Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi 
    görevlileri* de öyle yapmıyor mu?
 
 Mat.5: 47 Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış 
    olursunuz?Putperestler de öyle yapmıyor mu?
 
 Mat.5: 48 Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin 
    olun."
 
 BÖLÜM 6
 
 Yoksullara Yardım
 
 Mat.6: 1 "Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla 
    sergilemekten kaçının. Yoksa göklerdeki Babanız'dan ödül alamazsınız.
 
 Mat.6: 2 "Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan 
    etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve 
    sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini 
    almışlardır.
 
 Mat.6: 3 Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin.
 
 Mat.6: 4 Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören 
    Babanız sizi ödüllendirecektir."
 
 Dua
 (Luk.11:2-4)
 
 Mat.6: 5 "Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes 
    kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua 
    etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini 
    almışlardır.
 
 Mat.6: 6 Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve 
    gizlide olan Babanız'a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi 
    ödüllendirecektir.
 
 Mat.6: 7 Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp durmayın. 
    Onlar söz kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini sanırlar.
 
 Mat.6: 8 Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız nelere gereksinmeniz olduğunu 
    siz daha O'ndan dilemeden önce bilir.
 
 Mat.6: 9 "Bunun için siz şöyle dua edin:'Göklerdeki Babamız,Adın kutsal 
    kılınsın.
 
 Mat.6: 10 Egemenliğin gelsin.Gökte olduğu gibi, yeryüzünde deSenin istediğin 
    olsun.
 
 Mat.6: 11 Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver.
 
 Mat.6: 12 Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,Sen de bizim 
    suçlarımızı bağışla.
 
 Mat.6: 13 Ayartılmamıza izin verme.Bizi kötü olandan kurtar.Çünkü egemenlik, 
    güç ve yücelik Sonsuzlara dek senindir! Amin*fx*'.
 
 Mat.6: 14 "Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin 
    suçlarınızı bağışlar.
 
 Mat.6: 15 Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin 
    suçlarınızı bağışlamaz."
 
 Oruç
 
 Mat.6: 16 "Oruç* tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar 
    oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm 
    verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır.
 
 Mat.6: 17 Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın.
 
 Mat.6: 18 Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanız'a oruçlu 
    görünesiniz.Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir."
 
 Göksel Hazineler
 (Luk.12:33-36; 16:13)
 
 Mat.6: 19 "Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas 
    onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar.
 
 Mat.6: 20 Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve 
    ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.
 
 Mat.6: 21 Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.
 
 Mat.6: 22 "Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa*fx*, bütün bedeniniz 
    aydınlık olur.
 
 Mat.6: 23 Gözünüz bozuksa*fx*, bütün bedeniniz karanlık olur. Buna 
    göre,içinizdeki 'ışık' karanlıksa, ne korkunçtur o karanlık!
 
 Mat.6: 24 "Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip 
    öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, 
    hem de paraya*fx* kulluk edemezsiniz."
 
 Kaygılanmayın
 (Luk.12:22-31)
 
 Mat.6: 25 "Bu nedenle size şunu söylüyorum: 'Ne yiyip ne içeceğiz?' diye 
    canınız için, 'Ne giyeceğiz?' diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can 
    yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli değil mi?
 
 Mat.6: 26 Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda 
    yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan 
    çok daha değerli değil misiniz?
 
 Mat.6: 27 Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık*fx* uzatabilir?
 
 Mat.6: 28 Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl 
    büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler.
 
 Mat.6: 29 Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile 
    bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.
 
 Mat.6: 30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren 
    Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar?
 
 Mat.6: 31 "Öyleyse, 'Ne yiyeceğiz?' 'Ne içeceğiz?' ya da 'Ne giyeceğiz?' 
    diyerek kaygılanmayın.
 
 Mat.6: 32 Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız 
    bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir.
 
 Mat.6: 33 Siz öncelikle O'nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, 
    o zaman size bütün bunlar da verilecektir.
 
 Mat.6: 34 O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. 
    Her günün derdi kendine yeter."
 
 BÖLÜM 7
 
 Başkasını Yargılamayın
 (Luk.6:37-38,41-42)
 
 Mat.7: 1 "Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.
 
 Mat.7: 2 Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle 
    verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.
 
 Mat.7: 3 Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki 
    merteği farketmezsin?
 
 Mat.7: 4 Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, 'İzin ver, gözündeki 
    çöpü çıkarayım' dersin?
 
 Mat.7: 5 Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman 
    kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
 
 Mat.7: 6 "Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların önüne 
    atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi 
    parçalayabilirler."
 
 Tanrı'dan Dileyin
 (Luk.11:9-13)
 
 Mat.7: 7 "Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size 
    açılacaktır.
 
 Mat.7: 8 Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.
 
 Mat.7: 9 Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir?
 
 Mat.7: 10 Ya da balık isterse yılan verir?
 
 Mat.7: 11 Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar 
    vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız'ın, kendisinden dileyenlere güzel 
    armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?
 
 Mat.7: 12 "İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara 
    öyle davranın. Çünkü Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur."
 
 Dar Kapı, Geniş Kapı
 (Luk.13:24)
 
 Mat.7: 13 "Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol 
    enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.
 
 Mat.7: 14 Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar 
    azdır."
 
 Ağaç ve Meyvesi
 (Mat.12:33-35; Luk.6:43-44)
 
 Mat.7: 15 "Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek 
    yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır.
 
 Mat.7: 16 Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden 
    üzüm,devedikenlerinden incir toplanabilir mi?
 
 Mat.7: 17 Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve 
    verir.
 
 Mat.7: 18 İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez.
 
 Mat.7: 19 İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.
 
 Mat.7: 20 Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.
 
 Mat.7: 21 "Bana, 'Ya Rab, ya Rab!' diye seslenen herkes Göklerin 
    Egemenliği'ne girmeyecek. Ancak göklerdeki Babam'ın isteğini yerine getiren 
    girecektir.
 
 Mat.7: 22 O gün birçokları bana diyecek ki, 'Ya Rab, ya Rab! Biz senin 
    adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin 
    adınla birçok mucize yapmadık mı?'
 
 Mat.7: 23 O zaman ben de onlara açıkça, 'Sizi hiç tanımadım, uzak durun 
    benden, ey kötülük yapanlar!' diyeceğim."
 
 Sağlam Temel, Çürük Temel
 (Luk.6:47-49)
 
 Mat.7: 24 "İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine 
    kuran akıllı adama benzer.
 
 Mat.7: 25 Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, eve saldırır; ama ev 
    yıkılmaz.Çünkü kaya üzerine kurulmuştur.
 
 Mat.7: 26 Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini kum üzerine kuran 
    budala adama benzer.
 
 Mat.7: 27 Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, evi sarsar. Ev yıkılır; 
    yıkılışı da korkunç olur."
 
 Mat.7: 28 İsa konuşmasını bitirince, halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı.
 
 Mat.7: 29 Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi 
    öğretiyordu.
 
 BÖLÜM 8
 
 İsa Bir Cüzamlıyı İyileştiriyor
 (Mar.1:40-45; Luk.5:12-16)
 
 Mat.8: 1 İsa dağdan inince büyük bir kalabalık O'nun ardından gitti.
 
 Mat.8: 2 Bu sırada cüzamlı* bir adam yaklaşıp, "Ya Rab, istersen beni temiz 
    kılabilirsin" diyerek O'nun ayaklarına kapandı.
 
 Mat.8: 3 İsa elini uzatıp adama dokundu, "İsterim, temiz ol!" dedi. Adam 
    anında cüzamdan temizlendi.
 
 Mat.8: 4 Sonra İsa adama, "Sakın kimseye bir şey söyleme!" dedi. "Git, 
    kâhine* görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın 
    buyurduğu sunuyu sun."
 
 Yüzbaşının İmanı
 (Luk.7:1-10)
 
 Mat.8: 5-6 İsa Kefarnahum'a varınca bir yüzbaşı O'na gelip, "Ya Rab" diye 
    yalvardı, "Uşağım felç oldu, evde yatıyor; korkunç acı çekiyor."
 
 Mat.8: 7 İsa, "Gelip onu iyileştireceğim" dedi.
 
 Mat.8: 8 Ama yüzbaşı, "Ya Rab, evime girmene layık değilim" dedi, "Yeter ki 
    bir söz söyle, uşağım iyileşir.
 
 Mat.8: 9 Ben de buyruk altında bir adamım, benim de buyruğumda askerlerim 
    var. Birine, 'Git' derim, gider; ötekine, 'Gel' derim, gelir; köleme, 'Şunu 
    yap'derim, yapar."
 
 Mat.8: 10 İsa, duyduğu bu sözlere hayran kaldı. Ardından gelenlere, "Size 
    doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Ben İsrail'de böyle imanı olan birini görmedim.
 
 Mat.8: 11 Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan gelecek, 
    Göklerin Egemenliği'nde İbrahim'le, İshak'la ve Yakup'la birlikte sofraya 
    oturacaklar.
 
 Mat.8: 12 Ama bu egemenliğin asıl mirasçıları dışarıdaki karanlığa atılacak. 
    Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak."
 
 Mat.8: 13 Sonra İsa yüzbaşıya, "Git, inandığın gibi olsun" dedi.Ve uşak o 
    anda iyileşti.
 
 İsa Birçoklarını İyileştiriyor
 (Mar.1:29-34; Luk.4:38-41)
 
 Mat.8: 14 İsa Petrus'un evine geldiğinde onun kaynanasının ateşler içinde 
    yattığını gördü.
 
 Mat.8: 15 Eline dokununca kadının ateşi düştü. Kadın kalkıp İsa'ya hizmet 
    etmeye başladı.
 
 Mat.8: 16 Akşam olunca birçok cinliyi kendisine getirdiler. İsa onlardaki 
    kötü ruhları tek sözle kovdu, hastaların hepsini iyileştirdi.
 
 Mat.8: 17 Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin 
    diye oldu:"Zayıflıklarımızı O kaldırdı,Hastalıklarımızı O üstlendi."
 
 İsa'yı İzlemenin Bedeli
 (Luk.9:57-62)
 
 Mat.8: 18 İsa, çevresindeki kalabalığı görünce gölün karşı yakasına 
    geçilmesini buyurdu.
 
 Mat.8: 19 O sırada din bilginlerinden* biri O'na yaklaşıp, "Öğretmenim" 
    dedi,"Nereye gidersen, senin ardından geleceğim."
 
 Mat.8: 20 İsa ona, "Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu'nun* 
    başını yaslayacak bir yeri yok" dedi.
 
 Mat.8: 21 Başka bir öğrencisi İsa'ya, "Ya Rab, izin ver, önce gidip babamı 
    gömeyim" dedi.
 
 Mat.8: 22 İsa ona, "Ardımdan gel" dedi. "Bırak ölüleri, kendi ölülerini 
    kendileri gömsün."
 
 İsa Fırtınayı Dindiriyor
 (Mar.4:35-41; Luk.8:22-25)
 
 Mat.8: 23 İsa tekneye binince, ardından öğrencileri de bindi.
 
 Mat.8: 24 Gölde ansızın büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, dalgalar teknenin 
    üzerinden aşıyordu. İsa bu arada uyuyordu.
 
 Mat.8: 25 Öğrenciler gidip O'nu uyandırarak, "Ya Rab, kurtar bizi, yoksa 
    öleceğiz!" dediler.
 
 Mat.8: 26 İsa, "Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?" dedi. Sonra kalkıp 
    rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu.
 
 Mat.8: 27 Hepsi hayret içinde kaldı. "Bu nasıl bir adam ki, rüzgar da göl de 
    O'nun sözünü dinliyor?" dediler.
 
 İki Cinlinin İyileştirilmesi
 (Mar.5:1-20; Luk.8:26-39)
 
 Mat.8: 28 İsa gölün karşı yakasında Gadaralılar'ın memleketine vardı. Orada 
    O'nu mezarlık mağaralardan çıkan iki cinli karşıladı. Bunlar öyle 
    tehlikeliydi ki,kimse o yoldan geçemiyordu.
 
 Mat.8: 29 İsa'ya, "Ey Tanrı'nın Oğlu, bizden ne istiyorsun?" diye 
    bağırdılar."Buraya, vaktinden önce bize işkence etmek için mi geldin?"
 
 Mat.8: 30 Onlardan uzakta otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı.
 
 Mat.8: 31 Cinler İsa'ya, "Bizi kovacaksan, şu domuz sürüsüne gönder" diye 
    yalvardılar.
 
 Mat.8: 32 İsa onlara, "Gidin!" dedi. Cinler de adamlardan çıkıp domuzların 
    içine girdiler. O anda bütün sürü dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp 
    boğuldu.
 
 Mat.8: 33 Domuzları güdenler kaçıp kente gittiler. Cinli adamlarla ilgili 
    haberler dahil, olup bitenlerin hepsini anlattılar.
 
 Mat.8: 34 Bunun üzerine bütün kent halkı İsa'yı karşılamaya çıktı. O'nu 
    görünce bölgelerinden ayrılması için yalvardılar.
 
 BÖLÜM 9
 
 Bir Felçlinin İyileştirilmesi
 (Mar.2:1-12; Luk.5:17-26)
 
 Mat.9: 1 İsa tekneye binip karşı kıyıya geçti ve kendi kentine gitti.
 
 Mat.9: 2 Kendisine, yatak üzerinde felçli bir adam getirdiler. İsa onların 
    imanını görünce felçliye, "Cesur ol, oğlum, günahların bağışlandı" dedi.
 
 Mat.9: 3 Bunun üzerine bazı din bilginleri içlerinden, "Bu adam Tanrı'ya 
    küfrediyor!" dediler.
 
 Mat.9: 4 Onların ne düşündüklerini bilen İsa dedi ki, "Yüreğinizde neden 
    kötü düşüncelere yer veriyorsunuz?
 
 Mat.9: 5 Hangisi daha kolay? 'Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa 'Kalk, 
    yürü' demek mi?
 
 Mat.9: 6 Ne var ki, İnsanoğlu'nun* yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine 
    sahipolduğunu bilesiniz diye..." Sonra felçliye, "Kalk, yatağını topla, 
    evine git!" dedi.
 
 Mat.9: 7 Adam da kalkıp evine gitti.
 
 Mat.9: 8 Halk bunu görünce korkuya kapıldı. İnsana böyle bir yetki veren 
    Tanrı'yı yücelttiler.
 
 Matta'nın Öğrencilere Katılması
 (Mar.2:13-17; Luk.5:27-32)
 
 Mat.9: 9 İsa oradan geçerken, vergi toplama yerinde oturan birini gördü. 
    Matta adındaki bu adama, "Ardımdan gel" dedi. Adam da kalkıp İsa'nın 
    ardından gitti.
 
 Mat.9: 10 Sonra İsa, Matta'nın evinde sofrada otururken, birçok vergi 
    görevlisiyle* günahkâr gelip O'nunla ve öğrencileriyle birlikte sofraya 
    oturdu.
 
 Mat.9: 11 Bunu gören Ferisiler, İsa'nın öğrencilerine, "Sizin öğretmeniniz 
    neden vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yemek yiyor?" diye 
    sordular.
 
 Mat.9: 12 İsa bunu duyunca şöyle dedi: "Sağlamların değil, hastaların hekime 
    ihtiyacı var.
 
 Mat.9: 13 Gidin de, 'Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını 
    öğrenin. Çünkü ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim."
 
 Oruçla İlgili Soru
 (Mar.2:18-22; Luk.5:33-39)
 
 Mat.9: 14 Bu arada Yahya'nın öğrencileri gelip İsa'ya, "Neden biz ve 
    Ferisiler oruç tutuyoruz da senin öğrencilerin tutmuyor?" diye sordular.
 
 Mat.9: 15 İsa şöyle karşılık verdi: "Güvey aralarındayken, davetliler yas 
    tutar mı? Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, o zaman oruç 
    tutacaklar.
 
 Mat.9: 16 Hiç kimse eski giysiyi yeni kumaş parçasıyla yamamaz. Çünkü yeni 
    kumaş çeker, giysiden kopar, yırtık daha beter olur.
 
 Mat.9: 17 Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa tulumlar 
    patlar; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. Yeni şarap yeni 
    tulumlara konur,böylece her ikisi de korunmuş olur."
 
 Dirilen Kız, İyileşen Kadın
 (Mar.5:21-43; Luk.8:40-56)
 
 Mat.9: 18 İsa onlara bu sözleri söylerken bir havra yöneticisi gelip O'nun 
    önünde yere kapanarak, "Kızım az önce öldü. Ama sen gelip elini onun üzerine 
    koyarsan, dirilecek" dedi.
 
 Mat.9: 19 İsa kalkıp öğrencileriyle birlikte adamın ardından gitti.
 
 Mat.9: 20 Tam o sırada, on iki yıldır kanaması olan bir kadın İsa'nın 
    arkasından yetişip giysisinin eteğine dokundu.
 
 Mat.9: 21 İçinden, "Giysisine bir dokunsam kurtulurum" diyordu.
 
 Mat.9: 22 İsa arkasına dönüp onu görünce, "Cesur ol, kızım! İmanın seni 
    kurtardı" dedi. Ve kadın o anda iyileşti.
 
 Mat.9: 23-24 İsa, yöneticinin evine varıp kaval çalanlarla gürültülü 
    kalabalığı görünce, "Çekilin!" dedi. "Kız ölmedi, uyuyor." Onlar ise 
    kendisiyle alay ettiler.
 
 Mat.9: 25 Kalabalık dışarı çıkarılınca İsa içeri girip kızın elini tuttu, 
    kız ayağa kalktı.
 
 Mat.9: 26 Bu haber bütün bölgeye yayıldı.
 
 İki Körle Bir Dilsizin İyileştirilmesi
 
 Mat.9: 27 İsa oradan ayrılırken iki kör, "Ey Davut Oğlu, halimize acı!" diye 
    feryat ederek O'nun ardından gittiler.
 
 Mat.9: 28 İsa eve girince körler yanına geldi. Onlara, "İstediğinizi 
    yapabileceğime inanıyor musunuz?" diye sordu. Körler, "İnanıyoruz, ya Rab!" 
    dediler.
 
 Mat.9: 29 Bunun üzerine İsa körlerin gözlerine dokunarak, "İmanınıza göre 
    olsun" dedi.
 
 Mat.9: 30 Ve adamların gözleri açıldı İsa, "Sakın kimse bunu bilmesin" 
    diyerek onları sıkı sıkı uyardı.
 
 Mat.9: 31 Onlar ise çıkıp İsa'yla ilgili haberi bütün bölgeye yaydılar.
 
 Mat.9: 32 Adamlar çıkarken İsa'ya dilsiz bir cinli getirdiler.
 
 Mat.9: 33 Cin kovulunca adamın dili çözüldü. Halk hayret içinde, "İsrail'de 
    böylesi hiç görülmemiştir" diyordu.
 
 Mat.9: 34 Ferisiler ise, "Cinleri, cinlerin önderinin gücüyle kovuyor" 
    diyorlardı.
 
 Ürün Bol, İşçi Az
 
 Mat.9: 35 İsa bütün kent ve köyleri dolaşarak havralarda öğretiyor, göksel 
    egemenliğin Müjdesi'ni duyuruyor, her hastalığı, her illeti iyileştiriyordu.
 
 Mat.9: 36 Kalabalıkları görünce onlara acıdı. Çünkü çobansız koyunlar gibi 
    şaşkın ve perişandılar.
 
 Mat.9: 37 O zaman İsa öğrencilerine, "Ürün bol, ama işçi az" dedi,
 
 Mat.9: 38 "Bu nedenle ürünün sahibi Rab'be yalvarın, ürününü kaldıracak 
    işçiler göndersin."
 
 BÖLÜM 10
 
 İsa On İki Elçisini Göreve Gönderiyor
 (Mar.3:13-19; 6:7-13; Luk.6:12-16; 9:1-6)
 
 Mat.10: 1 İsa on iki öğrencisini yanına çağırıp onlara kötü ruhlar üzerinde 
    yetki verdi. Böylece kötü ruhları kovacak, her hastalığı, her illeti 
    iyileştireceklerdi.
 
 Mat.10: 2-4 Bu on iki elçinin adları şöyle: Birincisi Petrus adıyla bilinen 
    Simun,onun kardeşi Andreas, Zebedi'nin oğulları Yakup ve Yuhanna, Filipus ve 
    Bartalmay, Tomas ve vergi görevlisi Matta, Alfay oğlu Yakup ve 
    Taday,Yurtsever* Simun ve İsa'ya ihanet eden Yahuda İskariot.
 
 Mat.10: 5 İsa Onikiler'i şu buyrukla halkın arasına gönderdi: "Öteki 
    ulusların arasına girmeyin. Samiriyeliler'in kentlerine de uğramayın.
 
 Mat.10: 6 Bunun yerine, İsrail halkının yitik koyunlarına gidin.
 
 Mat.10: 7 Gittiğiniz her yerde Göklerin Egemenliği'nin yaklaştığını duyurun.
 
 Mat.10: 8 Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltin, cüzamlıları* temiz 
    kılın,cinleri kovun. Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.
 
 Mat.10: 9 Kuşağınıza altın, gümüş, ya da bakır para koymayın.
 
 Mat.10: 10 Yolculuk için ne torba, ne yedek mintan, ne çarık, ne de değnek 
    alın.Çünkü işçi yiyeceğini hak eder.
 
 Mat.10: 11 Hangi kent ya da köye girerseniz, orada saygıdeğer birini arayın 
    ve ayrılıncaya dek onunla kalın.
 
 Mat.10: 12 Onun evine girerken, evdekilere esenlik dileyin.
 
 Mat.10: 13 Eğer evdekiler buna layıksa, dilediğiniz esenlik üzerlerinde 
    kalsın; layık değillerse, size geri dönsün.
 
 Mat.10: 14 Sizi kabul etmez, sözlerinizi dinlemezlerse o evden ya da kentten 
    ayrılırken, ayaklarınızın tozunu silkin.
 
 Mat.10: 15 Size doğrusunu söyleyeyim, yargı günü o kentin hali Sodom'la 
    Gomora bölgesinin halinden beter olacaktır."
 
 Gelecekteki Sıkıntılar
 (Mar.13:9-13; Luk.21:12-17)
 
 Mat.10: 16 "İşte, sizi koyunlar gibi kurtların arasına gönderiyorum. Yılan 
    gibi zeki, güvercin gibi saf olun.
 
 Mat.10: 17 İnsanlardan sakının. Çünkü sizi mahkemelere verecek, havralarında 
    kamçılayacaklar.
 
 Mat.10: 18 Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece 
    onlara ve uluslara tanıklık edeceksiniz.
 
 Mat.10: 19 Sizleri mahkemeye verdiklerinde, neyi nasıl söyleyeceğinizi 
    düşünerek kaygılanmayın. Ne söyleyeceğiniz o anda size bildirilecek.
 
 Mat.10: 20 Çünkü konuşan siz değil, aracılığınızla konuşan Babanız'ın Ruhu 
    olacak.
 
 Mat.10: 21 "Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne 
    babaya başkaldırıp onları öldürtecek.
 
 Mat.10: :22 Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna 
    kadar dayanan kurtulacaktır.
 
 Mat.10: 23 Bir kentte size zulmettikleri zaman ötekine kaçın. Size doğrusunu 
    söyleyeyim, İnsanoğlu* gelinceye dek İsrail'in bütün kentlerini 
    dolaşmışolmayacaksınız.
 
 Mat.10: 24 "Öğrenci öğretmeninden, köle efendisinden üstün değildir.
 
 Mat.10: 25 Öğrencinin öğretmeni gibi, kölenin de efendisi gibi olması 
    yeterlidir.İnsanlar evin efendisine Baalzevul* derlerse, ev halkına neler 
    demezler!"
 
 Kimden Korkmalı
 (Luk.12:2-9)
 
 Mat.10: 26 "Bu yüzden onlardan korkmayın. Çünkü örtülü olup da açığa 
    çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur.
 
 Mat.10: 27 Size karanlıkta söylediklerimi, siz gün ışığında söyleyin. 
    Kulağınıza fısıldananı, damlardan duyurun.
 
 Mat.10: 28 Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da 
    bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı'dan korkun.
 
 Mat.10: 29 İki serçe bir meteliğe satılmıyor mu? Ama Babanız'ın izni olmadan 
    bunlardan bir teki bile yere düşmez.
 
 Mat.10: 30 Size gelince, başınızdaki bütün saçlar bile sayılıdır.
 
 Mat.10: 31 Onun için korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz.
 
 Mat.10: 32 "İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de 
    göklerdeki Babam'ın önünde açıkça kabul edeceğim.
 
 Mat.10: 33 İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerdeki Babam'ın 
    önünde inkâr edeceğim."
 
 İsa'ya Layık Olmak
 (Mar.9:41; Luk.12:51-53; 14:26-27)
 
 Mat.10: 34 "Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç 
    getirmeye geldim.
 
 Mat.10: 35 Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın 
    arasına ayrılık sokmaya geldim.
 
 Mat.10: 36 'İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak.'
 
 Mat.10: 37 Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık 
    değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık 
    değildir.
 
 Mat.10: 38 Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir.
 
 Mat.10: 39 Canını kurtaran onu yitirecek. Canını benim uğruma yitiren ise 
    onu kurtaracaktır.
 
 Mat.10: 40 "Sizi kabul eden beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni 
    göndereni kabul etmiş olur.
 
 Mat.10: 41 Bir peygamberi peygamber olduğu için kabul eden, peygambere 
    yaraşan bir ödül alacaktır. Doğru birini doğru olduğu için kabul eden, doğru 
    kişiye yaraşan bir ödül alacaktır.
 
 Mat.10: 42 Bu sıradan kişilerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak 
    soğuk su bile veren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır."
 
 BÖLÜM 11
 
 İsa ve Vaftizci Yahya
 (Luk.7:18-35)
 
 Mat.11: 1 İsa, on iki öğrencisine bu buyrukları verdikten sonra onların 
    kentlerinde öğretmek ve Tanrı sözünü duyurmak üzere oradan ayrıldı.
 
 Mat.11: 2-3 Tutukevinde bulunan Yahya, Mesih'in yaptığı işleri duyunca, O'na 
    gönderdiği öğrencileri aracılığıyla şunu sordu: "Gelecek Olan sen misin, 
    yoksa başkasını mı bekleyelim?"
 
 Mat.11: 4 İsa onlara şöyle karşılık verdi: "Gidin, işitip gördüklerinizi 
    Yahya'ya bildirin.
 
 Mat.11: 5 Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz 
    kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara 
    duyuruluyor.
 
 Mat.11: 6 Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!"
 
 Mat.11: 7 Yahya'nın öğrencileri ayrılırken İsa halka Yahya'dan söz etmeye 
    başladı. "Çöle ne görmeye gittiniz?" dedi. "Rüzgarda sallanan bir kamış mı?
 
 Mat.11: 8 Söyleyin, ne görmeye gittiniz? Pahalı giysiler giymiş bir adam mı? 
    Oysa pahalı giysi giyenler, kral saraylarında bulunur.
 
 Mat.11: 9 Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Size şunu 
    söyleyeyim, gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür.
 
 Mat.11: 10 'İşte, habercimi senin önünden gönderiyorum; O önden gidip senin 
    yolunu hazırlayacak' diye yazılmış olan sözler onunla ilgilidir.
 
 Mat.11: 11 Size doğrusunu söyleyeyim, kadından doğanlar arasında Vaftizci 
    Yahya'dan daha üstün biri çıkmamıştır. Bununla birlikte, Göklerin 
    Egemenliği'nde en küçük olan ondan üstündür.
 
 Mat.11: 12 Vaftizci Yahya'nın ortaya çıktığı günden bu yana Göklerin 
    Egemenliği zorlanıyor, zorlu kişiler onu ele geçirmeye çalışıyor*fx*.
 
 Mat.11: 13 Yahya'ya dek bütün peygamberlerle Kutsal Yasa, olacakları önceden 
    bildirdiler.
 
 Mat.11: 14 Eğer bunu kabul etmek isterseniz, gelecek olan İlyas odur.
 
 Mat.11: 15 Kulağı olan, işitsin!
 
 Mat.11: 16-17 "Bu kuşağın insanlarını neye benzeteyim? Çarşı meydanlarında 
    oturup arkadaşlarına, 'Size kaval çaldık, oynamadınız; Ağıt yaktık, 
    dövünmediniz' diye seslenen çocuklara benziyorlar.
 
 Mat.11: 18 Yahya geldiği zaman oruç tutup içkiden kaçındı, ona 'cinli' 
    diyorlar.
 
 Mat.11: 19 İnsanoğlu* geldiği zaman yiyip içti. Bu kez de diyorlar ki, 'Şu 
    obur ve ayyaş adama bakın! Vergi görevlileri* ve günahkârlarla dost oldu!' 
    Ne var ki bilgelik, ortaya koyduğu işlerle doğrulanır."
 
 Tövbe Etmeyen Kentler
 (Luk.10:13-15)
 
 Mat.11: 20-21 Sonra İsa, mucizelerinin çoğunu yapmış olduğu kentleri, tövbe 
    etmedikleri için şöyle azarlamaya başladı: "Vay haline, ey Horazin! Vay 
    haline, ey Beytsayda! Sizlerde yapılan mucizeler Sur ve Sayda'da yapılmış 
    olsaydı, çoktan çul* kuşanıp kül içinde oturarak tövbe etmiş olurlardı.
 
 Mat.11: 22 Size şunu söyleyeyim, yargı günü sizin haliniz Sur ve Sayda'nın 
    halinden beter olacaktır!
 
 Mat.11: 23 Ya sen, ey Kefarnahum, göğe mi çıkarılacaksın? Hayır, ölüler 
    diyarına indirileceksin! Çünkü sende yapılan mucizeler Sodom'da yapılmış 
    olsaydı, bugüne dek ayakta kalırdı.
 
 Mat.11: 24 Sana şunu söyleyeyim, yargı günü senin halin Sodom bölgesinin 
    halinden beter olacaktır!"
 
 Yorgunlara Müjde
 (Luk.10:21-22)
 
 Mat.11: 25 İsa bundan sonra şöyle dedi: "Baba, yerin ve göğün Rabbi! Bu 
    gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtığın için 
    sana şükrederim.
 
 Mat.11: 26 Evet Baba, senin isteğin buydu.
 
 Mat.11: 27 "Babam her şeyi bana teslim etti. Oğul'u, Baba'dan başka kimse 
    tanımaz. Baba'yı da Oğul'dan ve Oğul'un O'nu tanıtmak istediği kişilerden 
    başkası tanımaz.
 
 Mat.11: 28 "Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size 
    rahat veririm.
 
 Mat.11: 29 Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, 
    alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.
 
 Mat.11: 30 Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir."
 
 BÖLÜM 12
 
 Şabat Günü Sorunu
 (Mar.2:23-3:6; Luk.6:1-11)
 
 Mat.12: 1 O sıralarda, bir Şabat Günü* İsa ekinler arasından geçiyordu. 
    Öğrencileri acıkınca başakları koparıp yemeye başladılar.
 
 Mat.12: 2 Bunu gören Ferisiler İsa'ya, "Bak, öğrencilerin Şabat Günü yasak 
    olanı yapıyor" dediler.
 
 Mat.12: 3 İsa onlara, "Davut'la yanındakiler acıkınca Davut'un ne yaptığını 
    okumadınız mı?" diye sordu.
 
 Mat.12: 4 "Tanrı'nın evine girdi, kendisinin ve yanındakilerin yemesi yasak 
    olan, ancak kâhinlerin yiyebileceği adak ekmeklerini* yedi.
 
 Mat.12: 5 Ayrıca kâhinlerin her hafta tapınakta Şabat Günü'yle ilgili 
    buyruğu çiğnedikleri halde suçlu sayılmadıklarını Kutsal Yasa'da okumadınız 
    mı?
 
 Mat.12: 6 Size şunu söyleyeyim, burada tapınaktan daha üstün bir şey var.
 
 Mat.12: 7 Eğer siz, 'Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını 
    bilseydiniz, suçsuzları yargılamazdınız.
 
 Mat.12: 8 Çünkü İnsanoğlu* Şabat Günü'nün de Rabbi'dir."
 
 Mat.12: 9 İsa oradan ayrılıp onların havrasına gitti.
 
 Mat.12: 10 Orada eli sakat bir adam vardı. İsa'yı suçlamak amacıyla 
    kendisine, "Şabat Günü bir hastayı iyileştirmek Kutsal Yasa'ya uygun mudur?" 
    diye sordular.
 
 Mat.12: 11 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Hanginizin bir koyunu olur da 
    Şabat Günü çukura düşerse onu tutup çıkarmaz?
 
 Mat.12: 12 İnsan koyundan çok daha değerlidir! Demek ki, Şabat Günü iyilik 
    yapmak Yasa'ya uygundur."
 
 Mat.12: 13 Sonra adama, "Elini uzat" dedi. Adam elini uzattı. Eli öteki gibi 
    yine sapasağlam oluverdi.
 
 Mat.12: 14 Bunun üzerine Ferisiler dışarı çıktılar, İsa'yı yok etmek için 
    anlaştılar.
 
 Tanrı'nın Seçtiği Kul
 
 Mat.12: 15 İsa bunu bildiği için oradan ayrıldı. Birçok kişi ardından gitti. 
    İsa hepsini iyileştirdi.
 
 Mat.12: 16 Kim olduğunu açıklamamaları için onları uyardı.
 
 Mat.12: 17-18 Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine 
    gelsin diye oldu: "İşte Kulum, O'nu ben seçtim. Gönlümün hoşnut olduğu 
    sevgili Kulum O'dur. Ruhum'u O'nun üzerine koyacağım, O da adaleti uluslara 
    bildirecek.
 
 Mat.12: 19 Çekişip bağırmayacak, Sokaklarda kimse O'nun sesini duymayacak.
 
 Mat.12: 20 Ezilmiş kamışı kırmayacak, Tüten fitili söndürmeyecek, Ve sonunda 
    adaleti zafere ulaştıracak.
 
 Mat.12: 21 Uluslar da O'nun adına umut bağlayacak."
 
 İsa ve Baalzevul
 (Mar.3:20-30; Luk.6:43-45; 11:14-23)
 
 Mat.12: 22 Daha sonra İsa'ya kör ve dilsiz bir cinli getirdiler. İsa adamı 
    iyileştirdi. Adam konuşmaya, görmeye başladı.
 
 Mat.12: 23 Bütün kalabalık şaşırıp kaldı. "Bu, Davut'un Oğlu* olabilir mi?" 
    diye soruyorlardı.
 
 Mat.12: 24 Ferisiler bunu duyunca, "Bu adam cinleri, ancak cinlerin önderi 
    Baalzevul'un* gücüyle kovuyor" dediler.
 
 Mat.12: 25 Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: "Kendi içinde 
    bölünen ülke yıkılır. Kendi içinde bölünen kent ya da ev ayakta kalamaz.
 
 Mat.12: 26 Eğer Şeytan Şeytan'ı kovarsa, kendi içinde bölünmüş demektir. Bu 
    durumda onun egemenliği nasıl ayakta kalabilir?
 
 Mat.12: 27 Eğer ben cinleri Baalzevul'un gücüyle kovuyorsam, sizin 
    adamlarınız kimin gücüyle kovuyor? Bu durumda sizi kendi adamlarınız 
    yargılayacak.
 
 Mat.12: 28 Ama ben cinleri Tanrı'nın Ruhu'yla kovuyorsam, Tanrı'nın 
    Egemenliği üzerinize gelmiş demektir.
 
 Mat.12: 29 "Bir kimse güçlü adamın evine girip malını nasıl çalabilir? Ancak 
    onu bağladıktan sonra evini soyabilir.
 
 Mat.12: 30 "Benden yana olmayan bana karşıdır. Benimle birlikte toplamayan 
    dağıtıyor demektir.
 
 Mat.12: 31 Bunun için size diyorum ki, insanların işlediği her günah, ettiği 
    her küfür bağışlanacak; ama Ruh'a edilen küfür bağışlanmayacaktır.
 
 Mat.12: 32 İnsanoğlu'na* karşı bir söz söyleyen, bağışlanacak; ama Kutsal 
    Ruh'a karşı bir söz söyleyen, ne bu çağda, ne de gelecek çağda 
    bağışlanacaktır.
 
 Mat.12: 33 "Ya ağacı iyi, meyvesini de iyi sayın; ya da ağacı kötü, 
    meyvesini de kötü sayın. Çünkü her ağaç meyvesinden tanınır.
 
 Mat.12: 34 Sizi engerekler soyu! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler 
    söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.
 
 Mat.12: 35 İyi insan içindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan 
    içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır.
 
 Mat.12: 36 Size şunu söyleyeyim, insanlar söyledikleri her boş söz için 
    yargı günü hesap verecekler.
 
 Mat.12: 37 Kendi sözlerinizle aklanacak, yine kendi sözlerinizle suçlu 
    çıkarılacaksınız."
 
 Yunus'un Belirtisi
 (Mar.8:11-12; Luk.11:24-26,29-32)
 
 Mat.12: 38 Bunun üzerine bazı din bilginleri ve Ferisiler, "Öğretmenimiz, 
    senden doğaüstü bir belirti görmek istiyoruz" dediler.
 
 Mat.12: 39 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Kötü ve vefasız kuşak bir belirti 
    istiyor! Ama ona Peygamber Yunus'un belirtisinden başka bir belirti 
    gösterilmeyecektir.
 
 Mat.12: 40 Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa, 
    İnsanoğlu* da üç gün üç gece yerin bağrında kalacaktır.
 
 Mat.12: 41 Ninova halkı, yargı günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı 
    yargılayacak. Çünkü Ninovalılar, Yunus'un çağrısı üzerine tövbe ettiler. 
    Bakın, Yunus'tan daha üstün olan buradadır.
 
 Mat.12: 42 Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı 
    yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman'ın bilgece sözlerini dinlemek için 
    dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın, Süleyman'dan daha üstün olan 
    buradadır.
 
 Mat.12: 43 "Kötü ruh insandan çıkınca kurak yerlerde dolanıp huzur arar, ama 
    bulamaz.
 
 Mat.12: 44 O zaman, 'Çıktığım eve, kendi evime döneyim' der. Eve gelince 
    orayı bomboş, süpürülmüş, düzeltilmiş bulur.
 
 Mat.12: 45 Bunun üzerine gider, yanına kendisinden kötü yedi ruh daha alır 
    ve eve girip yerleşirler. Böylece o kişinin son durumu ilkinden beter olur. 
    Bu kötü kuşağın başına gelecek olan da budur."
 
 İsa'nın Annesi ve Kardeşleri
 (Mar.3:31-35; Luk.8:19-21)
 
 Mat.12: 46 İsa daha halka konuşurken, annesiyle kardeşleri geldi. Dışarıda 
    durmuş, O'nunla konuşmak istiyorlardı.
 
 Mat.12: 47 Birisi İsa'ya, "Bak, annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, 
    seninle görüşmek istiyorlar" dedi.
 
 Mat.12: 48 İsa, kendisiyle konuşana, "Kimdir annem, kimdir kardeşlerim?" 
    karşılığını verdi.
 
 Mat.12: 49 Eliyle öğrencilerini göstererek, "İşte annem, işte kardeşlerim!" 
    dedi.
 
 Mat.12: 50 "Göklerdeki Babam'ın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, 
    kızkardeşim ve annem odur."
 
 BÖLÜM 13
 
 Tohum Benzetmesi
 (Mar.4:1-20; Luk.8:4-15)
 
 Mat.13: 1 Aynı gün İsa evden çıktı, gidip göl kıyısında oturdu.
 
 Mat.13: 2 Çevresinde büyük bir kalabalık toplandı. Bu yüzden İsa tekneye 
    binip oturdu. Bütün kalabalık kıyıda duruyordu.
 
 Mat.13: 3 İsa onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. "Bakın" dedi, 
    "Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı.
 
 Mat.13: 4 Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bunları 
    yedi.
 
 Mat.13: 5 Kimi, toprağı az, kayalık yerlere düştü; toprak derin olmadığından 
    hemen filizlendi.
 
 Mat.13: 6 Ne var ki, güneş doğunca kavruldular, kök salamadıkları için 
    kuruyup gittiler.
 
 Mat.13: 7 Kimi, dikenler arasına düştü. Dikenler büyüdü, filizleri boğdu.
 
 Mat.13: 8 Kimi ise iyi toprağa düştü. Bazısı yüz, bazısı altmış, bazısı da 
    otuz kat ürün verdi.
 
 Mat.13: 9 Kulağı olan işitsin!"
 
 Mat.13: 10 Öğrencileri gelip İsa'ya, "Halka neden benzetmelerle 
    konuşuyorsun?" diye sordular.
 
 Mat.13: 11 İsa şöyle yanıtladı: "Göklerin Egemenliği'nin sırlarını bilme 
    ayrıcalığı size verildi, ama onlara verilmedi.
 
 Mat.13: 12 Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek, bolluğa 
    kavuşturulacak. Ama kimde yoksa, elindeki de alınacak.
 
 Mat.13: 13 Onlara benzetmelerle konuşmamın nedeni budur. Çünkü, 'Gördükleri 
    halde görmezler, Duydukları halde duymaz ve anlamazlar.'
 
 Mat.13: 14 "Böylece Yeşaya'nın peygamberlik sözü onlar için gerçekleşmiş 
    oldu: 'Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız, Bakacak bakacak, ama hiç 
    görmeyeceksiniz!
 
 Mat.13: 15 Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, Kulakları ağırlaştı. 
    Gözlerini kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, Kulakları duymasın, 
    yürekleri anlamasın Ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.'
 
 Mat.13: 16 "Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız işitiyor!
 
 Mat.13: 17 Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice doğru kişiler 
    sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama göremediler. Sizin 
    işittiklerinizi işitmek istediler, ama işitemediler.
 
 Mat.13: 18 "Şimdi ekinciyle ilgili benzetmeyi siz dinleyin.
 
 Mat.13: 19 Kim göksel egemenlikle ilgili sözü işitir de anlamazsa, kötü 
    olan* gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür. Yol kenarına ekilen tohum 
    işte budur.
 
 Mat.13: 20-21 Kayalık yerlere ekilen ise işittiği sözü hemen sevinçle kabul 
    eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre dayanan kişidir. Böyle biri 
    Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer.
 
 Mat.13: 22 Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal 
    kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller.
 
 Mat.13: 23 İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine benzer. 
    Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi de otuz kat."
 
 Deliceler Benzetmesi
 
 Mat.13: 24 İsa onlara başka bir benzetme anlattı: "Göklerin Egemenliği, 
    tarlasına iyi tohum eken adama benzer" dedi.
 
 Mat.13: 25 "Herkes uyurken, adamın düşmanı geldi, buğdayın arasına delice 
    ekip gitti.
 
 Mat.13: 26 Ekin gelişip başak salınca, deliceler de göründü.
 
 Mat.13: 27 "Mal sahibinin köleleri gelip ona şöyle dediler: 'Efendimiz, sen 
    tarlana iyi tohum ekmedin mi? Bu deliceler nereden çıktı?'
 
 Mat.13: 28 "Mal sahibi, 'Bunu bir düşman yapmıştır' dedi. "'Gidip deliceleri 
    toplamamızı ister misin?' diye sordu köleler.
 
 Mat.13: 29 "'Hayır' dedi adam. 'Deliceleri toplarken belki buğdayı da 
    sökersiniz.
 
 Mat.13: 30 Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti 
    orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. 
    Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun.'"
 
 Hardal Tanesi ve Maya Benzetmeleri
 (Mar.4:30-34; Luk.13:18-21)
 
 Mat.13: 31 İsa onlara bir benzetme daha anlattı: "Göklerin Egemenliği, bir 
    adamın tarlasına ektiği hardal tanesine benzer" dedi.
 
 Mat.13: 32 "Hardal tohumların en küçüğü olduğu halde, gelişince bahçe 
    bitkilerinin boyunu aşar, ağaç olur. Böylece kuşlar gelip dallarında 
    barınır."
 
 Mat.13: 33 İsa onlara başka bir benzetme anlattı: "Göklerin Egemenliği, bir 
    kadının üç ölçek*fx* una karıştırdığı mayaya benzer. Sonunda bütün hamur 
    kabarır."
 
 Mat.13: 34 İsa bütün bunları halka benzetmelerle anlattı. Benzetme 
    kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı.
 
 Mat.13: 35 Bu, peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye 
    oldu: "Ağzımı benzetmeler anlatarak açacağım, Dünyanın kuruluşundan beri 
    Gizli kalmış sırları dile getireceğim."
 
 Deliceler Benzetmesi Açıklanıyor
 
 Mat.13: 36 Bundan sonra İsa halktan ayrılıp eve gitti. Öğrencileri yanına 
    gelip, "Tarladaki delicelerle ilgili benzetmeyi bize açıkla" dediler.
 
 Mat.13: 37 İsa, "İyi tohumu eken, İnsanoğlu'dur*" diye karşılık verdi.
 
 Mat.13: 38 "Tarla ise dünyadır. İyi tohum, göksel egemenliğin oğulları, 
    deliceler de kötü olanın* oğullarıdır.
 
 Mat.13: 39 Deliceleri eken düşman, İblis'tir. Biçim vakti, çağın sonu; 
    orakçılar ise meleklerdir.
 
 Mat.13: 40 "Deliceler nasıl toplanıp yakılırsa, çağın sonunda da böyle 
    olacaktır.
 
 Mat.13: 41-42 İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha 
    düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun egemenliğinden toplayıp kızgın 
    fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.
 
 Mat.13: 43 Doğru kişiler o zaman Babaları'nın egemenliğinde güneş gibi 
    parlayacaklar. Kulağı olan işitsin!"
 
 Define ve İnci Benzetmeleri
 
 Mat.13: 44 "Göklerin Egemenliği, tarlada saklı bir defineye benzer. Onu 
    bulan yeniden sakladı, sevinçle koşup gitti, varını yoğunu satıp tarlayı 
    satın aldı.
 
 Mat.13: 45 "Yine Göklerin Egemenliği, güzel inciler arayan bir tüccara 
    benzer.
 
 Mat.13: 46 Tüccar, çok değerli bir inci bulunca gitti, varını yoğunu satıp o 
    inciyi satın aldı."
 
 Ağ Benzetmesi
 
 Mat.13: 47 "Yine Göklerin Egemenliği, denize atılan ve her çeşit balığı 
    toplayan ağa benzer.
 
 Mat.13: 48 Ağ dolunca onu kıyıya çekerler. Oturup işe yarayan balıkları 
    kaplara koyar, yaramayanları atarlar.
 
 Mat.13: 49-50 Çağın sonunda da böyle olacak. Melekler gelecek, kötü kişileri 
    doğruların arasından ayırıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş 
    gıcırtısı olacaktır."
 
 Mat.13: 51 İsa, "Bütün bunları anladınız mı?" diye sordu. "Evet" karşılığını 
    verdiler.
 
 Mat.13: 52 O da onlara, "İşte böylece Göklerin Egemenliği için eğitilmiş her 
    din bilgini, hazinesinden hem yeni hem eski değerler çıkaran bir mal 
    sahibine benzer" dedi.
 
 İsa Reddediliyor
 (Mar.6:1-6; Luk.4:16-30)
 
 Mat.13: 53 İsa bütün bu benzetmeleri anlattıktan sonra oradan ayrıldı.
 
 Mat.13: 54 Kendi memleketine gitti ve oradaki havrada halka öğretmeye 
    başladı. Halk şaşıp kalmıştı. "Adamın bu bilgeliği ve mucizeler yaratan gücü 
    nereden geliyor?" diyorlardı.
 
 Mat.13: 55 "Marangozun oğlu değil mi bu? Annesinin adı Meryem değil mi? 
    Yakup, Yusuf, Simun ve Yahuda O'nun kardeşleri değil mi?
 
 Mat.13: 56 Kızkardeşlerinin hepsi aramızda yaşamıyor mu? O halde O'nun bütün 
    bu yaptıkları nereden geliyor?"
 
 Mat.13: 57 Ve gücenip O'nu reddettiler. Ama İsa onlara şöyle dedi: "Bir 
    peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde hor görülmez."
 
 Mat.13: 58 İmansızlıkları yüzünden İsa orada pek fazla mucize yapmadı.
 
 BÖLÜM 14
 
 Yahya'nın Öldürülmesi
 (Mar.6:14-29; Luk.9:7-9)
 
 Mat.14: 1-2 O günlerde İsa'yla ilgili haberleri duyan bölge kralı* Hirodes, 
    adamlarına, "Bu, Vaftizci Yahya'dır" dedi. "Ölümden dirildi. Olağanüstü 
    güçlerin onda etkin olmasının nedeni budur."
 
 Mat.14: 3 Hirodes, kardeşi Filipus'un karısı Hirodiya yüzünden Yahya'yı 
    tutuklatmış, bağlatıp zindana attırmıştı.
 
 Mat.14: 4 Çünkü Yahya Hirodes'e, "O kadınla evlenmen Kutsal Yasa'ya 
    aykırıdır" demişti.
 
 Mat.14: 5 Hirodes Yahya'yı öldürtmek istemiş, ama halktan korkmuştu. Çünkü 
    halk Yahya'yı peygamber sayıyordu.
 
 Mat.14: 6-7 Hirodes'in doğum günü şenliği sırasında Hirodiya'nın kızı ortaya 
    çıkıp dans etti. Bu, Hirodes'in öyle hoşuna gitti ki, ant içerek kıza ne 
    dilerse vereceğini söyledi.
 
 Mat.14: 8 Kız, annesinin kışkırtmasıyla, "Bana şimdi, bir tepsi üzerinde 
    Vaftizci Yahya'nın başını ver" dedi.
 
 Mat.14: 9 Kral buna çok üzüldüyse de, konuklarının önünde içtiği anttan 
    ötürü bu dileğin yerine getirilmesini buyurdu.
 
 Mat.14: 10 Adam gönderip zindanda Yahya'nın başını kestirdi.
 
 Mat.14: 11 Kesik baş tepsiyle getirilip kıza verildi, kız da bunu annesine 
    götürdü.
 
 Mat.14: 12 Yahya'nın öğrencileri gelip cesedi aldılar ve gömdüler. Sonra 
    gidip İsa'ya haber verdiler.
 
 İsa Beş Bin Kişiyi Doyuruyor
 (Mar.6:30-44; Luk.9:10-17; Yu.6:1-14)
 
 Mat.14: 13 İsa bunu duyunca, tek başına tenha bir yere çekilmek üzere bir 
    tekneyle oradan ayrıldı. Bunu öğrenen halk, kentlerden çıkıp O'nu yaya 
    olarak izledi.
 
 Mat.14: 14 İsa tekneden inince büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Onlara 
    acıdı ve hasta olanlarını iyileştirdi.
 
 Mat.14: 15 Akşama doğru öğrencileri yanına gelip, "Burası ıssız bir yer" 
    dediler, "Vakit de geç oldu. Halkı salıver de köylere gidip kendilerine 
    yiyecek alsınlar."
 
 Mat.14: 16 İsa, "Gitmelerine gerek yok, onlara siz yiyecek verin" dedi.
 
 Mat.14: 17 Öğrenciler, "Burada beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz 
    yok ki" dediler.
 
 Mat.14: 18 İsa, "Onları buraya, bana getirin" dedi.
 
 Mat.14: 19 Halka çayıra oturmalarını buyurduktan sonra, beş ekmekle iki 
    balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri bölüp 
    öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar.
 
 Mat.14: 20 Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan on iki sepet dolusu 
    topladılar.
 
 Mat.14: 21 Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, yaklaşık beş 
    bin erkekti.
 
 İsa Su Üstünde Yürüyor
 (Mar.6:45-56; Yu.6:15-21)
 
 Mat.14: 22 Bundan hemen sonra İsa öğrencilerine, tekneye binip kendisinden 
    önce karşı yakaya geçmelerini buyurdu. Bu arada halkı evlerine gönderecekti.
 
 Mat.14: 23 Halkı gönderdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı. 
    Akşam olurken orada yalnızdı.
 
 Mat.14: 24 O sırada tekne kıyıdan bir hayli uzakta*fx* dalgalarla 
    boğuşuyordu. Çünkü rüzgar karşı yönden esiyordu.
 
 Mat.14: 25 Sabaha karşı*fx* İsa, gölün üstünde yürüyerek onlara yaklaştı.
 
 Mat.14: 26 Öğrenciler, O'nun gölün üstünde yürüdüğünü görünce dehşete 
    kapıldılar. "Bu bir hayalet!" diyerek korkuyla bağrıştılar.
 
 Mat.14: 27 Ama İsa hemen onlara seslenerek, "Cesur olun, benim, korkmayın!" 
    dedi.
 
 Mat.14: 28 Petrus buna karşılık, "Ya Rab" dedi, "Eğer sen isen, buyruk ver 
    suyun üstünden yürüyerek sana geleyim."
 
 Mat.14: 29 İsa, "Gel!" dedi. Petrus da tekneden indi, suyun üstünden 
    yürüyerek İsa'ya yaklaştı.
 
 Mat.14: 30 Ama rüzgarın ne kadar güçlü estiğini görünce korktu, batmaya 
    başladı. "Ya Rab, beni kurtar!" diye bağırdı.
 
 Mat.14: 31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, "Ey kıt imanlı, neden 
    kuşku duydun?" dedi.
 
 Mat.14: 32 Onlar tekneye bindikten sonra rüzgar dindi.
 
 Mat.14: 33 Teknedekiler, "Sen gerçekten Tanrı'nın Oğlu'sun" diyerek O'na 
    tapındılar.
 
 Mat.14: 34 Gölü aşıp Ginnesar'da karaya çıktılar.
 
 Mat.14: 35 Yöre halkı İsa'yı tanıyınca çevreye haber saldı. Bütün hastaları 
    O'na getirdiler.
 
 Mat.14: 36 Giysisinin eteğine bir dokunsak diye yalvarıyorlardı. 
    Dokunanların hepsi iyileşti.
 
 BÖLÜM 15
 
 Töre mi, Tanrı'nın Sözü mü?
 (Mar.7:1-13)
 
 Mat.15: 1-2 Bu sırada Yeruşalim'den bazı Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya 
    gelip, "Öğrencilerin neden atalarımızın töresini çiğniyor?" diye sordular, 
    "Yemekten önce ellerini yıkamıyorlar."
 
 Mat.15: 3 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Ya siz, neden töreniz uğruna Tanrı 
    buyruğunu çiğniyorsunuz?
 
 Mat.15: 4 Çünkü Tanrı şöyle buyurdu: 'Annene babana saygı göstereceksin'; 
    'Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir.'
 
 Mat.15: 5-6 Ama siz, 'Her kim anne ya da babasına, benden alacağın bütün 
    yardım Tanrı'ya adanmıştır derse, artık babasına saygı göstermek zorunda 
    değildir' diyorsunuz. Böylelikle, töreniz uğruna Tanrı'nın sözünü geçersiz 
    kılmış oluyorsunuz.
 
 Mat.15: 7-8 Ey ikiyüzlüler! Yeşaya'nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü 
    ne kadar yerindedir: 'Bu halk dudaklarıyla beni sayar, Ama yürekleri benden 
    uzak.
 
 Mat.15: 9 Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan 
    buyruklarıdır.'"
 
 İnsanı Kirleten Nedir?
 (Mar.7:14-23)
 
 Mat.15: 10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, "Dinleyin ve şunu belleyin" 
    dedi.
 
 Mat.15: 11 "Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan 
    çıkandır."
 
 Mat.15: 12 Bu sırada öğrencileri O'na gelip, "Biliyor musun?" dediler, 
    "Ferisiler bu sözü duyunca gücendiler."
 
 Mat.15: 13 İsa şu karşılığı verdi: "Göksel Babam'ın dikmediği her fidan 
    kökünden sökülecektir.
 
 Mat.15: 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre 
    kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer."
 
 Mat.15: 15 Petrus, "Bu benzetmeyi bize açıkla" dedi.
 
 Mat.15: 16 "Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?" diye sordu İsa.
 
 Mat.15: 17 "Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya 
    atıldığını bilmiyor musunuz?
 
 Mat.15: 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de 
    budur.
 
 Mat.15: 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan 
    yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.
 
 Mat.15: 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı 
    kirletmez."
 
 Kenanlı Kadının İmanı
 (Mar.7:24-30)
 
 Mat.15: 21 İsa oradan ayrılıp Sur ve Sayda bölgesine geçti.
 
 Mat.15: 22 O yöreden Kenanlı bir kadın İsa'ya gelip, "Ya Rab, ey Davut Oğlu, 
    halime acı! Kızım cine tutuldu, çok kötü durumda" diye feryat etti.
 
 Mat.15: 23 İsa kadına hiçbir karşılık vermedi. Öğrencileri yaklaşıp, "Sal 
    şunu, gitsin!" diye rica ettiler. "Arkamızdan bağırıp duruyor."
 
 Mat.15: 24 İsa, "Ben yalnız İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına 
    gönderildim" diye yanıtladı.
 
 Mat.15: 25 Kadın ise yaklaşıp, "Ya Rab, bana yardım et!" diyerek O'nun 
    önünde yere kapandı*fx*.
 
 Mat.15: 26 İsa ona, "Çocukların ekmeğini alıp köpeklere atmak doğru 
    değildir" dedi.
 
 Mat.15: 27 Kadın, "Haklısın, ya Rab" dedi. "Ama köpekler de efendilerinin 
    sofrasından düşen kırıntıları yer."
 
 Mat.15: 28 O zaman İsa ona şu karşılığı verdi: "Ey kadın, imanın büyük! 
    Dilediğin gibi olsun." Ve kadının kızı o saatte iyileşti.
 
 İsa Dört Bin Kişiyi Doyuruyor
 (Mar.8:1-10)
 
 Mat.15: 29 İsa oradan ayrıldı, Celile Gölü'nün kıyısından geçerek dağa çıkıp 
    oturdu.
 
 Mat.15: 30 Yanına büyük bir kalabalık geldi. Beraberlerinde kötürüm, kör, 
    çolak, dilsiz ve daha birçok hasta getirdiler. Hastaları O'nun ayaklarının 
    dibine bıraktılar. O da onları iyileştirdi.
 
 Mat.15: 31 Halk, dilsizlerin konuştuğunu, çolakların iyileştiğini, körlerin 
    gördüğünü, kötürümlerin yürüdüğünü görünce şaştı ve İsrail'in Tanrısı'nı 
    yüceltti.
 
 Mat.15: 32 İsa öğrencilerini yanına çağırıp, "Halka acıyorum" dedi. "Üç 
    gündür yanımdalar, yiyecek hiçbir şeyleri yok. Onları aç aç evlerine 
    göndermek istemiyorum, yolda bayılabilirler."
 
 Mat.15: 33 Öğrenciler kendisine, "Böyle ıssız bir yerde bu kadar kalabalığı 
    doyuracak ekmeği nereden bulalım?" dediler.
 
 Mat.15: 34 İsa, "Kaç ekmeğiniz var?" diye sordu. "Yedi ekmekle birkaç küçük 
    balığımız var" dediler.
 
 Mat.15: 35 Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu.
 
 Mat.15: 36 Yedi ekmekle balıkları aldı, şükredip bunları böldü, 
    öğrencilerine verdi. Onlar da halka dağıttılar.
 
 Mat.15: 37 Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan yedi küfe dolusu 
    topladılar.
 
 Mat.15: 38 Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, dört bin 
    erkekti.
 
 Mat.15: 39 İsa, halkı evlerine gönderdikten sonra tekneye binip Magadan 
    bölgesine geçti.
 
 BÖLÜM 16
 
 Doğaüstü Bir Belirti İsteniyor
 (Mar.8:11-13; Luk.12:54-56)
 
 Mat.16: 1 Ferisiler'le Sadukiler* İsa'nın yanına geldiler. O'nu denemek 
    amacıyla kendilerine gökten bir belirti göstermesini istediler.
 
 Mat.16: 2 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Akşam, 'Gökyüzü kızıl olduğuna 
    göre hava iyi olacak' dersiniz.
 
 Mat.16: 3 Sabah, 'Bugün gök kızıl ve bulutlu, hava bozacak' dersiniz. 
    Gökyüzünün görünümünü yorumlayabiliyorsunuz da, zamanın belirtilerini 
    yorumlayamıyor musunuz?
 
 Mat.16: 4 Kötü ve vefasız kuşak bir belirti istiyor! Ama ona Yunus'un 
    belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek." Sonra İsa onları bırakıp 
    gitti.
 
 Ferisiler'le Sadukiler'in Mayası
 (Mar.8:14-21)
 
 Mat.16: 5 Öğrenciler gölün karşı yakasına geçerken ekmek almayı 
    unutmuşlardı.
 
 Mat.16: 6 İsa onlara, "Dikkatli olun, Ferisiler'in ve Sadukiler'in 
    mayasından kaçının!" dedi.
 
 Mat.16: 7 Onlar ise kendi aralarında tartışarak, "Ekmek almadığımız için 
    böyle diyor" dediler.
 
 Mat.16: 8 Bunun farkında olan İsa şöyle dedi: "Ey kıt imanlılar! Ekmeğiniz 
    yok diye niçin tartışıyorsunuz?
 
 Mat.16: 9-10 Hâlâ anlamıyor musunuz? Beş ekmekle beş bin kişinin doyduğunu, 
    kaç sepet dolusu yemek fazlası topladığınızı hatırlamıyor musunuz? Yedi 
    ekmekle dört bin kişinin doyduğunu, kaç küfe dolusu yemek fazlası 
    topladığınızı hatırlamıyor musunuz?
 
 Mat.16: 11 Ben size, 'Ferisiler'in ve Sadukiler'in mayasından kaçının' 
    derken, ekmekten söz etmediğimi nasıl olur da anlamazsınız?"
 
 Mat.16: 12 Ekmek mayasından değil de, Ferisiler'le Sadukiler'in öğretisinden 
    kaçının dediğini o zaman anladılar.
 
 Petrus'un Mesih'i Tanıması
 (Mar.8:27-30; Luk.9:18-21)
 
 Mat.16: 13 İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu 
    sordu: "Halk, İnsanoğlu'nun* kim olduğunu söylüyor?"
 
 Mat.16: 14 Öğrencileri şu karşılığı verdiler: "Kimi Vaftizci Yahya, kimi 
    İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor."
 
 Mat.16: 15 İsa onlara, "Siz ne dersiniz" dedi, "Sizce ben kimim?"
 
 Mat.16: 16 Simun Petrus, "Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin*" yanıtını 
    verdi.
 
 Mat.16: 17 İsa ona, "Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!" dedi. "Bu sırrı sana 
    açan insan*fx* değil, göklerdeki Babam'dır.
 
 Mat.16: 18 Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun*fx* ve ben kilisemi* 
    bu kayanın*fx* üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı 
    direnemeyecek.
 
 Mat.16: 19 Göklerin Egemenliği'nin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde 
    bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her 
    şey göklerde de çözülmüş olacak."
 
 Mat.16: 20 Bu sözlerden sonra İsa, kendisinin Mesih olduğunu kimseye 
    söylememeleri için öğrencilerini uyardı.
 
 İsa Ölüp Dirileceğini Önceden Bildiriyor
 (Mar.8:31-9:1; Luk.9:22-27)
 
 Mat.16: 21 Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim'e gitmesi, ileri gelenler, 
    başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve 
    üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.
 
 Mat.16: 22 Bunun üzerine Petrus O'nu bir kenara çekip azarlamaya başladı. 
    "Tanrı korusun, ya Rab! Senin başına asla böyle bir şey gelmeyecek!" dedi.
 
 Mat.16: 23 Ama İsa Petrus'a dönüp, "Çekil önümden, Şeytan!" dedi, "Bana 
    engel oluyorsun. Düşüncelerin Tanrı'ya değil, insana özgüdür."
 
 Mat.16: 24 Sonra İsa, öğrencilerine şunları söyledi: "Ardımdan gelmek 
    isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin.
 
 Mat.16: 25 Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını benim uğruma 
    yitiren ise onu kurtaracaktır.
 
 Mat.16: 26 İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine 
    ne yararı olur? İnsan kendi canına karşılık ne verebilir?
 
 Mat.16: 27 İnsanoğlu*, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve 
    herkese, yaptığının karşılığını verecektir.
 
 Mat.16: 28 Size doğrusunu söyleyeyim, burada bulunanlar arasında, 
    İnsanoğlu'nun kendi egemenliği içinde gelişini görmeden ölümü tatmayacak 
    olanlar var."
 
 BÖLÜM 17
 
 İsa'nın Görünümü Değişiyor
 (Mar.9:2-13; Luk.9:28-36)
 
 Mat.17: 1 Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup'un 
    kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa çıktı.
 
 Mat.17: 2 Onların gözü önünde İsa'nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi 
    parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu.
 
 Mat.17: 3 O anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa'yla konuşuyorlardı.
 
 Mat.17: 4 Petrus İsa'ya, "Ya Rab" dedi, "Burada bulunmamız ne iyi oldu! 
    İstersen burada üç çardak kurayım: Biri sana, biri Musa'ya, biri de 
    İlyas'a."
 
 Mat.17: 5 Petrus daha konuşurken parlak bir bulut onlara gölge saldı. 
    Buluttan gelen bir ses, "Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum. O'nu 
    dinleyin!" dedi.
 
 Mat.17: 6 Öğrenciler bunu işitince, dehşet içinde yüzüstü yere kapandılar.
 
 Mat.17: 7 İsa gelip onlara dokundu, "Kalkın, korkmayın!" dedi.
 
 Mat.17: 8 Başlarını kaldırınca İsa'dan başka kimseyi göremediler.
 
 Mat.17: 9 Dağdan inerlerken İsa onlara, "İnsanoğlu* ölümden dirilmeden, 
    gördüklerinizi kimseye söylemeyin" diye buyurdu.
 
 Mat.17: 10 Öğrencileri O'na şunu sordular: "Peki, din bilginleri* neden önce 
    İlyas'ın gelmesi gerektiğini söylüyorlar?"
 
 Mat.17: 11 İsa, "İlyas gerçekten gelecek ve her şeyi yeniden düzene koyacak" 
    diye yanıtladı.
 
 Mat.17: 12 "Size şunu söyleyeyim, İlyas zaten geldi, ama onu tanımadılar, 
    ona yapmadıklarını bırakmadılar. Aynı şekilde İnsanoğlu da onların elinden 
    acı çekecektir."
 
 Mat.17: 13 O zaman öğrenciler İsa'nın kendilerine Vaftizci Yahya'dan söz 
    ettiğini anladılar.
 
 Cinli Çocuk İyileştiriliyor
 (Mar.9:14-32; Luk.9:37-45)
 
 Mat.17: 14 Kalabalığın yanına vardıklarında bir adam İsa'ya yaklaşıp önünde 
    diz çöktü.
 
 Mat.17: 15 "Ya Rab" dedi, "Oğlumun haline acı! Sarası var, çok acı çekiyor. 
    Sık sık ateşe, suya düşüyor.
 
 Mat.17: 16 Onu senin öğrencilerine getirdim, ama iyileştiremediler."
 
 Mat.17: 17 İsa, "Ey imansız ve sapmış kuşak!" dedi. "Sizinle daha ne kadar 
    kalacağım? Size daha ne kadar katlanacağım? Çocuğu buraya, bana getirin."
 
 Mat.17: 18 İsa cini azarlayınca, cin çocuktan çıktı, çocuk o anda iyileşti.
 
 Mat.17: 19 Sonra öğrenciler tek başlarına İsa'ya gelip, "Biz cini neden 
    kovamadık?" diye sordular.
 
 Mat.17: 20-21 İsa, "İmanınız kıt olduğu için" karşılığını verdi. "Size 
    doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, 
    'Buradan şuraya göç' derseniz, göçer; sizin için imkânsız bir şey 
    olmayacaktır."*fx*
 
 İsa Ölüp Dirileceğini Tekrar Bildiriyor
 (Mar.9:30-32; Luk.9:43-45)
 
 Mat.17: 22-23 Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, "İnsanoğlu*, 
    insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek" 
    dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler.
 
 Tapınak Vergisi
 
 Mat.17: 24 Kefarnahum'a geldiklerinde, iki dirhemlik tapınak vergisini*fx* 
    toplayanlar Petrus'a gelip, "Öğretmeniniz tapınak vergisini ödemiyor mu?" 
    diye sordular.
 
 Mat.17: 25 Petrus, "Ödüyor" dedi. Petrus eve gelince, daha kendisi bir şey 
    söylemeden İsa ona, "Simun, ne dersin?" dedi. "Dünya kralları gümrük ya da 
    vergiyi kimlerden alır? Kendi oğullarından mı, yabancılardan mı?"
 
 Mat.17: 26 Petrus'un, "Yabancılardan" demesi üzerine İsa, "O halde oğullar 
    muaftır" dedi.
 
 Mat.17: 27 "Ama vergi toplayanları gücendirmeyelim. Göle gidip oltanı at. 
    Tuttuğun ilk balığı çıkar, onun ağzını aç, dört dirhemlik bir akçe*fx* 
    bulacaksın. Parayı al, ikimizin vergisi olarak onlara ver."
 
 BÖLÜM 18
 
 En Büyük Kim?
 (Mar.9:33-37,42-48; Luk.9:46-48; 17:1-2)
 
 Mat.18: 1 Bu sırada öğrencileri İsa'ya yaklaşıp, "Göklerin Egemenliği'nde en 
    büyük kimdir?" diye sordular.
 
 Mat.18: 2-3 İsa, yanına küçük bir çocuk çağırdı, onu orta yere dikip şöyle 
    dedi: "Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi 
    olmazsanız, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz.
 
 Mat.18: 4 Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği'nde en 
    büyük odur.
 
 Mat.18: 5 Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş 
    olur.
 
 Mat.18: 6 "Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, 
    boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi 
    için daha iyi olur.
 
 Mat.18: 7 İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle 
    tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay 
    haline!
 
 Mat.18: 8 "Eğer elin ya da ayağın günah işlemene neden olursa, onu kesip at. 
    Tek el, tek ayakla yaşama kavuşman, iki elle, iki ayakla sönmez ateşe 
    atılmandan iyidir.
 
 Mat.18: 9 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tek gözle 
    yaşama kavuşman, iki gözle cehennem ateşine atılmandan iyidir.
 
 Mat.18: 10-11 "Bu küçüklerden birini bile hor görmekten sakının! Size şunu 
    söyleyeyim, onların göklerdeki melekleri, göklerdeki Babam'ın yüzünü her 
    zaman görürler."*fx*
 
 Kaybolan Koyun Benzetmesi
 (Luk.15:3-7)
 
 Mat.18: 12 "Siz ne dersiniz? Bir adamın yüz koyunu olsa ve bunlardan biri 
    yolunu şaşırsa, doksan dokuzunu dağlarda bırakıp yolunu şaşıranı aramaya 
    gitmez mi?
 
 Mat.18: 13 Size doğrusunu söyleyeyim, eğer onu bulursa, yolunu şaşırmamış 
    doksan dokuz koyun için sevindiğinden daha çok onun için sevinir.
 
 Mat.18: 14 Bunun gibi, göklerdeki Babanız da bu küçüklerden hiçbirinin 
    kaybolmasını istemez."
 
 Bir Kardeş Günah İşlerse
 
 Mat.18: 15 "Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu 
    kendisine göster. Her şey yalnız ikinizin arasında kalsın. Kardeşin seni 
    dinlerse, onu kazanmış olursun.
 
 Mat.18: 16 Ama dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen 
    her şey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın.
 
 Mat.18: 17 Onları da dinlemezse, durumu inanlılar topluluğuna* bildir. 
    Topluluğu da dinlemezse, onu putperest ya da vergi görevlisi* say.
 
 Mat.18: 18 "Size doğrusunu söyleyeyim, yeryüzünde bağlayacağınız her şey 
    gökte de bağlanmış olacak. Yeryüzünde çözeceğiniz her şey gökte de çözülmüş 
    olacak.
 
 Mat.18: 19 Yine size şunu söyleyeyim, yeryüzünde aranızdan iki kişi, 
    dileyecekleri herhangi bir şey için anlaşırlarsa, göklerdeki Babam 
    dileklerini yerine getirir.
 
 Mat.18: 20 Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada, 
    aralarındayım."
 
 Acımasız Köle Benzetmesi
 
 Mat.18: 21 Bunun üzerine Petrus İsa'ya gelip, "Ya Rab" dedi, "Kardeşim bana 
    karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? Yedi kez mi?"
 
 Mat.18: 22 İsa, "Yedi kez değil" dedi. "Yetmiş kere yedi kez derim sana.
 
 Mat.18: 23 Şöyle ki, Göklerin Egemenliği, köleleriyle hesaplaşmak isteyen 
    bir krala benzer.
 
 Mat.18: 24 Kral hesap görmeye başladığında kendisine, borcu on bin talantı 
    bulan bir köle getirildi.
 
 Mat.18: 25 Kölenin ödeme gücü olmadığından efendisi onun, karısının, 
    çocuklarının ve bütün malının satılıp borcun ödenmesini buyurdu.
 
 Mat.18: 26 Köle yere kapanıp efendisine, 'Ne olur, sabret! Bütün borcumu 
    ödeyeceğim' dedi.
 
 Mat.18: 27 Efendisi köleye acıdı, borcunu bağışlayıp onu salıverdi.
 
 Mat.18: 28 "Ama köle çıkıp gitti, kendisine yüz dinar borcu olan başka bir 
    köleye rastladı. Onu yakalayıp, 'Borcunu öde' diyerek boğazına sarıldı.
 
 Mat.18: 29 Bu köle yüzüstü yere kapandı, 'Ne olur, sabret! Borcumu 
    ödeyeceğim' diye yalvardı.
 
 Mat.18: 30 Ama ilk köle bunu reddetti. Gitti, borcunu ödeyinceye dek adamı 
    zindana kapattı.
 
 Mat.18: 31 Öteki köleler, olanları görünce çok üzüldüler. Efendilerine gidip 
    bütün olup bitenleri anlattılar.
 
 Mat.18: 32 "Bunun üzerine efendisi köleyi yanına çağırdı. 'Ey kötü köle!' 
    dedi. 'Bana yalvardığın için bütün borcunu bağışladım.
 
 Mat.18: 33 Benim sana acıdığım gibi, senin de köle arkadaşına acıman 
    gerekmez miydi?'
 
 Mat.18: 34 Bu öfkeyle efendisi, bütün borcunu ödeyinceye dek onu 
    işkencecilere teslim etti.
 
 Mat.18: 35 "Eğer her biriniz kardeşini gönülden bağışlamazsa, göksel Babam 
    da size öyle davranacaktır."
 
 BÖLÜM 19
 
 Boşanmayla İlgili Soru
 (Mar.10:1-12)
 
 Mat.19: 1 İsa konuşmasını bitirdikten sonra Celile'den ayrılıp Yahudiye'nin* 
    Şeria Irmağı'nın karşı yakasındaki topraklarına geçti.
 
 Mat.19: 2 Büyük halk toplulukları da O'nun ardından gitti. Hasta olanları 
    orada iyileştirdi.
 
 Mat.19: 3 İsa'nın yanına gelen bazı Ferisiler*, O'nu denemek amacıyla şunu 
    sordular: "Bir adamın, herhangi bir nedenle karısını boşaması Kutsal Yasa'ya 
    uygun mudur?"
 
 Mat.19: 4-5 İsa şu karşılığı verdi: "Kutsal Yazılar'ı okumadınız mı? Yaradan 
    başlangıçtan 'İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı' ve şöyle dedi: 'Bu 
    nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden 
    olacak.'
 
 Mat.19: 6 Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı'nın 
    birleştirdiğini, insan ayırmasın."
 
 Mat.19: 7 Ferisiler İsa'ya, "Öyleyse" dediler, "Musa neden erkeğin boşanma 
    belgesi verip karısını boşayabileceğini söyledi?"
 
 Mat.19: 8 İsa onlara, "İnatçı olduğunuz için Musa karılarınızı boşamanıza 
    izin verdi" dedi. "Başlangıçta bu böyle değildi.
 
 Mat.19: 9 Ben size şunu söyleyeyim, karısını fuhuştan başka bir nedenle 
    boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur. Boşanan kadınla evlenen de zina 
    etmiş olur*fx*."
 
 Mat.19: 10 Öğrenciler İsa'ya, "Eğer erkekle karısı arasındaki ilişki buysa, 
    hiç evlenmemek daha iyi!" dediler.
 
 Mat.19: 11 İsa onlara, "Herkes bu sözü kabul edemez, ancak Tanrı'nın güç 
    verdiği kişiler kabul edebilir" dedi.
 
 Mat.19: 12 "Çünkü kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım 
    edilir, kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul 
    edebilen etsin!"
 
 İsa Küçük Çocukları Kutsuyor
 (Mar.10:13-16; Luk.18:15-17)
 
 Mat.19: 13-14 O sırada bazıları küçük çocukları İsa'nın yanına getirdiler; 
    ellerini onların üzerine koyup dua etmesini istediler. Öğrenciler onları 
    azarlayınca İsa, "Bırakın çocukları" dedi. "Bana gelmelerine engel olmayın! 
    Çünkü Göklerin Egemenliği böylelerinindir."
 
 Mat.19: 15 Ellerini onların üzerine koyduktan sonra oradan ayrıldı.
 
 Zenginlik ve Sonsuz Yaşam
 (Mar.10:17-31; Luk.18:18-30)
 
 Mat.19: 16 Adamın biri İsa'ya gelip, "Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak 
    için nasıl bir iyilik yapmalıyım?" diye sordu.
 
 Mat.19: 17 İsa, "Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun?" dedi. "İyi 
    olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O'nun buyruklarını yerine 
    getir."
 
 Mat.19: 18-19 "Hangi buyrukları?" diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi: 
    "'Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere 
    tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin' ve 'Komşunu kendin 
    gibi seveceksin.'"
 
 Mat.19: 20 Genç adam, "Bunların hepsini yerine getirdim" dedi, "Daha ne 
    eksiğim var?"
 
 Mat.19: 21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, 
    parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni 
    izle" dedi.
 
 Mat.19: 22 Genç adam bu sözleri işitince üzüntü içinde oradan uzaklaştı. 
    Çünkü çok malı vardı.
 
 Mat.19: 23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Zengin kişi 
    Göklerin Egemenliği'ne zor girecek.
 
 Mat.19: 24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, 
    zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."
 
 Mat.19: 25 Bunu işiten öğrenciler büsbütün şaşırdılar, "Öyleyse kim 
    kurtulabilir?" diye sordular.
 
 Mat.19: 26 İsa onlara bakarak, "İnsanlar için bu imkânsız, ama Tanrı için 
    her şey mümkündür" dedi.
 
 Mat.19: 27 Bunun üzerine Petrus O'na, "Bak" dedi, "Biz her şeyi bırakıp 
    senin ardından geldik, kazancımız ne olacak?"
 
 Mat.19: 28 İsa onlara, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Her şey 
    yenilendiğinde, İnsanoğlu* görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet ardımdan 
    gelen sizler, on iki tahta oturup İsrail'in on iki oymağını 
    yargılayacaksınız.
 
 Mat.19: 29 Benim adım uğruna evlerini, kardeşlerini, anne ya da babasını, 
    çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes, bunların yüz katını elde 
    edecek ve sonsuz yaşamı miras alacak.
 
 Mat.19: 30 Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da 
    birinci olacak."
 
 BÖLÜM 20
 
 Bağcı Benzetmesi
 
 Mat.20: 1 "Göklerin Egemenliği, sabah erkenden bağında çalışacak işçi 
    aramaya çıkan toprak sahibine benzer.
 
 Mat.20: 2 Adam, işçilerle günlüğü bir dinara anlaşıp onları bağına gönderdi.
 
 Mat.20: 3 "Saat* dokuza doğru tekrar dışarı çıktı, çarşı meydanında boş 
    duran başka adamlar gördü.
 
 Mat.20: 4-5 Onlara, 'Siz de bağa gidip çalışın. Hakkınız neyse, veririm' 
    dedi, onlar da bağa gittiler. "Öğleyin ve saat üçe doğru yine çıkıp aynı 
    şeyi yaptı.
 
 Mat.20: 6 Saat beşe doğru çıkınca, orada duran başka işçiler gördü. Onlara, 
    'Neden bütün gün burada boş duruyorsunuz?' diye sordu.
 
 Mat.20: 7 "'Kimse bize iş vermedi ki' dediler. "Onlara, 'Siz de bağa gidin, 
    çalışın' dedi.
 
 Mat.20: 8 "Akşam olunca, bağın sahibi kâhyasına, 'İşçileri çağır' dedi. 
    'Sonuncudan başlayarak ilkine kadar, hepsine ücretlerini ver.'
 
 Mat.20: 9 "Saat beşe doğru işe başlayanlar gelip kâhyadan birer dinar 
    aldılar.
 
 Mat.20: 10 İlk başlayanlar gelince daha çok alacaklarını sandılar, ama 
    onlara da birer dinar verildi.
 
 Mat.20: 11 Paralarını alınca bağ sahibine söylenmeye başladılar:
 
 Mat.20: 12 'En son çalışanlar yalnız bir saat çalıştı' dediler. 'Ama onları 
    günün yükünü ve sıcağını çeken bizlerle bir tuttun!'
 
 Mat.20: 13 "Bağ sahibi onlardan birine şöyle karşılık verdi: 'Arkadaş, sana 
    haksızlık etmiyorum ki! Seninle bir dinara anlaşmadık mı?
 
 Mat.20: 14 Hakkını al, git! Sana verdiğimi sonuncuya da vermek istiyorum.
 
 Mat.20: 15 Kendi paramla istediğimi yapmaya hakkım yok mu? Yoksa 
    cömertliğimi kıskanıyor musun?'
 
 Mat.20: 16 "İşte böylece sonuncular birinci, birinciler de sonuncu olacak."
 
 İsa Ölüp Dirileceğini Üçüncü Kez Bildiriyor
 (Mar.10:32-34; Luk.18:31-34)
 
 Mat.20: 17-18 İsa Yeruşalim'e giderken, yolda on iki öğrencisini bir yana 
    çekip onlara özel olarak şunu söyledi: "Şimdi Yeruşalim'e gidiyoruz. 
    İnsanoğlu*, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek, onlar 
    da O'nu ölüm cezasına çarptıracaklar.
 
 Mat.20: 19 O'nunla alay etmeleri, kamçılayıp çarmıha germeleri için O'nu 
    öteki uluslara teslim edecekler. Ne var ki O, üçüncü gün dirilecek."
 
 Bir Annenin İsteği
 (Mar.10:35-45)
 
 Mat.20: 20 O sırada Zebedi oğullarının annesi oğullarıyla birlikte İsa'ya 
    yaklaştı. Önünde yere kapanarak kendisinden bir dileği olduğunu söyledi.
 
 Mat.20: 21 İsa kadına, "Ne istiyorsun?" diye sordu. Kadın, "Buyruk ver, 
    senin egemenliğinde bu iki oğlumdan biri sağında, biri solunda otursun" 
    dedi.
 
 Mat.20: 22 "Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz" diye karşılık verdi İsa. 
    "Benim içeceğim kâseden* siz içebilir misiniz?" "Evet, içebiliriz" dediler.
 
 Mat.20: 23 İsa onlara, "Elbette benim kâsemden içeceksiniz" dedi, "Ama 
    sağımda ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil. Babam bu 
    yerleri belirli kişiler için hazırlamıştır."
 
 Mat.20: 24 Bunu işiten on öğrenci iki kardeşe kızdılar.
 
 Mat.20: 25 Ama İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: "Bilirsiniz ki, 
    ulusların önderleri onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de ağırlıklarını 
    hissettirirler.
 
 Mat.20: 26 Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, 
    ötekilerin hizmetkârı olsun.
 
 Mat.20: 27 Aranızda birinci olmak isteyen, ötekilerin kulu olsun.
 
 Mat.20: 28 Nitekim İnsanoğlu*, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve 
    canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi."
 
 İki Körün Gözleri Açılıyor
 (Mar.10:46-52; Luk.18:35-43)
 
 Mat.20: 29 Eriha'dan ayrılırlarken büyük bir kalabalık İsa'nın ardından 
    gitti.
 
 Mat.20: 30 Yol kenarında oturan iki kör, İsa'nın oradan geçmekte olduğunu 
    duyunca, "Ya Rab, ey Davut Oğlu*, halimize acı!" diye bağırdılar.
 
 Mat.20: 31 Kalabalık onları azarlayarak susturmak istediyse de onlar, "Ya 
    Rab, ey Davut Oğlu, halimize acı!" diyerek daha çok bağırdılar.
 
 Mat.20: 32 İsa durup onları çağırdı. "Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?" 
    diye sordu.
 
 Mat.20: 33 Onlar da, "Ya Rab, gözlerimiz açılsın" dediler.
 
 Mat.20: 34 İsa onlara acıdı, gözlerine dokundu. O anda yeniden görmeye 
    başladılar ve O'nun ardından gittiler.
 
 BÖLÜM 21
 
 İsa'nın Yeruşalim'e Girişi
 (Mar.11:1-11; Luk.19:28-40; Yu.12:12-19)
 
 Mat.21: 1-2 Yeruşalim'e yaklaşıp Zeytin Dağı'nın yamacındaki Beytfaci 
    Köyü'ne geldiklerinde İsa, iki öğrencisini önden gönderdi. Onlara, 
    "Karşınızdaki köye gidin" dedi, "Hemen orada bağlı bir dişi eşek ve yanında 
    bir sıpa bulacaksınız. Onları çözüp bana getirin.
 
 Mat.21: 3 Size bir şey diyen olursa, 'Rab'bin bunlara ihtiyacı var, hemen 
    geri gönderecek' dersiniz."
 
 Mat.21: 4 Bu olay, peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin 
    diye oldu:
 
 Mat.21: 5 "Siyon* kızına deyin ki, 'İşte, alçakgönüllü Kralın, Eşeğe, evet 
    sıpaya, Eşek yavrusuna binmiş Sana geliyor.'"
 
 Mat.21: 6 Öğrenciler gidip İsa'nın kendilerine buyurduğu gibi yaptılar.
 
 Mat.21: 7 Eşekle sıpayı getirip üzerlerine giysilerini yaydılar, İsa sıpaya 
    bindi.
 
 Mat.21: 8 Halkın büyük bir bölümü giysilerini yolun üzerine serdi. Bazıları 
    da ağaçlardan dal kesip yola seriyordu.
 
 Mat.21: 9 Önden giden ve arkadan gelen kalabalıklar şöyle bağırıyorlardı: 
    "Davut Oğlu'na hozana*! Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun, En yücelerde 
    hozana!"
 
 Mat.21: 10 İsa Yeruşalim'e girdiği zaman bütün kent, "Bu kimdir?" diyerek 
    çalkandı.
 
 Mat.21: 11 Kalabalıklar, "Bu, Celile'nin Nasıra Kenti'nden Peygamber 
    İsa'dır" diyordu.
 
 İsa Satıcıları Tapınaktan Kovuyor
 (Mar.11:15-19; Luk.19:45-48; Yu.2:13-22)
 
 Mat.21: 12 İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün alıcı ve satıcıları 
    dışarı kovdu. Para bozanların* masalarını, güvercin satanların sehpalarını 
    devirdi.
 
 Mat.21: 13 Onlara şöyle dedi: "'Evime dua evi denecek' diye yazılmıştır. Ama 
    siz onu haydut inine çevirdiniz!"
 
 Mat.21: 14 İsa tapınaktayken kendisine gelen kör ve kötürümleri iyileştirdi.
 
 Mat.21: 15 Ne var ki, başkâhinlerle din bilginleri, O'nun yarattığı 
    harikaları ve tapınakta, "Davut Oğlu'na hozana!" diye bağıran çocukları 
    görünce öfkelendiler.
 
 Mat.21: 16 İsa'ya, "Bunların ne söylediğini duyuyor musun?" diye sordular. 
    "Duyuyorum" dedi İsa. "Siz şu sözü hiç okumadınız mı? 'Küçük çocukların ve 
    emziktekilerin dudaklarından kendine övgüler döktürdün.'"
 
 Mat.21: 17 İsa onları bırakıp kentten çıktı. Beytanya'ya dönüp geceyi orada 
    geçirdi.
 
 Meyvesiz İncir Ağacı
 (Mar.11:12-14,20-24)
 
 Mat.21: 18 İsa sabah erkenden kente dönerken acıkmıştı.
 
 Mat.21: 19 Yol kenarında gördüğü bir incir ağacına yaklaştı. Ağaçta 
    yapraktan başka bir şey bulamayınca ağaca, "Artık sonsuza dek sende meyve 
    yetişmesin!" dedi. İncir ağacı o anda kurudu.
 
 Mat.21: 20 Öğrenciler bunu görünce şaşkına döndüler. "İncir ağacı birdenbire 
    nasıl kurudu?" diye sordular.
 
 Mat.21: 21 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Size doğrusunu söyleyeyim, eğer 
    imanınız olur da kuşku duymazsanız, yalnız incir ağacına olanı yapmakla 
    kalmazsınız; şu dağa, 'Kalk, denize atıl' derseniz, dediğiniz olacaktır.
 
 Mat.21: 22 İmanla dua ederseniz, dilediğiniz her şeyi alırsınız."
 
 İsa'nın Yetkisi
 (Mar.11:27-33; Luk.20:1-8)
 
 Mat.21: 23 İsa tapınağa girmiş öğretiyordu. Bu sırada başkâhinler ve halkın 
    ileri gelenleri O'nun yanına gelerek, "Bunları hangi yetkiyle yapıyorsun, bu 
    yetkiyi sana kim verdi?" diye sordular.
 
 Mat.21: 24 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Ben de size bir soru soracağım. 
    Bana yanıt verirseniz, ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı 
    söylerim.
 
 Mat.21: 25 Yahya'nın vaftiz etme yetkisi*fx* nereden geldi, Tanrı'dan 
    mı*fx*, insanlardan mı?" Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: 
    "'Tanrı'dan' dersek, bize, 'Öyleyse ona niçin inanmadınız?' diyecek.
 
 Mat.21: 26 Yok eğer 'İnsanlardan' dersek... Halkın tepkisinden korkuyoruz. 
    Çünkü herkes Yahya'yı peygamber sayıyor."
 
 Mat.21: 27 İsa'ya, "Bilmiyoruz" diye yanıt verdiler. İsa, "Ben de size 
    bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemeyeceğim" dedi.
 
 İki Oğul Benzetmesi
 
 Mat.21: 28 "Ama şuna ne dersiniz? Bir adamın iki oğlu vardı. Adam 
    birincisine gidip, 'Oğlum, git bugün bağda çalış' dedi.
 
 Mat.21: 29 "Oğlu, 'Gitmem!' dedi. Ama sonra pişman olup gitti.
 
 Mat.21: 30 "Adam ikinci oğluna gidip aynı şeyi söyledi. O, 'Olur, efendim' 
    dedi, ama gitmedi.
 
 Mat.21: 31 "İkisinden hangisi babasının isteğini yerine getirmiş oldu?" 
    "Birincisi" diye karşılık verdiler. İsa da onlara, "Size doğrusunu 
    söyleyeyim, vergi görevlileriyle fahişeler, Tanrı'nın Egemenliği'ne sizden 
    önce giriyorlar" dedi.
 
 Mat.21: 32 "Yahya size doğruluk yolunu göstermeye geldi, ona inanmadınız. 
    Oysa vergi görevlileriyle fahişeler ona inandılar. Siz bunu gördükten sonra 
    bile pişman olup ona inanmadınız."
 
 Bağ Kiracıları Benzetmesi
 (Mar.12:1-12; Luk.20:9-19)
 
 Mat.21: 33 "Bir benzetme daha dinleyin: Toprak sahibi bir adam, bağ dikti, 
    çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkma çukuru kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. 
    Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı.
 
 Mat.21: 34 Bağbozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için 
    kölelerini bağcılara yolladı.
 
 Mat.21: 35 Bağcılar adamın kölelerini yakaladı, birini dövdü, birini 
    öldürdü, ötekini de taşladı.
 
 Mat.21: 36 Bağ sahibi bu kez ilkinden daha çok sayıda köle yolladı. Bağcılar 
    bunlara da aynı şeyi yaptılar.
 
 Mat.21: 37 Sonunda bağ sahibi, 'Oğlumu sayarlar' diyerek bağcılara onu 
    yolladı.
 
 Mat.21: 38 "Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, 'Mirasçı bu; 
    gelin, onu öldürüp mirasına konalım' dediler.
 
 Mat.21: 39 Böylece onu yakaladılar, bağdan atıp öldürdüler.
 
 Mat.21: 40 Bu durumda bağın sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?"
 
 Mat.21: 41 İsa'ya şu karşılığı verdiler: "Bu korkunç adamları korkunç bir 
    şekilde yok edecek; bağı da, ürününü kendisine zamanında verecek olan başka 
    bağcılara kiralayacak."
 
 Mat.21: 42 İsa onlara şunu sordu: "Kutsal Yazılar'da şu sözleri hiç 
    okumadınız mı? 'Yapıcıların reddettiği taş, İşte köşenin baş taşı oldu. 
    Rab'bin işidir bu, Gözümüzde harika bir iş!'
 
 Mat.21: 43 "Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği sizden 
    alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek.
 
 Mat.21: 44 "Bu taşın üzerine düşen, paramparça olacak; taş da kimin üzerine 
    düşerse, onu ezip toz edecek."
 
 Mat.21: 45 Başkâhinler ve Ferisiler, İsa'nın anlattığı benzetmeleri duyunca 
    bunları kendileri için söylediğini anladılar.
 
 Mat.21: 46 O'nu tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. 
    Çünkü halk, O'nu peygamber sayıyordu.
 
 BÖLÜM 22
 
 Düğün Şöleni Benzetmesi
 (Luk.14:15-24)
 
 Mat.22: 1-2 İsa söz alıp onlara yine benzetmelerle şöyle seslendi: "Göklerin 
    Egemenliği, oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir krala benzer.
 
 Mat.22: 3 Kral şölene davet ettiklerini çağırmak üzere kölelerini gönderdi, 
    ama davetliler gelmek istemedi.
 
 Mat.22: 4 "Kral yine başka kölelerini gönderirken onlara dedi ki, 
    'Davetlilere şunu söyleyin: Bakın, ben ziyafetimi hazırladım. Sığırlarım, 
    besili hayvanlarım kesildi. Her şey hazır, buyrun şölene!'
 
 Mat.22: 5 "Ama davetliler aldırmadılar. Biri tarlasına, biri ticaretine 
    gitti.
 
 Mat.22: 6 Öbürleri de kralın kölelerini yakalayıp hırpaladılar ve 
    öldürdüler.
 
 Mat.22: 7 Kral öfkelendi. Ordularını gönderip o katilleri yok etti, 
    kentlerini ateşe verdi.
 
 Mat.22: 8 "Sonra kölelerine şöyle dedi: 'Düğün şöleni hazır, ama 
    çağırdıklarım buna layık değilmiş.
 
 Mat.22: 9 Gidin yol kavşaklarına, kimi bulursanız düğüne çağırın.'
 
 Mat.22: 10 Böylece köleler yollara döküldü, iyi kötü kimi buldularsa, 
    hepsini topladılar. Düğün yeri konuklarla doldu.
 
 Mat.22: 11 "Kral konukları görmeye geldiğinde, orada düğün giysisi giymemiş 
    bir adam gördü.
 
 Mat.22: 12 Ona, 'Arkadaş, düğün giysisi giymeden buraya nasıl girdin?' diye 
    sorunca, adamın dili tutuldu.
 
 Mat.22: 13 "O zaman kral, uşaklarına, 'Şunun ellerini ayaklarını bağlayın, 
    dışarıya, karanlığa atın!' dedi. 'Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.'
 
 Mat.22: 14 "Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır."
 
 Sezar'ın Hakkı Sezar'a
 (Mar.12:13-17; Luk.20:20-26)
 
 Mat.22: 15 Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa'yı, kendi söyleyeceği 
    sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular.
 
 Mat.22: 16 Hirodes* yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri 
    İsa'ya gelip, "Öğretmenimiz" dediler, "Senin dürüst biri olduğunu, Tanrı 
    yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar 
    arasında ayrım yapmazsın.
 
 Mat.22: 17 Peki, söyle bize, sence Sezar'a* vergi vermek Kutsal Yasa'ya 
    uygun mu değil mi?"
 
 Mat.22: 18 İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, "Ey ikiyüzlüler!" dedi. 
    "Beni neden deniyorsunuz?
 
 Mat.22: 19 Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana!" O'na bir dinar 
    getirdiler.
 
 Mat.22: 20 İsa, "Bu resim, bu yazı kimin?" diye sordu.
 
 Mat.22: 21 "Sezar'ın" dediler.O zaman İsa, "Öyleyse Sezar'ın hakkını 
    Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin" dedi.
 
 Mat.22: 22 Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa'yı bırakıp gittiler.
 
 Dirilişle İlgili Soru
 (Mar.12:18-27; Luk.20:27-40)
 
 Mat.22: 23-24 Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler*, aynı gün 
    İsa'ya gelip şunu sordular: "Öğretmenimiz, Musa şöyle buyurmuştur: 'Eğer bir 
    adam çocuk sahibi olmadan ölürse, kardeşi onun karısını alsın, soyunu 
    sürdürsün.'
 
 Mat.22: 25 Aramızda yedi kardeş vardı. İlki evlendi ve öldü. Çocuğu 
    olmadığından karısını kardeşine bıraktı.
 
 Mat.22: 26 İkincisi, üçüncüsü, yedincisine kadar hepsine aynı şey oldu.
 
 Mat.22: 27 Hepsinden sonra kadın da öldü.
 
 Mat.22: 28 Buna göre diriliş günü kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı 
    olacak? Çünkü hepsi de onunla evlendi."
 
 Mat.22: 29 İsa onlara, "Siz Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü 
    bilmediğiniz için yanılıyorsunuz" diye karşılık verdi.
 
 Mat.22: 30 "Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir, 
    gökteki melekler gibidirler.
 
 Mat.22: 31 Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Tanrı'nın size bildirdiği şu 
    sözü okumadınız mı?
 
 Mat.22: 32 'Ben İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un 
    Tanrısı'yım' diyor. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı'dır."
 
 Mat.22: 33 Bunları işiten halk, O'nun öğretişine şaşıp kaldı.
 
 En Büyük Buyruk
 (Mar.12:28-34; Luk.10:25-28)
 
 Mat.22: 34 Ferisiler, İsa'nın Sadukiler'i susturduğunu duyunca bir araya 
    toplandılar.
 
 Mat.22: 35-36 Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa'yı denemek amacıyla 
    O'na şunu sordu: "Öğretmenim, Kutsal Yasa'da en önemli buyruk hangisidir?"
 
 Mat.22: 37 İsa ona şu karşılığı verdi: "'Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, 
    bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.'
 
 Mat.22: 38 İşte ilk ve en önemli buyruk budur.
 
 Mat.22: 39 İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: 'Komşunu kendin gibi 
    seveceksin.'
 
 Mat.22: 40 Kutsal Yasa'nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa 
    dayanır."
 
 Mesih Kimin Oğlu?
 (Mar.12:35-37; Luk.20:41-44)
 
 Mat.22: 41-42 Ferisiler toplu haldeyken İsa onlara şunu sordu: "Mesih'le* 
    ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O kimin oğludur?" Onlar da, "Davut'un Oğlu" 
    dediler.
 
 Mat.22: 43 İsa şöyle dedi: "O halde nasıl oluyor da Davut, Ruh'tan 
    esinlenerek O'ndan 'Rab' diye söz ediyor? Şöyle diyor Davut:
 
 Mat.22: 44 'Rab Rabbim'e dedi ki,Ben düşmanlarını Ayaklarının altına 
    serinceye dek Sağımda otur.'
 
 Mat.22: 45 Davut O'ndan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu 
    olur?"
 
 Mat.22: 46 İsa'ya hiç kimse karşılık veremedi. O günden sonra artık kimse de 
    O'na bir şey sormaya cesaret edemedi.
 
 BÖLÜM 23
 
 Vay Halinize!
 (Mar.12:38-40; Luk.11:39-51; 13:34-35; 20:45-47)
 
 Mat.23: 1-2 Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: "Din 
    bilginleri* ve Ferisiler* Musa'nın kürsüsünde otururlar.
 
 Mat.23: 3 Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, 
    ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri 
    yapmazlar.
 
 Mat.23: 4 Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına 
    yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak 
    istemezler.
 
 Mat.23: 5 "Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin, 
    hamaillerini*fx* büyük, giysilerinin püsküllerini*fx* uzun yaparlar.
 
 Mat.23: 6 Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya 
    bayılırlar.
 
 Mat.23: 7 Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini 'Rabbî*' diye 
    çağırmalarından zevk duyarlar.
 
 Mat.23: 8 "Kimse sizi 'Rabbî' diye çağırmasın. Çünkü sizin tek öğretmeniniz 
    var ve hepiniz kardeşsiniz.
 
 Mat.23: 9 Yeryüzünde kimseye 'Baba' demeyin. Çünkü tek Babanız var, O da 
    göksel Baba'dır.
 
 Mat.23: 10 Kimse sizi 'Önder' diye çağırmasın. Çünkü tek önderiniz var, O da 
    Mesih'tir.
 
 Mat.23: 11 Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkârı olsun.
 
 Mat.23: 12 Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir.
 
 Mat.23: 13-14 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! 
    Göklerin Egemenliği'nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz 
    içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!*fx*
 
 Mat.23: 15 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek 
    bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. 
    Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennemlik yaparsınız.
 
 Mat.23: 16 "Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, 'Tapınak üzerine ant 
    içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, andını yerine 
    getirmek zorundadır.'
 
 Mat.23: 17 Budalalar, körler! Hangisi daha önemli, altın mı, altını kutsal 
    kılan tapınak mı?
 
 Mat.23: 18 Yine diyorsunuz ki, 'Sunak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama 
    sunaktaki adağın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.'
 
 Mat.23: 19 Ey körler! Hangisi daha önemli, adak mı, adağı kutsal kılan sunak 
    mı?
 
 Mat.23: 20 Öyleyse sunak üzerine ant içen, hem sunağın hem de sunaktaki her 
    şeyin üzerine ant içmiş olur.
 
 Mat.23: 21 Tapınak üzerine ant içen de hem tapınak, hem de tapınakta yaşayan 
    Tanrı üzerine ant içmiş olur.
 
 Mat.23: 22 Gök üzerine ant içen, Tanrı'nın tahtı ve tahtta oturanın üzerine 
    ant içmiş olur.
 
 Mat.23: 23 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz 
    nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa'nın 
    daha önemli konularını -adaleti, merhameti, sadakati- ihmal edersiniz. 
    Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi.
 
 Mat.23: 24 Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer ayırır, ama deveyi 
    yutarsınız!
 
 Mat.23: 25 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! 
    Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve 
    taşkınlıkla doludur.
 
 Mat.23: 26 Ey kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, 
    dıştan da temiz olsunlar.
 
 Mat.23: 27 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz 
    dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu 
    badanalı mezarlara benzersiniz.
 
 Mat.23: 28 Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve 
    kötülükle dolusunuz.
 
 Mat.23: 29 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! 
    Peygamberlerin mezarlarını yapar, doğru kişilerin anıtlarını donatırsınız.
 
 Mat.23: 30 'Atalarımızın yaşadığı günlerde yaşasaydık, onlarla birlikte 
    peygamberlerin kanına girmezdik' diyorsunuz.
 
 Mat.23: 31 Böylece, peygamberleri öldürenlerin torunları olduğunuza kendiniz 
    tanıklık ediyorsunuz.
 
 Mat.23: 32 Haydi, atalarınızın başlattığı işi bitirin!
 
 Mat.23: 33 "Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl 
    kaçacaksınız?
 
 Mat.23: 34 İşte bunun için size peygamberler, bilge kişiler ve din 
    bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini öldürecek, çarmıha gereceksiniz. 
    Kimini havralarınızda kamçılayacak, kentten kente kovalayacaksınız.
 
 Mat.23: 35 Böylelikle, doğru kişi olan Habil'in kanından, tapınakla sunak 
    arasında öldürdüğünüz Berekya oğlu Zekeriya'nın kanına kadar, yeryüzünde 
    akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız.
 
 Mat.23: 36 Size doğrusunu söyleyeyim, bunların hepsinden bu kuşak*fx* 
    sorumlu tutulacaktır.
 
 Mat.23: 37 "Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri 
    taşlayan Yeruşalim! Tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi ben 
    de kaç kez senin çocuklarını toplamak istedim, ama siz istemediniz.
 
 Mat.23: 38 Bakın, eviniz ıssız bırakılacak!
 
 Mat.23: 39 Size şunu söyleyeyim: 'Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!' 
    diyeceğiniz zamana dek beni bir daha görmeyeceksiniz."
 
 BÖLÜM 24
 
 Sonun Belirtileri
 (Mar.13:1-31; Luk.21:5-33)
 
 Mat.24: 1 İsa tapınaktan çıkıp giderken, öğrencileri, tapınağın binalarını 
    O'na göstermek için yanına geldiler.
 
 Mat.24: 2 İsa onlara, "Bütün bunları görüyor musunuz?" dedi. "Size doğrusunu 
    söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!"
 
 Mat.24: 3 İsa, Zeytin Dağı'nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına 
    geldiler. "Söyle bize" dediler, "Bu dediklerin ne zaman olacak, senin 
    gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?"
 
 Mat.24: 4 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Sakın kimse sizi saptırmasın!
 
 Mat.24: 5 Birçokları, 'Mesih* benim' diyerek benim adımla gelip birçok 
    kişiyi aldatacaklar.
 
 Mat.24: 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! 
    Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir.
 
 Mat.24: 7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, 
    depremler olacak.
 
 Mat.24: 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
 
 Mat.24: 9 "O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü 
    bütün uluslar sizden nefret edecek.
 
 Mat.24: 10 O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve 
    birbirlerinden nefret edecekler.
 
 Mat.24: 11 Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi 
    saptıracak.
 
 Mat.24: 12 Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak.
 
 Mat.24: 13 Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.
 
 Mat.24: 14 Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere 
    dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.
 
 Mat.24: 15-16 "Peygamber Daniel'in sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin* kutsal 
    yerde dikildiğini gördüğünüz zaman -okuyan anlasın- Yahudiye'de bulunanlar 
    dağlara kaçsın.
 
 Mat.24: 17 Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin.
 
 Mat.24: 18 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin.
 
 Mat.24: 19 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline!
 
 Mat.24: 20 Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Günü'ne* rastlamasın.
 
 Mat.24: 21 Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın 
    başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır.
 
 Mat.24: 22 O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama 
    seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak.
 
 Mat.24: 23 Eğer o zaman biri size, 'İşte Mesih burada', ya da 'İşte şurada' 
    derse, inanmayın.
 
 Mat.24: 24 Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük 
    belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş 
    olanları bile saptıracaklar.
 
 Mat.24: 25 İşte size önceden söylüyorum.
 
 Mat.24: 26 "Bunun için size, 'İşte Mesih çölde' derlerse gitmeyin. 'Bakın, 
    iç odalarda' derlerse inanmayın.
 
 Mat.24: 27 Çünkü İnsanoğlu'nun* gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her 
    taraftan görülen şimşek gibi olacaktır.
 
 Mat.24: 28 "Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.
 
 Mat.24: 29 "O günlerin sıkıntısından hemen sonra, 'Güneş kararacak, Ay ışık 
    vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.'
 
 Mat.24: 30 "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki 
    bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu'nun gökteki bulutlar üzerinde 
    büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.
 
 Mat.24: 31 Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. 
    Melekler O'nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört 
    bucağından toplayacaklar.
 
 Mat.24: 32 "İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yaprakları 
    sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.
 
 Mat.24: 33 Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin 
    ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.
 
 Mat.24: 34 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak*fx* 
    ortadan kalkmayacak.
 
 Mat.24: 35 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan 
    kalkmayacaktır."
 
 Bilinmeyen Gün ve Saat
 (Mar.13:32-37; Luk.12:41-48; 17:26-30,34-36)
 
 Mat.24: 36 "O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba'dan 
    başka kimse bilmez.
 
 Mat.24: 37 Nuh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun* gelişinde de öyle 
    olacak.
 
 Mat.24: 38 Nuh'un gemiye bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar 
    yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı.
 
 Mat.24: 39 Tufan gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına 
    geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu'nun gelişi de öyle olacak.
 
 Mat.24: 40 O gün tarlada bulunan iki kişiden biri alınacak, biri 
    bırakılacak.
 
 Mat.24: 41 Değirmende buğday öğüten iki kadından biri alınacak, biri 
    bırakılacak.
 
 Mat.24: 42 "Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbiniz'in geleceği günü 
    bilemezsiniz.
 
 Mat.24: 43 Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte 
    geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez.
 
 Mat.24: 44 Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz 
    saatte gelecektir.
 
 Mat.24: 45 "Efendinin, hizmetkârlarına vaktinde yiyecek vermek için 
    başlarına atadığı güvenilir ve akıllı köle kimdir?
 
 Mat.24: 46 Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne 
    mutlu!
 
 Mat.24: 47 Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde 
    yetkili kılacak.
 
 Mat.24: 48-51 Ama o köle kötü olur da içinden, 'Efendim gecikiyor' der ve 
    öteki köleleri dövmeye başlarsa, sarhoşlarla birlikte yiyip içerse, 
    efendisi, onun beklemediği günde, ummadığı saatte gelecek, onu şiddetle 
    cezalandırıp ikiyüzlülerle bir tutacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı 
    olacaktır."
 
 BÖLÜM 25
 
 On Kız Benzetmesi
 
 Mat.25: 1 "O zaman Göklerin Egemenliği, kandillerini alıp güveyi karşılamaya 
    çıkan on kıza benzeyecek.
 
 Mat.25: 2 Bunların beşi akıllı, beşi akılsızdı.
 
 Mat.25: 3 Akılsızlar yanlarına kandillerini aldılar, ama yağ almadılar.
 
 Mat.25: 4 Akıllılar ise, kandilleriyle birlikte kaplar içinde yağ da 
    aldılar.
 
 Mat.25: 5 Güvey gecikince hepsini uyku bastı, dalıp uyudular.
 
 Mat.25: 6 "Gece yarısı bir ses yankılandı: 'İşte güvey geliyor, onu 
    karşılamaya çıkın!'
 
 Mat.25: 7 Bunun üzerine kızların hepsi kalkıp kandillerini tazelediler.
 
 Mat.25: 8 "Akılsızlar akıllılara, 'Kandillerimiz sönüyor, bize yağ verin!' 
    dediler.
 
 Mat.25: 9 "Akıllılar, 'Olmaz! Hem bize hem size yetmeyebilir. En iyisi 
    satıcılara gidin, kendinize yağ alın' dediler.
 
 Mat.25: 10 "Ne var ki, onlar yağ satın almaya giderlerken güvey geldi. 
    Hazırlıklı olan kızlar, onunla birlikte düğün şölenine girdiler ve kapı 
    kapandı.
 
 Mat.25: 11 "Daha sonra gelen öbür kızlar, 'Efendimiz, efendimiz, aç kapıyı 
    bize!' dediler.
 
 Mat.25: 12 "Güvey ise, 'Size doğrusunu söyleyeyim, sizi tanımıyorum' dedi.
 
 Mat.25: 13 "Bu nedenle uyanık kalın. Çünkü o günü ve o saati bilemezsiniz."
 
 Emanet Para Benzetmesi
 (Luk.19:11-27)
 
 Mat.25: 14 "Göksel egemenlik, yolculuğa çıkan bir adamın kölelerini çağırıp 
    malını onlara emanet etmesine benzer.
 
 Mat.25: 15 "Adam, her birinin yeteneğine göre, birine beş, birine iki, 
    birine de bir talant vererek yola çıktı.
 
 Mat.25: 16 Beş talant alan, hemen gidip bu parayı işletti ve beş talant daha 
    kazandı.
 
 Mat.25: 17 İki talant alan da iki talant daha kazandı.
 
 Mat.25: 18 Bir talant alan ise gidip toprağı kazdı ve efendisinin parasını 
    sakladı.
 
 Mat.25: 19 "Uzun zaman sonra bu kölelerin efendisi döndü, onlarla 
    hesaplaşmaya oturdu.
 
 Mat.25: 20 Beş talant alan gelip beş talant daha getirdi, 'Efendimiz' dedi, 
    'Bana beş talant emanet etmiştin; bak, beş talant daha kazandım.'
 
 Mat.25: 21 "Efendisi ona, 'Aferin, iyi ve güvenilir köle!' dedi. 'Sen küçük 
    işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına 
    geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!'
 
 Mat.25: 22 "İki talant alan da geldi, 'Efendimiz' dedi, 'Bana iki talant 
    emanet etmiştin; bak, iki talant daha kazandım.'
 
 Mat.25: 23 "Efendisi ona, 'Aferin, iyi ve güvenilir köle!' dedi. 'Sen küçük 
    işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına 
    geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!'
 
 Mat.25: 24 "Sonra bir talant alan geldi, 'Efendimiz' dedi, 'Senin sert bir 
    adam olduğunu biliyordum. Ekmediğin yerden biçer, harman savurmadığın yerden 
    devşirirsin.
 
 Mat.25: 25 Bu nedenle korktum, gidip senin verdiğin talantı toprağa gömdüm. 
    İşte, al paranı!'
 
 Mat.25: 26-27 "Efendisi ona şu karşılığı verdi: 'Kötü ve tembel köle! 
    Ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden devşirdiğimi 
    bildiğine göre paramı faize vermeliydin. Ben de geldiğimde onu faiziyle geri 
    alırdım...
 
 Mat.25: 28 Haydi, elindeki talantı alın, on talantı olana verin!
 
 Mat.25: 29 Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde 
    olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak.
 
 Mat.25: 30 Şu yararsız köleyi dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş 
    gıcırtısı olacaktır.'"
 
 Yargı Günü
 
 Mat.25: 31 "İnsanoğlu* kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte 
    gelince, görkemli tahtına oturacak.
 
 Mat.25: 32 Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları 
    keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak.
 
 Mat.25: 33 Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
 
 Mat.25: 34 "O zaman Kral, sağındaki kişilere, 'Sizler, Babam'ın 
    kutsadıkları, gelin!' diyecek. 'Dünya kurulduğundan beri sizin için 
    hazırlanmış olan egemenliği miras alın!
 
 Mat.25: 35 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek 
    verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız.
 
 Mat.25: 36 Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; 
    zindandaydım, yanıma geldiniz.'
 
 Mat.25: 37 "O vakit doğru kişiler O'na şu karşılığı verecek: 'Ya Rab, seni 
    ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik?
 
 Mat.25: 38 Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp 
    giydirdik?
 
 Mat.25: 39 Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?'
 
 Mat.25: 40 "Kral da onları şöyle yanıtlayacak: 'Size doğrusunu söyleyeyim, 
    bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış 
    oldunuz.'
 
 Mat.25: 41 "Sonra solundakilere şöyle diyecek: 'Ey lanetliler, çekilin 
    önümden! İblis'le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!
 
 Mat.25: 42-43 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana 
    içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni 
    giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.'
 
 Mat.25: 44 "O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: 'Ya Rab, seni ne 
    zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım 
    etmedik?'
 
 Mat.25: 45 "Kral da onlara şu yanıtı verecek: 'Size doğrusunu söyleyeyim, 
    mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de 
    yapmamış oldunuz.'
 
 Mat.25: 46 "Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler."
 
 BÖLÜM 26
 
 İsa'yı Öldürme Tasarısı
 (Mar.14:1-2; Luk.22:1-2; Yu.11:45-53)
 
 Mat.26: 1-2 İsa bütün bunları anlattıktan sonra öğrencilerine, "İki gün 
    sonra Fısıh Bayramı* olduğunu biliyorsunuz" dedi, "İnsanoğlu* çarmıha 
    gerilmek üzere ele verilecek."
 
 Mat.26: 3 Bu sırada başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, Kayafa adındaki 
    başkâhinin sarayında toplandılar.
 
 Mat.26: 4 İsa'yı hileyle tutuklayıp öldürmek için düzen kurdular.
 
 Mat.26: 5 Ama, "Bayramda olmasın ki, halk arasında kargaşalık çıkmasın" 
    diyorlardı.
 
 İsa Beytanya'da
 (Mar.14:3-9; Yu.12:1-8)
 
 Mat.26: 6-7 İsa Beytanya'da cüzamlı* Simun'un evindeyken, yanına bir kadın 
    geldi. Kadın kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli, güzel kokulu yağ 
    getirmişti. İsa sofrada otururken, kadın yağı O'nun başına döktü.
 
 Mat.26: 8 Öğrenciler bunu görünce kızdılar. "Nedir bu savurganlık?" dediler.
 
 Mat.26: 9 "Bu yağ pahalıya satılabilir, parası yoksullara verilebilirdi."
 
 Mat.26: 10 Söylenenleri farkeden İsa, öğrencilerine, "Kadını neden 
    üzüyorsunuz?" dedi. "Benim için güzel bir şey yaptı.
 
 Mat.26: 11 Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda 
    olmayacağım.
 
 Mat.26: 12 Kadın bu güzel kokulu yağı, beni gömülmeye hazırlamak için 
    bedenimin üzerine boşalttı.
 
 Mat.26: 13 Size doğrusunu söyleyeyim, bu Müjde dünyanın neresinde 
    duyurulursa, bu kadının yaptığı da onun anılması için anlatılacak."
 
 Yahuda'nın İhaneti
 (Mar.14:10-11; Luk.22:3-6)
 
 Mat.26: 14-15 O sırada Onikiler'den* biri -adı Yahuda İskariot olanı 
    başkâhinlere giderek, "O'nu ele verirsem bana ne verirsiniz?" dedi. Otuz 
    gümüş tartıp ona verdiler.
 
 Mat.26: 16 Yahuda o andan itibaren İsa'yı ele vermek için fırsat kollamaya 
    başladı.
 
 Fısıh Yemeği
 (Mar.14:12-26; Luk.22:7-23; Yu.13:21-30; 1Ko.11:23-25)
 
 Mat.26: 17 Mayasız Ekmek Bayramı'nın* ilk günü öğrenciler İsa'nın yanına 
    gelerek, "Fısıh* yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı istersin?" 
    diye sordular.
 
 Mat.26: 18 İsa onlara, "Kente varıp o adamın evine gidin" dedi. "Ona şöyle 
    deyin: 'Öğretmen diyor ki, zamanım yaklaştı. Fısıh Bayramı'nı, 
    öğrencilerimle birlikte senin evinde kutlayacağım.'"
 
 Mat.26: 19 Öğrenciler, İsa'nın buyruğunu yerine getirerek Fısıh yemeği için 
    hazırlık yaptılar.
 
 Mat.26: 20 Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu.
 
 Mat.26: 21 Yemek yerlerken, "Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana 
    ihanet edecek" dedi.
 
 Mat.26: 22 Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, "Ya Rab, beni demek 
    istemedin ya?" diye sormaya başladılar.
 
 Mat.26: 23 O da, "Bana ihanet edecek olan" dedi, "Elindeki ekmeği benimle 
    birlikte sahana batırandır.
 
 Mat.26: 24 İnsanoğlu*, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama 
    İnsanoğlu'na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi 
    için daha iyi olurdu."
 
 Mat.26: 25 O'na ihanet edecek olan Yahuda, "Rabbî*, yoksa beni mi demek 
    istedin?" diye sordu. İsa ona, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi.
 
 Mat.26: 26 Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve 
    öğrencilerine verdi. "Alın, yiyin" dedi, "Bu benim bedenimdir."
 
 Mat.26: 27 Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, 
    "Hepiniz bundan için" dedi.
 
 Mat.26: 28 "Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları 
    uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.
 
 Mat.26: 29 Size şunu söyleyeyim, Babam'ın egemenliğinde sizinle birlikte 
    tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim."
 
 Mat.26: 30 İlahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin Dağı'na doğru 
    gittiler.
 
 Petrus'un İnkârı Önceden Bildiriliyor
 (Mar.14:27-31; Luk.22:31-34; Yu.13:36-38)
 
 Mat.26: 31 Bu arada İsa öğrencilerine, "Bu gece hepiniz benden ötürü 
    sendeleyip düşeceksiniz" dedi. "Çünkü şöyle yazılmıştır: 'Çobanı vuracağım, 
    Sürüdeki koyunlar darmadağın olacak.'
 
 Mat.26: 32 Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim."
 
 Mat.26: 33 Petrus O'na, "Herkes senden ötürü sendeleyip düşse de ben asla 
    düşmem" dedi.
 
 Mat.26: 34 "Sana doğrusunu söyleyeyim" dedi İsa, "Bu gece horoz ötmeden beni 
    üç kez inkâr edeceksin."
 
 Mat.26: 35 Petrus, "Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkâr 
    etmem" dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi.
 
 Getsemani Bahçesinde
 (Mar.14:32-42; Luk.22:39-46)
 
 Mat.26: 36 Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen yere geldi. 
    Öğrencilerine, "Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun" dedi.
 
 Mat.26: 37 Petrus ile Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır 
    bir sıkıntı duymaya başlamıştı.
 
 Mat.26: 38 Onlara, "Ölesiye kederliyim" dedi. "Burada kalın, benimle 
    birlikte uyanık durun."
 
 Mat.26: 39 Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. "Baba" 
    dedi, "Mümkünse bu kâse* benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin 
    istediğin olsun."
 
 Mat.26: 40 Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus'a, 
    "Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!" dedi.
 
 Mat.26: 41 "Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama 
    beden güçsüzdür."
 
 Mat.26: 42 İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. "Baba" dedi, "Eğer ben içmeden 
    bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun."
 
 Mat.26: 43 Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz 
    kapaklarına ağırlık çökmüştü.
 
 Mat.26: 44 Onları bırakıp tekrar uzaklaştı, yine aynı sözlerle üçüncü kez 
    dua etti.
 
 Mat.26: 45 Sonra öğrencilerin yanına dönerek, "Hâlâ uyuyor, dinleniyor 
    musunuz?" dedi. "İşte saat yaklaştı, İnsanoğlu* günahkârların eline 
    veriliyor.
 
 Mat.26: 46 Kalkın, gidelim. İşte bana ihanet eden geldi!"
 
 İsa Tutuklanıyor
 (Mar.14:43-50; Luk.22:47-53; Yu.18:3-12)
 
 Mat.26: 47 İsa daha konuşurken, Onikiler'den* biri olan Yahuda geldi. 
    Yanında, başkâhinlerle halkın ileri gelenleri tarafından gönderilmiş kılıçlı 
    sopalı büyük bir kalabalık vardı.
 
 Mat.26: 48 İsa'ya ihanet eden Yahuda, "Kimi öpersem, İsa O'dur, O'nu 
    tutuklayın" diye onlarla sözleşmişti.
 
 Mat.26: 49 Dosdoğru İsa'ya gidip, "Selam, Rabbî*!" diyerek O'nu öptü.
 
 Mat.26: 50 İsa, "Arkadaş, ne yapacaksan yap*fx*!" dedi. Bunun üzerine 
    adamlar yaklaştı, İsa'yı yakalayıp tutukladılar.
 
 Mat.26: 51 İsa'yla birlikte olanlardan biri, ani bir hareketle kılıcını 
    çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu.
 
 Mat.26: 52 O zaman İsa ona, "Kılıcını yerine koy!" dedi. "Kılıç çekenlerin 
    hepsi kılıçla ölecek.
 
 Mat.26: 53 Yoksa Babam'dan yardım isteyemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen 
    şu an bana on iki tümenden* fazla melek gönderir.
 
 Mat.26: 54 Ama böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman 
    nasıl yerine gelir?"
 
 Mat.26: 55 Bundan sonra İsa kalabalığa dönüp şöyle seslendi: "Niçin bir 
    haydutmuşum gibi beni kılıç ve sopalarla yakalamaya geldiniz? Her gün 
    tapınakta oturup öğretiyordum, beni tutuklamadınız.
 
 Mat.26: 56 Ama bütün bunlar, peygamberlerin yazdıkları yerine gelsin diye 
    oldu." O zaman öğrencilerin hepsi O'nu bırakıp kaçtı.
 
 İsa Yüksek Kurul'un Önünde
 (Mar.14:53-65; Luk.22:54-55,63-71; Yu.18:13-14,19-24)
 
 Mat.26: 57 İsa'yı tutuklayanlar, O'nu başkâhin Kayafa'ya götürdüler. Din 
    bilginleriyle ileri gelenler de orada toplanmışlardı.
 
 Mat.26: 58 Petrus, İsa'yı uzaktan, ta başkâhinin avlusuna kadar izledi. 
    Sonucu görmek için içeri girip nöbetçilerin yanına oturdu.
 
 Mat.26: 59 Başkâhinlerle Yüksek Kurul'un* öteki üyeleri, İsa'yı ölüm 
    cezasına çarptırmak için kendisine karşı yalancı tanıklar arıyorlardı.
 
 Mat.26: 60-61 Ortaya birçok yalancı tanık çıktığı halde, aradıklarını 
    bulamadılar. Sonunda ortaya çıkan iki kişi şöyle dedi: "Bu adam, 'Ben 
    Tanrı'nın Tapınağı'nı yıkıp üç günde yeniden kurabilirim' dedi."
 
 Mat.26: 62 Başkâhin ayağa kalkıp İsa'ya, "Hiç yanıt vermeyecek misin?" dedi. 
    "Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?"
 
 Mat.26: 63 İsa susmaya devam etti. Başkâhin ise O'na, "Yaşayan Tanrı adına 
    ant içmeni buyuruyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih* sen misin?" dedi.
 
 Mat.26: 64 İsa, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi. "Üstelik size şunu 
    söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun*, Kudretli Olan'ın*fx* sağında 
    oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz."
 
 Mat.26: 65 Bunun üzerine başkâhin giysilerini yırtarak, "Tanrı'ya küfretti!" 
    dedi. "Artık tanıklara ne ihtiyacımız var? İşte küfürü işittiniz.
 
 Mat.26: 66 Buna ne diyorsunuz?" "Ölümü hak etti!" diye karşılık verdiler.
 
 Mat.26: 67-68 Bunun üzerine İsa'nın yüzüne tükürüp O'nu yumrukladılar. 
    Bazıları da O'nu tokatlayıp, "Ey Mesih, peygamberliğini göster bakalım, sana 
    vuran kim?" dediler.
 
 Petrus İsa'yı İnkâr Ediyor
 (Mar.14:66-72; Luk.22:56-62; Yu.18:15-18,25-27)
 
 Mat.26: 69 Petrus ise dışarıda, avluda oturuyordu. Bir hizmetçi kız yanına 
    gelip, "Sen de Celileli İsa'yla birlikteydin" dedi.
 
 Mat.26: 70 Ama Petrus bunu herkesin önünde inkâr ederek, "Neden söz ettiğini 
    anlamıyorum" dedi.
 
 Mat.26: 71 Sonra avlu kapısının önüne çıktı. Onu gören başka bir hizmetçi 
    kız orada bulunanlara, "Bu adam Nasıralı İsa'yla birlikteydi" dedi.
 
 Mat.26: 72 Petrus ant içerek, "Ben o adamı tanımıyorum" diye yine inkâr 
    etti.
 
 Mat.26: 73 Orada duranlar az sonra Petrus'a yaklaşıp, "Gerçekten sen de 
    onlardansın. Konuşman seni ele veriyor" dediler.
 
 Mat.26: 74 Petrus kendine lanet okuyup ant içerek, "O adamı tanımıyorum!" 
    dedi. Tam o anda horoz öttü.
 
 Mat.26: 75 Petrus, İsa'nın, "Horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin" 
    dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.
 
 BÖLÜM 27
 
 Yahuda Kendini Asıyor
 (Elç.1:18-19)
 
 Mat.27: 1 Sabah olunca bütün başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, İsa'yı 
    ölüm cezasına çarptırmak konusunda anlaştılar.
 
 Mat.27: 2 O'nu bağladılar ve götürüp Vali Pilatus'a teslim ettiler.
 
 Mat.27: 3 İsa'ya ihanet eden Yahuda, O'nun mahkûm edildiğini görünce 
    yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ileri gelenlere geri 
    götürdü.
 
 Mat.27: 4 "Ben suçsuz birini*fx* ele vermekle günah işledim" dedi. Onlar 
    ise, "Bundan bize ne? Onu sen düşün" dediler.
 
 Mat.27: 5 Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip 
    kendini astı.
 
 Mat.27: 6 Paraları toplayan başkâhinler, "Kan bedeli olan bu paraları 
    tapınağın hazinesine koymak doğru olmaz" dediler.
 
 Mat.27: 7 Kendi aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık 
    yapmak üzere Çömlekçi Tarlası'nı satın aldılar.
 
 Mat.27: 8 Bunun için bu tarlaya bugüne dek "Kan Tarlası" denilmiştir.
 
 Mat.27: 9-10 Böylece Peygamber Yeremya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine 
    gelmiş oldu: "İsrailoğulları'ndan kimilerinin O'na biçtikleri değerin 
    karşılığı olan Otuz gümüşü aldılar; Rab'bin bana buyurduğu gibi, Çömlekçi 
    Tarlası'nı satın almak için harcadılar."
 
 İsa Vali Pilatus'un Önünde
 (Mar.15:2-15; Luk.23:3-5,13-25; Yu.18:33-19:16)
 
 Mat.27: 11 İsa valinin önüne çıkarıldı. Vali O'na, "Sen Yahudiler'in Kralı 
    mısın?" diye sordu. İsa, "Söylediğin gibidir" dedi.
 
 Mat.27: 12 Başkâhinlerle ileri gelenler O'nu suçlayınca hiç karşılık 
    vermedi.
 
 Mat.27: 13 Pilatus O'na, "Senin aleyhinde yaptıkları bunca tanıklığı 
    duymuyor musun?" dedi.
 
 Mat.27: 14 İsa tek konuda bile ona yanıt vermedi. Vali buna çok şaştı.
 
 Mat.27: 15 Her Fısıh Bayramı'nda* vali, halkın istediği bir tutukluyu 
    salıvermeyi adet edinmişti.
 
 Mat.27: 16 O günlerde Barabba adında ünlü bir tutuklu vardı.
 
 Mat.27: 17 Halk bir araya toplandığında, Pilatus onlara, "Sizin için kimi 
    salıvermemi istersiniz, Barabba'yı mı, Mesih* denen İsa'yı mı?" diye sordu.
 
 Mat.27: 18 İsa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini 
    biliyordu.
 
 Mat.27: 19 Pilatus yargı kürsüsünde otururken karısı ona, "O doğru adama 
    dokunma. Dün gece rüyamda O'nun yüzünden çok sıkıntı çektim" diye haber 
    gönderdi.
 
 Mat.27: 20 Başkâhinler ve ileri gelenler ise, Barabba'nın salıverilmesini ve 
    İsa'nın öldürülmesini istesinler diye halkı kışkırttılar.
 
 Mat.27: 21 Vali onlara şunu sordu: "Sizin için hangisini salıvermemi 
    istersiniz?" "Barabba'yı" dediler.
 
 Mat.27: 22 Pilatus, "Öyleyse Mesih denen İsa'yı ne yapayım?" diye sordu. Hep 
    bir ağızdan, "Çarmıha gerilsin!" dediler.
 
 Mat.27: 23 Pilatus, "O ne kötülük yaptı ki?" diye sordu. Onlar ise daha 
    yüksek sesle, "Çarmıha gerilsin!" diye bağrışıp durdular.
 
 Mat.27: 24 Pilatus, elinden bir şey gelmediğini, tersine, bir kargaşalığın 
    başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde ellerini yıkayıp şöyle dedi: 
    "Bu adamın kanından ben sorumlu değilim. Bu işe siz bakın!"
 
 Mat.27: 25 Bütün halk şu karşılığı verdi: "O'nun kanının sorumluluğu bizim 
    ve çocuklarımızın üzerinde olsun!"
 
 Mat.27: 26 Bunun üzerine Pilatus onlar için Barabba'yı salıverdi. İsa'yı ise 
    kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim etti.
 
 Askerlerin İsa'yı Aşağılaması
 (Mar.15:16-20; Yu.19:2-3)
 
 Mat.27: 27 Sonra valinin askerleri İsa'yı vali konağına götürüp bütün taburu 
    başına topladılar.
 
 Mat.27: 28 O'nu soyup üzerine kırmızı bir kaftan geçirdiler.
 
 Mat.27: 29 Dikenlerden bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış 
    tutturdular. Önünde diz çöküp, "Selam, ey Yahudiler'in Kralı!" diyerek 
    O'nunla alay ettiler.
 
 Mat.27: 30 Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular.
 
 Mat.27: 31 O'nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp kendi 
    giysilerini giydirdiler ve çarmıha germeye götürdüler.
 
 İsa Çarmıha Geriliyor
 (Mar.15:21-32; Luk.23:26-43; Yu.19:17-27)
 
 Mat.27: 32 Dışarı çıktıklarında Simun adında Kireneli bir adama rastladılar. 
    İsa'nın çarmıhını ona zorla taşıttılar.
 
 Mat.27: 33-34 Golgota, yani Kafatası denilen yere vardıklarında içmesi için 
    İsa'ya ödle karışık şarap verdiler. İsa bunu tadınca içmek istemedi.
 
 Mat.27: 35 Askerler O'nu çarmıha gerdikten sonra kura çekerek giysilerini 
    aralarında paylaştılar.
 
 Mat.27: 36 Sonra oturup yanında nöbet tuttular.
 
 Mat.27: 37 Başının üzerine, BU, YAHUDİLER'İN KRALI İSA'DIR diye yazan bir 
    suç yaftası astılar.
 
 Mat.27: 38 İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki 
    haydut da çarmıha gerildi.
 
 Mat.27: 39-40 Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya sövüyor, "Hani sen 
    tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı'nın 
    Oğlu'ysan çarmıhtan in!" diyorlardı.
 
 Mat.27: 41-42 Başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler de aynı şekilde 
    O'nunla alay ederek, "Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor" 
    diyorlardı. "İsrail'in Kralı imiş! Şimdi çarmıhtan aşağı insin de O'na iman 
    edelim.
 
 Mat.27: 43 Tanrı'ya güveniyordu; Tanrı O'nu seviyorsa, kurtarsın bakalım! 
    Çünkü, 'Ben Tanrı'nın Oğlu'yum' demişti."
 
 Mat.27: 44 İsa'yla birlikte çarmıha gerilen haydutlar da O'na aynı şekilde 
    hakaret ettiler.
 
 İsa'nın Ölümü
 (Mar.15:33-41; Luk.23:44-49; Yu.19:28-30)
 
 Mat.27: 45 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.
 
 Mat.27: 46 Saat* üçe doğru İsa yüksek sesle, "Eli, Eli, lema şevaktani?" 
    yani, "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdı.
 
 Mat.27: 47 Orada duranlardan bazıları bunu işitince, "Bu adam İlyas'ı 
    çağırıyor" dediler.
 
 Mat.27: 48 İçlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba 
    batırıp bir kamışın ucuna takarak İsa'ya içirdi.
 
 Mat.27: 49 Öbürleri ise, "Dur bakalım, İlyas gelip O'nu kurtaracak mı?" 
    dediler.
 
 Mat.27: 50 İsa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti.
 
 Mat.27: 51 O anda tapınaktaki perde* yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye 
    bölündü. Yer sarsıldı, kayalar yarıldı.
 
 Mat.27: 52 Mezarlar* açıldı, ölmüş olan birçok kutsal kişinin cesetleri 
    dirildi.
 
 Mat.27: 53 Bunlar mezarlarından çıkıp İsa'nın dirilişinden sonra kutsal 
    kente* girdiler ve birçok kimseye göründüler.
 
 Mat.27: 54 İsa'yı bekleyen yüzbaşı ve beraberindeki askerler, depremi ve 
    öbür olayları görünce dehşete kapıldılar, "Bu gerçekten Tanrı'nın Oğlu'ydu!" 
    dediler.
 
 Mat.27: 55 Orada, olup bitenleri uzaktan izleyen birçok kadın vardı. Bunlar, 
    Celile'den İsa'nın ardından gelip O'na hizmet etmişlerdi.
 
 Mat.27: 56 Aralarında Mecdelli Meryem, Yakup ile Yusuf'un annesi Meryem ve 
    Zebedi oğullarının annesi de vardı.
 
 İsa'nın Gömülmesi
 (Mar.15:42-47; Luk.23:50-56; Yu.19:38-42)
 
 Mat.27: 57 Akşama doğru Yusuf adında zengin bir Aramatyalı geldi. O da 
    İsa'nın bir öğrencisiydi.
 
 Mat.27: 58 Pilatus'a gidip İsa'nın cesedini istedi. Pilatus da cesedin ona 
    verilmesini buyurdu.
 
 Mat.27: 59-60 Yusuf cesedi aldı, temiz keten beze sardı, kayaya oydurduğu 
    kendi yeni mezarına yatırdı. Mezarın girişine büyük bir taş yuvarlayıp 
    oradan ayrıldı.
 
 Mat.27: 61 Mecdelli Meryem ile öteki Meryem ise orada, mezarın karşısında 
    oturuyorlardı.
 
 Mat.27: 62-63 Ertesi gün, yani Hazırlık Günü'nden* sonraki gün, 
    başkâhinlerle Ferisiler Pilatus'un önünde toplanarak, "Efendimiz" dediler, 
    "O aldatıcının, daha yaşarken, 'Ben öldükten üç gün sonra dirileceğim' 
    dediğini hatırlıyoruz.
 
 Mat.27: 64 Onun için buyruk ver de üçüncü güne dek mezarı güvenlik altına 
    alsınlar. Yoksa öğrencileri gelir, cesedini çalar ve halka, 'Ölümden 
    dirildi' derler. Son aldatmaca ilkinden beter olur."
 
 Mat.27: 65 Pilatus onlara, "Yanınıza asker alın, gidip mezarı dilediğiniz 
    gibi güvenlik altına alın" dedi.
 
 Mat.27: 66 Onlar da askerlerle birlikte gittiler, taşı mühürleyip mezarı 
    güvenlik altına aldılar.
 
 BÖLÜM 28
 
 İsa'nın Dirilişi
 (Mar.16:1-10; Luk.24:1-12; Yu.20:1-10)
 
 Mat.28: 1 Şabat Günü'nü* izleyen haftanın ilk günü*, tan yeri ağarırken, 
    Mecdelli Meryem ile öbür Meryem mezarı* görmeye gittiler.
 
 Mat.28: 2 Ansızın büyük bir deprem oldu. Rab'bin bir meleği gökten indi ve 
    mezara gidip taşı bir yana yuvarlayarak üzerine oturdu.
 
 Mat.28: 3 Görünüşü şimşek gibi, giysileri ise kar gibi bembeyazdı.
 
 Mat.28: 4 Nöbetçiler korkudan titremeye başladılar, sonra ölü gibi yere 
    yıkıldılar.
 
 Mat.28: 5 Melek kadınlara şöyle seslendi: "Korkmayın! Çarmıha gerilen İsa'yı 
    aradığınızı biliyorum.
 
 Mat.28: 6 O burada yok; söylemiş olduğu gibi dirildi. Gelin, O'nun yattığı 
    yeri görün.
 
 Mat.28: 7 Çabuk gidin, öğrencilerine şöyle deyin: 'İsa ölümden dirildi. 
    Sizden önce Celile'ye gidiyor, kendisini orada göreceksiniz.' İşte ben size 
    söylemiş bulunuyorum."
 
 Mat.28: 8 Kadınlar korku ve büyük sevinç içinde hemen mezardan uzaklaştılar; 
    koşarak İsa'nın öğrencilerine haber vermeye gittiler.
 
 Mat.28: 9 İsa ansızın karşılarına çıktı, "Selam!" dedi. Yaklaşıp İsa'nın 
    ayaklarına sarılarak O'na tapındılar.
 
 Mat.28: 10 O zaman İsa, "Korkmayın!" dedi. "Gidip kardeşlerime haber verin, 
    Celile'ye gitsinler, beni orada görecekler."
 
 Nöbetçilerin Getirdiği Haber
 
 Mat.28: 11 Kadınlar daha yoldayken nöbetçi askerlerden bazıları kente 
    giderek olup bitenleri başkâhinlere bildirdiler.
 
 Mat.28: 12-13 Başkâhinler ileri gelenlerle birlikte toplanıp birbirlerine 
    danıştıktan sonra askerlere yüklü para vererek dediler ki, "Siz şöyle 
    diyeceksiniz: 'Öğrencileri geceleyin geldi, biz uyurken O'nun cesedini çalıp 
    götürdüler.'
 
 Mat.28: 14 Eğer bu haber valinin kulağına gidecek olursa biz onu yatıştırır, 
    size bir zarar gelmesini önleriz."
 
 Mat.28: 15 Böylece askerler parayı aldılar ve kendilerine söylendiği gibi 
    yaptılar. Bu söylenti Yahudiler arasında bugün de yaygındır.
 
 Son Buyruk
 (Mar.16:14-18; Luk.24:36-49; Yu.20:19-23; Elç.1:6-8)
 
 Mat.28: 16 On bir öğrenci Celile'ye, İsa'nın kendilerine bildirdiği dağa 
    gittiler.
 
 Mat.28: 17 İsa'yı gördükleri zaman O'na tapındılar. Ama bazıları kuşku 
    içindeydi.
 
 Mat.28: 18 İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: "Gökte ve 
    yeryüzünde bütün yetki bana verildi.
 
 Mat.28: 19 Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; 
    onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla*fx* vaftiz edin;
 
 Mat.28: 20 size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, 
    dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim."
 
 DİPNOTLAR:
 
 1:21 "İsa": "Rab kurtarır" anlamına gelir.
 2:1-2 "Doğuda O'nun yıldızını gördük" ya da "O'nun yıldızının doğuşunu 
    gördük".
 2:9 "Doğuda" ya da "Doğuşunu".
 4:3 "Ayartıcı": Şeytan.
 5:22 "Aşağılayıcı bir söz": Grekçe "Raka", yani "Boş kafalı".
 5:26 "Kuruş": Grekçe "Kodrantis" (bkz. Birimler Cetveli).
 5:37 "Şeytan": Grekçe "Kötü olan".
 6:13 "Çünkü egemenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek senindir! Amin" sözleri 
    bazı Grekçe elyazmalarında yoktur.
 6:22 "Gözünüz sağlamsa" diye çevrilen Grekçe deyim "Cömertseniz" anlamına 
    gelebilir.
 6:23 "Gözünüz bozuksa" diye çevrilen Grekçe deyim "Açgözlüyseniz" anlamına 
    gelebilir.
 6:24 "Para": Grekçe "Mamon". Aramice'de* zenginlik anlamına gelen mamon 
    sözcüğü, para ya da para kazanma hırsı anlamında kullanılır.
 6:27 "Ömrünü bir anlık" ya da "Boyunu bir arşın".
 11:12 "Göklerin Egemenliği zorlanıyor, zorlu kişiler onu ele geçirmeye 
    çalışıyor" ya da "Göklerin Egemenliği zorlu biçimde gelişiyor, zorlu kişiler 
    ona sahip çıkıyor".
 13:33 "Ölçek": Grekçe "Saton" (bkz. Birimler Cetveli).
 14:24 "Bir hayli uzakta": Grekçe "Birçok stadion uzakta" (bkz. Birimler 
    Cetveli).
 14:25 "Sabaha karşı": Grekçe "Gecenin dördüncü nöbetinde" (bkz. Sözlük, 
    "Saat").
 15:25 "O'nun önünde yere kapandı" ya da "O'na tapındı".
 16:17 "İnsan": Grekçe "Et ve kan".
 16:18 "Petrus": Grekçe "Petros", yani "Kaya parçası, taş".
 16:18 "Kaya": Grekçe "Petra", yani "Büyük taş kütlesi, kaya".
 17:20-21 Birçok Grekçe elyazması, "Ama bu tür cinler ancak dua ve oruçla 
    kovulabilir" sözlerini de içerir.
 17:24 "İki dirhemlik tapınak vergisi": Grekçe "Didrahma" (bkz. Birimler 
    Cetveli).
 17:27 "Dört dirhemlik bir akçe": Grekçe "Bir statir" (bkz. Birimler 
    Cetveli).
 18:10-11 Birçok Grekçe elyazması, "İnsanoğlu, kaybolanı kurtarmak için 
    geldi" sözlerini de içerir.
 26:64 "Kudretli Olan": Tanrı.
 27:4 "Birini": Grekçe "Kanı".
 28:19 "Adıyla": Grekçe "Adı içine"._
 19:9 "Boşanan kadınla evlenen de zina etmiş olur" sözleri birçok Grekçe 
    elyazmasında yoktur.
 21:25 "Yahya'nın vaftiz etme yetkisi": Grekçe "Yahya'nın vaftizi".
 21:25 "Tanrı'dan mı": Grekçe "Gökten mi".
 23:5 "Hamail": Eski Antlaşma'dan alınan bazı ayetlerin içine konduğu, alna 
    ya da sol kola takılan küçük kutu anlamındadır (bkz. Çık.13:9; Yas.6:8,9).
 23:5 "Püskül": Dindar Yahudiler, Kutsal Yasa'yı hatırlamak için giysilerinin 
    eteğine dört püskül dikerler (bkz. Say.15:38,39; Yas.22:12).
 23:13-14 Birçok Grekçe elyazması, "Vay halinize, ey din bilginleri ve 
    Ferisiler, ikiyüzlüler! Bir yandan gösteriş için uzun uzun dua edersiniz, 
    öte yandan dul kadınların malını mülkünü sömürürsünüz. Bundan ötürü cezanız 
    daha ağır olacaktır" sözlerini de içerir (bkz. Mar.12:40; Luk.20:47).
 23:36 "Kuşak" ya da "Soy".
 24:34 "Kuşak" ya da "Soy".
 26:50 "Ne yapacaksan yap" ya da "Bunun için mi geldin?"
 
 |  |